Erdoğan geçerken ayakkabı kutusu salladı, polis bürosunu bastı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın miting için gittiği Denizli'de, valiliğe geçtiği sırada ayakkabı kutusu gösteren avukat Uğur Şimşek'in bürosunu polis bastı.
Denizli Barosu'na kayıtlı avukat Uğur Şimşek, önceki gün miting için Denizli'ye gelen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Valiliğe geçtiği sırada ayakabı kutulu protestoda bulunması nedeniyle polislerin bürosunu basılarak gözaltına alındığını belirterek "Başbakan hakkında ve korumaları hakkında benim konut dokunulmazlığım ihlalden, ruh sağlığımın bozulmasından kendilerinden şikayetçi olacağım" dedi.
"YAZACAK SUÇ BULAMADILAR"
Siren seslerinin duyduktan sonra "Bu ülkede teröristlerin bile hakkı olduğunu düşünerekn kendimde bir tepkide bulunmakİstedim" diyen Şimşek, "Aklıma ayakkabı kutusu geldi. Büroda ayakkabı kutusu var mı diye baktım. Daha sonra bir tane ayakkabı kutusu elime geldi. Ayakkabı kutusunu alıp salladım, gösterdim. Kaldırımda kimse olmayınca kaldırama salladım. Sonra kar maskeli bir tane nişancı döndü bana 'seni gördüm' dedi. Ben de bozkurt işareti yaptım" diye konuştu.
BAŞBAKAN VE KORUMALARI HAKKINDA ŞİKAYETÇİ OLACAĞIM
"Neticede bu bir suç ise eğer ki böyle bir suç yok" diyen Şimşek şöyle devam etti:
"Suç ise eğer çekmeye razıyım. Ondan sonra aşağıdan güm güm diye sesler gelmeye başladı. Ben kapının önüne çıktım. Kapının önünde beklemeye başladım. Kapının önünde beklerken birden iri yarı üç beş kişi kapının önünde belirdiler. Ben hemen kapıyı ittirmeye kalktım. Çünkü normal şartlarda mücadele edeceğim tipler değil, konuşabileceğim insanlar da değil. Kapıyı ittirmeye kalkınca kapıyı zorladılar ve zorla ittirerek içeri girmeye kalktılar. Karga tulumba kollarımdan girip nereye götürüyorlardı bilmiyorum. Emniyete yada karakola götürür gibi bir halleri yoktu. Öyle birşey olsa gel kardeşim emniyette ifadeni ver deseler ben şundan, bundan karakolda ifadeden korkacak adam değilim. Neticede kendimde hukukçuyum, avukatım zaten. Giderim ifademi veririm paşalar gibi gezerim. Öyle bir halleri yoktu zaten. Eşim ve çocuğum da var zaten burada. Eşim fenalık geçirdi burada yere düştü. Sonrasında arkadaşlardan yetişenler oldu. Daha sonda bekçi ve avukat arkadaşımız o esnada geldi. Denizli'nin kendi emniyet asayiş ekibi geldi. Onlar geldikten sonra bunlar olayın büyüyeceğini anlayınca dışarı çekildiler. Denizli emniyetindeki arkadaşlarda sağ olsun benim kendi ülkücü dostlarım olsun, avukat arkadaşlarım olsun hepsinden Allah razı olsun. Kendileri geldiler beni sakinleştirdiler, karakola götürdüler daha sonrasında. İfademizi verdik. Başbakan hakkında ve korumaları hakkında benim konut dokunulmazlığım ihlalden, ruh sağlığımın bozulmasından kendilerinden şikayetçi olacağımı bildirdim."
