Erdoğan çıtayı yükseltti: Pazar günü Sisi mi diyeceğiz, Binali mi? (19.06.2019)
AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sancaktepe'de düzenlenen toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada "Pazar günü Sisi mi diyeceğiz, Binali Yıldırım mı?" ifadesini kullandı.
<video:1447194>
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sancaktepe'de düzenlenen toplu açılış töreninde konuştu. Erdoğan, CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu'nu hedef alan sözlerine bir yenisini ekledi. Erdoğan, 23 Haziran seçimlerini Mısır'daki Muhammed Mursi'nin ölümüyle ilişkilendirerek, "Pazar günü Sisi mi diyeceğiz, Binali Yıldırım mı?" ifadesini kullandı.
Erdoğan, seçim propagandası kapsamında yaptığı mitingdeki konuşmasında, Sancaktepe'nin 20 yıl önceki durumuna değinerek, şunları kaydetti:
"Gençler bunu bilse, inanıyorum ki oy verirken daha farklı oyunu verecek. Ama 20 yıl öncesine gittiğimiz zaman bir gerçek var. 20 yıl öncesinde böyle bir Sancaktepe var mıydı? Altyapısıyla, üstyapısıyla, okullarıyla, hastaneleriyle, mesire yerleriyle acaba böyle bir Sancaktepe var mıydı? Doğal gazıyla, suyuyla acaba böyle bir Sancaktepe var mıydı? Burada da çöp dağları yok muydu? Ama hamdolsun biz iktidar olduk Sancaktepe farklı bir ilçe oldu. Bu hale getirdik. Sancaktepe adeta küllerinden doğdu.
Birileri çıkmış kendine göre atıyor, tutuyor. Diyor ki '25 senede ne yaptınız?' Bunu diyen Binali Yıldırım kardeşimin karşısındaki aday. Adam sanki İstanbul'da yaşamıyormuş. İstanbul'un neresinde ne olmuş, haberi yok. 2014'ten sonra öğrendi. Daha onlar bu işte çok çok acemi. AK Parti kurulduğu günden beri projeyle, yatırımla, hizmetle milletimizin gündemine gelmiş, gönlüne girmiş bir partidir. Bizim lügatimizde yapamayacağını söylemenin özellikle de boş konuşmanın hele hele yalan ve iftiranın asla yeri yoktur, olmayacaktır. Sizlerin huzuruna çıktığımızda önce eserlerimizi, icraatlarımızı anlattık sonra da projelerimizi, hazırlıklarımızı, yapacaklarımızı ifade ederek destek istedik. Çünkü bu ülkenin ve milletin boş lafa, mugalataya, kendini olmadığı biri gibi göstermeye, takiyeye, halka karşı başka konuşup, arkada başka işler yapmaya bu milletin karnı toktur."
Pazar günü yapılacak seçim için vatandaşlardan çok çalışmalarını isteyen Erdoğan, "Pazar günü inşallah akşam farklı bir müjdeyle yola devam etmeliyiz." ifadesini kullandı.
"Bunlardan korkmuyoruz"
Türkiye'nin, Cumhuriyet tarihinde ilk defa bu kadar uzun süre ve büyük oranlı büyüme dönemi yaşadığını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Tabii bu durum sadece dışarıdakileri değil, içerideki birilerini de rahatsız etti. Son 6 yıldır maruz kaldığımız her saldırının, CHP ve HDP başta olmak üzere, içerideki belli kesimler tarafından hararetle desteklenmesinin sebebi budur. Demokrasi yoluyla, milli iradenin desteğiyle sandıktan çıkarak iktidar olamayacakları vehmine kapılanlar, darbelerden, krizlerden, terör örgütlerinden, siyaset mühendisliklerinden medet umar hale gelmişlerdir. Hatta bu çevreler işi İstanbul'un fethi olan 1453'ün rövanşına kadar götürmüşlerdir. Duvarlara ne yazdılar? 'Zulüm 1453'te başladı.' dediler. Bunu yazanlar CHP zihniyeti. Şimdi bu CHP zihniyeti pazar günü bizden oy isteyecek. CHP zihniyetine sesleniyoruz: Zulüm 1453'te başlamadı, gönüllerin fethi 1453'te başladı. İstanbul, zulmün ezdiği Konstantinapol'den kurtularak kime geldi? Bize geldi. 31 Mart'ta seçimin neticesine en çok sevinenlerin arasında kimler var? Yunanlılar vardı. Yunan gazetelerinde atılan başlıkları hatırlıyorsunuz değil mi? Bu pazar günü bunu tersine çevirmeye var mıyız? Çok gayret edeceğiz, çok çalışacağız. İnşallah bu işi tersine çevireceğiz."
Erdoğan, Muhammed Mursi'nin darbeyle devrilmesinin ardından söylenen sözlere ve şehadeti sonrası verilen bazı mesajlara işaret ederek, "Bilhassa muhalefete yakın bazı sosyal medya hesapları üzerinden sergilenen çirkeflikleri gördüğünüzde insanlık adına utanıyorsunuz. Çünkü bu CHP zihniyeti, onun benzerleri benimle ilgili de ne diyorlardı? Mursi içeri atıldığı zaman 'Erdoğan'ın akıbeti de onun gibi olacak.' diyorlardı. Pazar günü Sisi mi diyeceğiz, Binali Yıldırım mı diyeceğiz? Mesele bu kadar önemli. Erdoğan'ın akıbetini Mursi'nin akıbetine benzetenler, Sisi zihniyetidir. İşte onun için çok çalışmamız lazım. Biz, bunlardan korkmuyoruz. Biz, kefenimizi giyerek zaten bu yola çıktık. Böyle de yürüyeceğiz. Onun için kefenimizi giyerek bu yola çıkanlara korku asla, asla, asla yakışmaz." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hanım kardeşlerime özellikle ricada bulunacağım. Biz birbirimizi Allah için seviyoruz. Birbirimizi kırmayacağız, birbirimize asla kem gözle bakmayacağız. Aman buna dikkat edelim. Çünkü biz birbirimizi Allah için seveceğiz, makam, mevki, para pul için değil, sadece Allah için. Bu yolda da böyle yürüyeceğiz." dedi.
Muhammed Mursi'nin, mahkeme salonunda 20 dakika yerde çırpındığını dile getiren Erdoğan, "Orada yetkililer Mursi'ye müdahale etmiyorlar. İşte ben de diyorum ki Mursi, eceliyle değil öldürülmüştür. Mısır'da ilk demokratik yolla yüzde 52 oy oranıyla cumhurbaşkanı olan Mursi'nin naaşından bile korktular. Ailesine Sayın Mursi'yi vermediler. Hanımı maalesef Mursi'yi alanlar arasında yoktu. Vasiyeti vardı Mursi'nin, 'Benim naaşımı köyüme defnedin.' diye. Köyüne defnetmediler, devlet kendi belirlediği yere Mursi'yi defnetti. Çünkü korkuyorlardı. Korkaklar, zafer anıtı dikemezler. Bunu böyle biliniz." ifadelerini kullandı.
"Mısır'ın yargılanması için gerekeni yapacağız"
Erdoğan, Türkiye'nin süreci takip edeceğini belirterek, şunları söyledi:
"Uluslararası mahkemelerde Mısır'ın yargılanması için gereken ne varsa bunları yapacağız. Bunun yanında aynı şekilde İslam İşbirliği Teşkilatını göreve davet ediyoruz. İslam İşbirliği Teşkilatının da gerekeni yapması şarttır. Yok şuymuş, yok buymuş... Hayır. Önümüzde G20 var. Osaka'daki G20 toplantısında gündeme getireceğimiz konulardan bir tanesi bu olacak. Zira bizler, hakkın ve haklının yanında olacağız. Zalimlerin yanında olamayız, onların da karşısında olacağız. İnşallah G20 Zirvesi bu noktada önem arz ediyor. Tüm Batı'ya sesleniyorum, demokratlıkla değil, vicdanla da bir ilgilerinin olmadığını müşahede ediyoruz. İşte bunun için ülkemizi ve İstanbul'u, ağızlarından demokrasiyi düşürmeyen, halk düşmanı bu faşist zihniyete pazar günü teslim etmeyeceğiz. Çok koşacağız, çok gayret edeceğiz. Bu topraklarda Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Gürcü, Abaza, Boşnak, Arnavut, ister doğulu ister batılı, ister kuzeyli ister güneyli, kimseyi ayırt etmeyen tek zihniyet vardır, o da AK Parti zihniyetidir. Çünkü biz sizleri, 'Yaratılanı severiz yaratandan ötürü' anlayışıyla seviyoruz. Aranızda ayrım yapamayız."
