Erdoğan: OHAL'i keselim diye bir şey yok, netice alana kadar devam

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, darbe girişiminden sonra ilan edilen OHAL'in devam edeceğini belirterek "OHAL ile ilgili olarak da, ‘şurada keselim’ diye bir şey de yok. Biz burada netice alana kadar yola devam edeceğiz" dedi.

Erdoğan: OHAL'i keselim diye bir şey yok, netice alana kadar devam
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 27.01.2017 - 08:05

OHAL'de referanduma gidilmesine getirilen eleştirileri de değerlendiren Recep Tayyip Erdoğan "OHAL ile gidilmesi çok daha rahat bir zemin de hazırlayabilir. Hükümetin de bu inançta olduğu kanaatindeyim. Çünkü OHAL ile seçim olmaz diye bir şey yok. Hatırlayın biz iktidara gelmeden önce de Türkiye’de OHAL vardı; seçim de OHAL ortamında yapılmıştı. OHAL’i o dönemde biz iktidara geldikten sonra kaldırdık" görüşünü savundu.

Hürriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Hande Fırat'ın haberine göre, Afrika gezisi dönüşü gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, özetle şunları söyledi:

"OHAL’i keselim düşüncemiz yok"

"(FETÖ ile mücadele, itirafçılar) Bizim güzel sözümüz var: Su uyur düşman uyumaz! Bunlar bu milletin, bu vatanın düşmanları. Tüm tedbirlerimizi alıyoruz. Şu anda yargının, güvenlik güçlerimizin yaptığı nedir? Bu anlamda gerekli adımları atmaktır. Burada şu kadar kişi alınsın sonra duralım, asla böyle bir şey söz konusu değil. Aynı şekilde OHAL ile ilgili olarak da, ‘şurada keselim’ diye bir şey de yok. Biz burada netice alana kadar yola devam edeceğiz.

"OHAL rahat zemin hazırlayabilir"

"(Referanduma OHAL ile gidilmesi) OHAL ile gidilmesi çok daha rahat bir zemin de hazırlayabilir. Hükümetin de bu inançta olduğu kanaatindeyim. Çünkü OHAL ile seçim olmaz diye bir şey yok. Hatırlayın biz iktidara gelmeden önce de Türkiye’de OHAL vardı; seçim de OHAL ortamında yapılmıştı. OHAL’i o dönemde biz iktidara geldikten sonra kaldırdık.

"Millet kendi göbeğini keser"

"Avrupa Konseyi’nin, Avrupa Parlamentosu’nun, ‘Şunu şöyle yapsanız, yoksa sizinle ilgili bir gözlemci süreci başlatacağız’ şeklindeki yaklaşımları da hoş değil. Neticede bu millet kendi göbeğini kendi keser. Benim şehitlerimin hesabını onlar mı verecek? Bizim millete ve Allah’a hesap vermek dışında, hiçbir merciye hesap verme durumumuz yoktur. Yunanistan oraya sığınan sekiz alçağı hâlâ bize vermiyor. Ben kendilerini daha ilk akşam aradım, bana verdiği söz ‘15-20 gün içerisinde biz çözeriz’. Bunlar, Türkiye’de terör eylemi yapmışlar, burada yargılanmaları gerekir. İade işlemindeki gecikme, tabii ki güvenin de sarsılmasına neden olur.

"Samimi olanlar çıkabilir"

(İtirafçıların açıklamaları) İtirafçılar içerisinde elbette samimi olanlar çıkabilir. Ama geneli itibariyle hepsinin samimi oldukları da söylenemez. Aralarında ‘Buradan bir şey çıkar mı ya da ben buradan yırtar mıyım’ düşüncesiyle itirafçı olmaya kalkmış olanlar da bulunabilir. Yargı mensubu arkadaşlar, itirafçıların anlattıklarından, önümüzü açacak bazı şeyleri de yakaladıklarını söylüyorlar. Dolayısıyla onların bakışı çok daha farklı. Hakikaten itiraflar sayesinde ön açıcı ve yararlı bazı bilgilere de ulaşmış olabilirler.”

