Erdoğan, partisinin MYK toplantısında kapıların mültecilere açılmasını yorumladı: Avrupa’yı İdlib’e bağladık

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin MYK toplantısında mültecilere kapıların açılmasıyla ilgili olarak “Atina’yı ve Avrupa’yı doğrudan İdlib’e bağladık. Artık Suriye’deki durumun farkına vardılar. Rejim, saldırılarını sürdürdüğü müddetçe Kapıkule’den Avrupa’ya geçişler olacaktır” dedi. NATO’nun askeri desteği olmadan güvenli bölgenin mümkün olmadığını belirten Erdoğan, Türkiye’nin “bölgede 100 yıl önce eksik bırakılan noktada” durduğunu söyledi.

AKP’nin önceki gün yapılan MYK toplantısında İdlib’deki gelişmeler masaya yatırıldı. Türkiye’nin şu anda Suriye’de sahada ve masada güçlü olduğunu savunan Erdoğan, NATO’yu eleştirdi. Erdoğan’ın, “NATO üzerine düşeni yapmıyor. Söylem var ama eylemde bir şey yok. Mesele para meselesi değil. NATO askeri destek sağlamadığı sürece güvenli bölge olmaz. Bu olayın büyümesinin nedeni NATO ve Avrupa’nın bizi Suriye’de yalnız bırakması. Bugün yapacaklarını bundan 3 yıl önce yapsalardı bu denli bir göç sorunu olmayacaktı” dediği öğrenildi. Türkiye’nin bölgede 100 yıl önce eksik bırakılan noktada durduğunu kaydeden Erdoğan, Türk milletinin her zaman kendi göbeğini kendisinin kestiğini, şimdi de öyle yapacaklarını söyledi.

KILIÇDAROĞLU’NA TEPKİ

Toplantıda CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Şehitler Tepesi’yle ilgili açıklamalarına tepki gösteren Erdoğan, “Milletin medeniyet tasavvurundan nasibini almadığı için bilmiyor. Bu cahillik değil hainlik” dedi.

Toplantıda, mültecilere sınır kapılarının açılması da değerlendirildi. Erdoğan’ın “Atina’yı ve Avrupa’yı doğrudan İdlib’e bağladık. Artık Suriye’deki durumun farkına vardılar. Suriye’de savaş devam ettiği, Esad saldırılarını sürdürdüğü müddetçe Kapıkule’den Avrupa’ya geçişler olacaktır. Türkiye sahayı bırakmayacak. Bahsettiğimiz şekilde bir güvenli bölge oluşturmak orada siyasi hedefimiz. Bunu yaptığımız zaman Suriye’de çözümü kolaylaştırmış olacağız. Oradaki ateşi düşürecek çalışmayı yaptığımız zaman, zaten o bölgede toprak bütünlüğünü sağlayarak yeni bir anayasal rejimle yola devam etmek mümkün hale gelmiş olacak” görüşünü savundu.