"Meydan milli irade hırsızlarına bırakılmamalı"
Erdoğan, katılımcılardan, milli iradeye sıkı sıkıya sarılmalarını ve sandığa gitmeyenleri tutarak sandığa götürmelerini istedi.
Bunu yakın takibe alacaklarını, sandığı aşağılayanlara hak ettikleri dersi bir kez daha vereceklerini dile getiren Erdoğan, bunun için meydanın milli irade hırsızlarına bırakılmaması gerektiğini söyledi.
"Çaldılar" ifadesinin hukuku değil, siyasi olduğunu dile getiren Erdoğan, özellikle sandıklarda memurların yerine bir yerlerden taşımalı kişilerin getirilip görevlendirilmesinin, hatta tutanaklara imzaların peşin alınmasının manidar olduğunu anlattı. Erdoğan, sayımdan sonra alınması gereken imzaların peşin atıldığını, ondan sonra da istedikleri gibi bunların doldurulduğunun görüldüğünü aktardı.
Sayımın yüzde 10'unun yapıldığını, tamamı yapılsaydı pazar günü seçim olmayacağını dile getiren Erdoğan, "Sizlerden öyle bir ses vermenizi istiyorum ki dalga dalga İstanbul'un tüm ilçelerine, oradan bölgemize ve tüm dünyamıza yayılsın. İstanbul 23 Haziran'da milli iradeye, demokrasiye, sandığa sahip çıkıyor muyuz? İstanbul 23 Haziran'da şehrimizin ve evlatlarımızın geleceğine sahip çıkıyor muyuz? İstanbul 23 Haziran'da Türkiye'ye ve Türk milletine düşman çevrelerin heveslerini kursaklarında bırakıyor muyuz? İstanbul 23 Haziran'da büyükşehir belediyesinin yönetimini tecrübeye, bilgiye ve samimiyete teslim ediyor muyuz? İstanbul 23 Haziran'da Binali Yıldırım diyor muyuz?" sorularına katılımcılar, "Evet" yanıtını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 31 Mart seçimlerinin galibinin hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde Cumhur İttifakı olduğunu belirterek, bunu AKPi ve MHP'nin sağladığını iddia etti.
AKP olarak bu seçimlerden Türkiye genelinde toplamda il genel meclisinde yaklaşık yüzde 60'lık, büyükşehir belediye başkanlıklarında yüzde 52'lik, il belediye başkanlıklarında yüzde 55'lik oy oranıyla zaferle çıktıklarını ifade eden Erdoğan, bu sonuçların milletin verilen mücadelede yanlarında olduğunu gösterdiğini kaydetti.
"16 bin oy gasbedilmekten kurtarıldı"
Erdoğan, İstanbul'un 39 ilçesinin 25'ini Cumhur İttifakı olarak kazandıklarını, yine 312 belediye meclis üyesinin de 180'ini aldıklarını dile getirerek, bu şehirde de tartışmasız olarak galip geldiklerini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "23 Haziran'da niçin tekrar sandığa gidiyoruz?" sorusuna yanıt olarak şunları söyledi:
"Çünkü büyükşehir belediye başkanlığıyla ilgili birleştirme tutanaklarında AK Parti aleyhine kasıtlı oynamalar, yanlışlar tespit ettik. Üstelik bu kasıtlı yanlışların toplamı 30 bin gibi seçim sonucunu değiştirecek boyutta bir rakama ulaşıyor. Biliyorsunuz iki aday arasındaki fark 29 binden başladı, bizim itirazlarımızla ve oyların ancak yüzde 10'unu yeniden saydırabilmemizle 13 binli rakamlara kadar düştü. İşte bunun adı nedir? Oylar çalındı. Dikkat edin sadece yüzde 10 oranında bir yeniden sayımla 16 bin oy gasbedilmekten ancak kurtarıldı. Bu durum gösteriyor ki AK Parti'nin oyları çalınmıştır. AK Parti'ye verilen oylar sandık başında iç edilmiştir. Bu siyasi bir ifadedir. Hukuki olanını zaten söyledim. Birileri ısrarla diyor ki 'Öyleyse hırsız kim?' Onlara şunu söylemek lazım, soruyu soran. Bu siyasi bir ifadedir. Zaten iyi biliyorlar bu işi. Niye? Memur yerine bankalardaki işçileri yerleştirenler bu işin sorumlusu değil de kim? AK Parti'nin oylarını başka partiye yazan veya buharlaştıran, bu tezgahı kuran ve göz yuman kimse, hırsız odur. Hırsız, gece seçim kuruluna baskın yaparak oyların yeniden sayılmasına engel olanlardır. İlla ismiyle mi söylemek lazım. Zaten hırsız kendini bildiği için. Sürekli çırpınıp duruyor."