"Gerekirse meydanlara çıkarız"

"(Genel başkanlığa dönme) Öncelikle onu bağlayıcı bir şey aslında yok. Seçim noktasına gelince, seçim noktasında konu 2019. Hükümette ya da parlamentoda seçimi erkene almak söz konusu mu? Şu anda öyle bir şey söz konusu değil. Bence milletimizin kararını görmemizde çok büyük fayda var. Bunu gördükten sonra, bunların değerlendirmesi de yapılabilir. Şu anda görünen o ki, millet kararlı. 7 Şubat itibariyle herhalde kampanyalar başlayacak, meydanlar hareketlenecek, Meydanların dili her zaman farklı olmuştur. Burada da yine meydanlara saygı duymak, meydanların dilini hep birlikte takip etmekte fayda var. (Meydanlarda olacak mı?) Benim meydanlara inip inmeyeceğim konusunu arkadaşlarımla istişare eder ona göre karar veririm. İstişare neticesinde gerekli olduğuna inanırsak, meydanlara çıkarız. Zira bizim de bu konuyla ilgili olarak, ta belediye başkanlığımızdan bu yana söylediklerimiz var. Bundan sonra da söyleyeceklerimiz olabilir.

"Temennim gecikmeden görüşmeyi yapmak"

"(ABD Başkanı Donald Trump ile yüz yüze görüşme) Telefon görüşmesini ilk akşam yapmıştık. Elbette resmi ziyaretimizi de yapalım istiyoruz. Dışişleri Bakanlığımızın bu konudaki çalışmaları sürüyor. Temennim fazla gecikmeden sayın Trump ile görüşmeyi yapabilmektir. Görüştüğümüzde ele alacağımız en önemli konuların başında, Türkiye-ABD ilişkilerini gerçekten stratejik anlamda yeniden bir değerlendirmesini yapmak yer alıyor. Şu an itibariyle stratejik anlamda ilişkilerimiz çok sağlıklı yürüyor mu? Hayır. Bunu sağlıklı bir hale getirmemiz lazım. Ortadoğu’da Türkiye-ABD ilişkilerini sağlıklı bir konuma getirmemiz lazım. İki NATO ülkesiyiz ama Ortadoğu meselesinde iki NATO ülkesine yakışır bir dayanışma içinde olduğumuz da söylenemez. Tabii burada Sayın Trump’ın NATO ile ilgili yapmış olduğu bazı açıklamalar da var, bunlar neyi kapsar, neyi kapsamaz bunu ikili görüşmemizde çok daha yakından öğrenmiş olacağız.

"Akıbetini soracağız"

"(Gülen’in iadesi) Yüz yüze yapacağımız ikili görüşmelerimizde elbette bu konu da gündeme gelecektir. Bu meselenin görüşeceğimiz en önemli konulardan biri olacağı muhakkak. Arzumuz, bu işin bir an önce neticelendirilmesidir. Verdiğimiz dosyaların, klasörlerin -85 koli verdik- akıbetini soracağız, şu anda soruşturulmakta olan dosyaları da göndermeye devam edeceğiz.

 EL BAB YORUMU: DAHA DERİNLİĞE GİTMEMEK LAZIM

Yine koalisyon güçleri ki başını ABD çekiyor, Suriye'de de Libya'da da şu ana kadar bizim beklediğimiz atılımı ortaya koyabilmiş değil. Son Astana zirvesiyle bir süreç başladı, Cenevre'de de devam edecek. Görüşmeler nereye varır onu tabii şu anda bilemiyoruz. Bu olumlu adım, temennim odur ki kısa sürede meyvesini verir. Bu konuda Sayın Putin ile görüşme yapmayı düşünüyorum. Bu konuda, Trump ile de yüz yüze görüşmeden önce de belki bir telefon görüşmesi olabilir. El Bab'daki gelişmeler malum, Mümbiç ve Rakka olayı var. Bizim burada eli bağlı durmamız mümkün değil, atılacak adımları bir an önce atmamız gerekiyor.

(El Bab'da rejimle karşı karşıya gelme ihtimali) Rejimle zaten karşı karşıyayız. Orada Cerablus'ta da biz karşı karşıya kaldık, El Rai'de de, Dabık'ta da kaldık. Görünen değildi, maşa kullandı. Mesela Afrin uzantısında PYD, YPG devredeydi. ABD'nin verdiği silahlar nereye gitti? PYD, YPG hatta DEAŞ'a gitti. Temennim odur ki Cenevre süreci, Rusya ve İran'la birlikte Astana'da başlatılan süreç, inşallah rejimi olumlu bir noktaya çeker ve El Bab hallolmuş olur. El Bab'da bundan sonraki süreçte süratle mesafe almak suretiyle oradaki işi bitirmek, daha derinliğine gitmemek lazım. Yapılan çalışma bu istikamettedir.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon