Erdoğan doları uçurdu
Fed ile ilgili faiz endişelerine iç siyasi gerginlikler de eklenince doların kayışı koptu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AB'ye sert çıkışı kuru 2.3937 ile tarihi zirvesine taşıdı. Doların yükselişiyle şirketlerin döviz açığı bir haftada 21 milyar lira arttı.
ABD Merkez Bankası’nın (Fed) çarşamba açıklayacağı faiz kararı nedeniyle Türkiye’nin aralarında olduğu gelişen piyasalar baskı altında olmayı sürdürürken, buna bir de artan siyasi gerginlikler eklenince dolar rekor üstüne rekor kırdı. Dolar/TL, hafta sonunda Gülen cemaatine yakınlığı ile bilinen medya kuruluşlarının merkezde yer aldığı operasyonun cemaat ile hükümet arasındaki gerilimi tırmandırması ve benzer operasyonların devam edeceği endişeleriyle 2.39 seviyesini aştı. TL’deki değer kayıpları cuma günü de olduğu gibi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın açıklamaları ile hızlandı. Güne 2.2989 seviyesinde başlayan dolar/TL Erdoğan’ın AB'yi sert dille eleştirdiği konuşmasından önce 2.3260’ta işlem görüyordu. Konuşmanın ardından hızla 2.3424’e fırladı. Merkez Bankası günlük döviz satım ihalesini 60 milyon dolara çıkarsa da doların ateşini söndüremedi. Dolar/TL uluslararası piyasalarda çıkışını sürdürerek gece saatlerinde 2.3937 ile tarihi rekorunu kırdı. Böylece gelişen para birimlerinden negatif ayrışan TL’deki değer kaybı yüzde 4'ü buldu.
Dolardaki önlenemez yükseliş reel sektörün döviz açığını da büyütüyor. Merkez Bankası’nın eylül verilerine göre reel sektörün döviz borcu 275 milyar 912 milyon dolara ulaştı. Reel kesimin döviz varlık ve borçları arasındaki farkı gösteren döviz açık pozisyonu ise 178 milyar 995 milyon dolar oldu. Buna göre reel sektör döviz borcunun sadece 96 milyar 917 milyon dolarını karşılayabiliyor. Yani borcunun sadece yüzde 35’ini karşılayacak varlığa sahip.
Bu döviz açığının TL olarak karşılığı ise 8 Aralık kuruyla (2.2730 TL) 406 milyar 856 milyon liraya karşılık geliyor. Oysa bugünkü kurla (2.39 TL) 427 milyar 798 milyon liraya çıkıyor. Buna göre bir haftada sadece kur farkından 20 milyar 942 milyon liralık açık oluştu.
Kırılganlıklar risk yaratıyor
Türkiye’nin kısa vadeli borcu en son açıklanan eylül verilerine göre 130.7 milyar dolar. Bunun 94 milyar doları bankalara ait. Bankacılık sektöründe bilanço içi döviz açığı ise eylülde 40 milyar 463 milyon dolara dayandı. Diğer yandan Merkez Bankası’nın toplam rezervleri, 5 Aralık verilerine göre 131 milyar 888 milyon dolara geriledi. Bu da kısa vadeli borçların bıçak sırtında olduğunu gösteriyor. Hatta borç verilerinin eylülden bu yana arttığı düşünülürse Merkez’in rezervleri borcu karşılayamıyor. Bu da kredi derecelendirme kuruluşları ve yabancı yatırımcılar açısından önemli bir kırılganlık göstergesi. Kredi derecelendirme kuruluşları son raporlarında Türkiye’nin kısa vadedeki dış borçlarının risk yarattığına işaret etmişti. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan da yurt dışı borçlarının yüzde 60’ının kısa vadeli olduğuna dikkat çekerek bunun için düzenleme hazırlığında olduklarını belirtmişti. Aynı kuruluşlar Türkiye’nin siyasi risklerine de vurgu yapıyor.
İş gücüne yansıyabilir
Hükümet her ne kadar IMF’ye borcunu sıfırladığını ve kamunun değil özel sektörün borçlu olduğunu vurgulasa da bu sadece borçlu şirketlerin sorunu değil. Kurun yükselmesiyle bir şirketin borcu adeta domino taşı gibi diğer şirketlere de yansıyor. 1994 ve 2001 krizinde kurdaki artış, borçlu birçok şirket için, aldıkları döviz kredileri oranında ciddi bir sorun oluşturmuştu. Firmalar hiç hesaplamadıkları bir girdaba kapılmış, birçok firma bu nedenle iflasın eşiğine gelmişti. Pek çok firmanın kepenk indirmesiyle ortaya çıkan durgunluk işten çıkarmaları beraberinde getirmişti.
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Mahruki yine yandı
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- Tıp fakültelerinde kadavra krizi
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!