"Hukukun gereği seçimlerin yenilenmesidir"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bazı seçim kurullarının hukuka aykırı oluşturulduğunu tespit ettiklerini belirterek, bunlardaki oy toplamının da 212 bin olduğunu, bu durumda aklın, ahlakın, vicdanın ve hukukun gereğinin seçimlerin yenilenmesi olduğunu söyledi.
Sadece İstanbul için değil, 31 Mart'ta başka pek çok ilçe ve belde de seçim yenilenmesi kararı verildiğini anlatan Erdoğan, "Pazar günü sandık başına gidiyor olmamızın sebebi işte bu kadar basittir." dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı tekrarlama seçimi öncesinde ortada garip bir tablo olduğunu vatandaşların da fark ettiğini belirten Erdoğan, kendisinin 1994-1999 arasında belediye başkanlığı yapmış kişi olarak konuştuğunu kaydetti.
Erdoğan, "Sizin hizmetkarınız olarak konuşuyorum, efendiniz olarak değil." dedi.
Cumhur İttifakı'nı oluşturan partilerin genel başkanından adayına, milletvekillerinden teşkilatlarına kadar tüm varlıklarıyla sahada olduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Buna karşılık diğer partinin genel başkanı ortada yok, yöneticileri ortada yok, il başkanı ortada yok, medya şovlarını bir kenara bırakırsanız adayı da ortada yok. CHP adayına destek ya Kandil'den geliyor ya Kandil'in güdümündeki partinin cezaevindeki eski genel başkanından Selo'dan ya da yurt dışından geliyor. Selo 'Oylar CHP'nin adayına.' diyor. Kandil 'Oylar CHP'nin adayına.' diyor. Şu hale bakın. Ne duruma geldik ya. Terör örgütüyle beraber hareket edenlere CHP'ye oy veren kardeşlerim oylarını verecek mi? İYİ Parti'ye oy veren kardeşlerim bu terör örgütünün desteklediği partiye, adaya oylarını verecek mi? Saadet Partisi'ni destekleyen kardeşlerin gidip de oylarını bu terör örgütüyle el ele olanlara verecek mi? Müslüman bir sokulduğu delikten bir daha sokulmaz. Sokulmamalıdır."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Terör örgütlerinin İBB Başkanlığı seçimiyle ne işi olur? Yurt dışındaki onca mahfil İstanbul'u kimin yöneteceği ile niçin bu kadar yakın olur?" ifadesini kullandı.
Erdoğan, "Londra'ya, Berlin'e, Paris'e, Viyana'ya, Amsterdam'a, Brüksel'e kimin belediye başkanı seçildiğiyle uğraşıyor muyuz?" diye sorarak, şöyle devam etti:
"Demek ki dert başka, CHP Genel Başkanının, İl Başkanının ve diğer yöneticilerinin ortada olmamasının sebebi de gerçek yüzlerini göstererek, zar zor oluşturulan imajı zedeleyecek işler yapmalarını engellemektir. Bunların her şeyleri gibi siyasetleri de sahte. Halbuki biz, şahsımızla, adayımızla, projelerimizle ortadayız. Eğer konu hizmetse Allah'ın izniyle bizim adayımız Binali Yıldırım'ın üzerine biz kimseyi tanımayız. Eğer konu projeyse Türkiye'nin en iyi proje adamını İstanbul'a aday yaptık, eğer konu iş yapmaksa, İBB'yi arkasında Cumhurbaşkanının ve tüm bakanlıkların desteği olan bir isimden daha iyi kim yönetebilir? Eğer konu vizyonsa iki adayı mukayese etmek Binali Bey'e çok büyük haksızlık olur."