KARAKOLDA YAZACAK SUÇ BULAMADILAR
Götürüldüğü karakolda kendisiyle Terörle Mücadele ekiplerinin ilgilendiğini söyleyen Şimşek, "Bu memlekette her türlü terör yapılırken tek suçumuz vatanı sevmek iken benimle ilgilenenler Terörle Mücadele ekipleri oldu. Orada polisler yazarlarken yazacak suç bulamadılar. Dediler ki protesto yapmak yazalım protesto yapmak diye bir suç yok, çıkmıyor. Dedim ki 'vatanı sevmek yazın' dedim. 'Eğer vatanı sevmek diye bir şuç varsa vatanı sevmek yazın' dedim. Biz bu memlekette üç beş kuruşun peşine düşmedik, kimse için kimsenin peşinden koşmadık. Yaptığımız sadece burada Başbakan'a gül atmak yerine ayakkabı kutusu göstermek oldu. Başka hiçbir şey değil" dedi.
KUTU KARAKOLDA
Pencereden sallayıp daha sonra kaldırıma attığı ayakkabı kutusunun daha sonra karakola götürüldüğünü ifade eden Şimşek, "Suç eşyası olduğu için el koydular, daha sonra herhalde bize iade ederler onu" diye konuştu.
"HAKKIMIZI SAVUNMAKTAN EĞER ACİZ İSEK EĞER BİZ BU AVUKATLIĞI BOŞUNA YAPIYORUZ DEMEKTİR"
Bu memlekette herkese açılım yapıldığını belirten Şimşek şöyle devam etti:
"Biz bu memlekette göreve başlarken kimsemiz yoktu sağımızda solumuzda. Hiç bir kimsenin çıkarına yada üç beş kuruş gelecek diye yanına gidip hizmet etmedik, kimseye de sığınmadık, kendi rızkımızın peşinde koştuk. Tek gayemizde; ailemize, vatanımıza, milletimize hizmet etmekti, hala da öyle. Bu memlekette herkese açılım yapıldı. Teröristine bile haklar verildi. Biz şurada kendi hakkımızı savunmaktan eğer aciz isek eğer; biz bu avukatlığı boşuna yapıyoruz demektir. Eğer ki Türk milliyetçiliği de ayaklar altına alındıysa yapacak başka bir şey kalmamış demektir. Bizim sadece burada yaptığımız bir tepki ortaya koymaktı. Başbakan eğer bunu kaldıramayacak kadar aciz bir duruma düştüyse ne demokrasiden bahsedile bilinir ne insan haklarından bahsedile bilinir ne de hukuktan bahsedile bilinir. Memleketin gelmiş olduğu durum bu dur. Ama elbette ki yüksekte yer tutanlar alçakta yer tutanlar kadar emniyette değillerdi. Onlara o vekaleti verenler yine Türk milletidir, gerektiği zamanda o vekaleti almasını bilecektir. Bizim amacımız asla siyaset yapmak değil. Biz sadece vatanı sevdik, milleti sevdik o ay yıldıza gönül verdik. Başka hiçbir şeye değil."
BARO BAŞKANI İLHAN: POLİS ORAYA GİREMEZ
Denizli Barosu Başkanı Müjdat İlhan ise avukat bürolarının yasal güvence altında olduğunu belirtip, polisin elini kolunu sallaya sallaya giremeyeceğini, arama yapamayacağını söyledi. İlhan, "Bir avukatın bürosuna polis ancak baro temsilcisi ve Cumhuriyet Savcısı nezaretinde girebilir ve arama yapabilir. Bunun dışındaki her durum hukuksuzdur. Olayı haber alır almaz, bir baro temsilcisini büroya gönderdik. Ardından karakoldaki işlemlerin takibini yaptık. Ancak bir avukatın ifadesini sadece Cumhuriyet Savcısı alabileceği için ifade vermedik. Sürecin bundan sonra da takipçisi olacağız" dedi.
En Çok Okunan Haberler
- AKP'den yanıt geldi!
- Mesele cami değil sen anlamadın mı?
- Atatürkçü teğmenler, tarikatçı bakan!
- Nasuh Mahruki'ye tutuklama!
- Komisyonda kavga: Yerlikaya ve CHP'li Başarır itişti!
- Bahçeli'nin 'Öcalan çağrısını' nasıl yorumladı?
- Yol haritasını belirledi
- ABB'de 2 yönetici görevden alındı!
- O alanda ‘operasyon’ başlatıldı
- Denizbank Genel Müdürü hakkında iddianame hazırlandı!