İki adayın katıldığı ortak yayına da değinen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Televizyonda iki adayın katılımıyla yapılan program öncesi ve sonrasında yaşanan hadiseleri takip ettiniz, gazetelerden okudunuz. İstanbul'daki otelde moderatörle CHP'nin adayı bir araya geliyor. Orada soruları konuşuyorlar. Hangi soruları soracak, nasıl cevaplar verecek? Böyle bir şey olabilir mi? Bu ne densizliktir, bu ne ahlaksızlıktır. Moderatörlük yapacaksın, bir televizyon programına çıkacaksınız ve bu televizyon programından önce soruları kalkıyorsun CHP'nin adayına veriyorsun. Eğer adilsen, dürüstsen yapman gereken her iki adayı da davet edersin, her iki adayın da danışmanlarını davet edersin, onlarla konuşacaksın. Geçmişte ben de Sayın Baykal'la böyle bir televizyon programına çıkmıştım ama biz böyle bir şeyle karşı karşıya kalmadık. CHP adayı bu program boyunca Sayıştay raporlarından, belediye hizmetlerine kadar ardı ardına o kadar çok yalan söylemiştir ki Binali Bey hangisini düzelteceğini şaşırdı. Sayıştay, açıklamasını yaptı, 'Böyle bir şey yok' dedi. CHP adayı televizyon programından önce soruların Binali Bey'e verildiğini de iddia etmişti. Çünkü bu adamda yalan çok, kimin yanından geldi o? Bay Kemal'in yanından geldi, Bay Kemal'in yanından. Bay Kemal'de yalan ne kadar çoksa şimdi bu da kendi genel başkanıyla yarışıyor. Binali Bey böyle bir şeyin olmadığını, kesin bir dille yalanlamıştır. Sonra ortaya çıktı ki programdan önce moderatör ile CHP adayı bir otel binasında 45 dakika baş başa görüşmüşler. CHP adayı 2-3 dakika olarak ifade etti ama aynı odada 45 dakika kaldıkları görüntülerle ispatlandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "CHP adayının bu durum karşısında o kadar çok tutarsızlığı var ki artık çetelesini tutamaz olduk. Milletin gözünün içine baka baka yalan söylediği durumla karşı karşıyayız. Daha aday sıfatı taşırken bunca alengirli işe bulaşan, bunca yalan söyleyen, bırakınız bizi, tüm İstanbul'u, tüm milleti kandırmaya çalışan, önüne gelene söven, hakaret eden CHP adayı acaba yarın o koltuğa oturduğunda neler yapar? Allah İstanbul'u böyle bir felaketten korusun diyorum. Ordu Valimize bu adam ne dedi? 'İt' dedi. Ondan sonra bir yalan. Ne dedi? 'Ben it demedim, basit dedim, basitleşme dedim.' Bütün görsel medyaya bu çıktı, hepsinde 'it' dediğin var. Yazılı medyaya çıktı, orada da var. Şu anda seçim sebebiyle Vali Bey, henüz davasını açmadı ama seçim sonrası Vali Bey de davasını açacak." ifadelerini kullandı.
CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu'nun polislere de hakaret ettiğini dile getiren Erdoğan, "Polislerimiz de davayı açacak çünkü burada polislerimize hakaret edenin de alnını karışlarız. Ona da müsaade etmeyiz. Bununla ilgili dava da yapılacak. Buradan CHPye, HDP'ye, İYİ Parti'ye gönül veren vatandaşlarıma ve bu adayı destekleyen herkese sesleniyorum. Belediye başkanlığı ve siyaset her şeyden önce ahlak gerektirir, doğruluk gerektirir, tutarlılık gerektirir, saygı gerektirir, sevgi gerektirir. Bu kişide sözünü ettiğim vasıfların hiçbiri yoktur." diye konuştu.
Erdoğan, İmamoğlu'nun, söylediği yalanlarla aklınca çevirdiği dolaplarla tüm İstanbul ve Türkiye ile adeta dalga geçtiğini belirterek, "Bir kez daha tekrarlıyorum. Şayet mesele İBB Başkanı seçmekse, milletimizin iradesi ne yönde olursa olsun başımızın üzerinedir ama amaç pazar günkü seçim üzerinden İstanbul'u teslim almak, Türkiye'yi köşeye sıkıştırmaksa işte bunu başaramayacaklar. Her şeyden önce İstanbullular buna izin vermeyecektir." ifadelerini kullandı.
Marifetin iltifata tabi olduğunu ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Benim belediye başkanlığımda, tabii bunu 20-30 yaş grubu bilmez. Gençlere bunu anlatın İstanbul çöp dağlarıyla taşmış mıydı, hava kirliliği var mıydı? Ben göreve geldiğimde İstanbul'da 50 bin eve doğal gaz verilmişti. Görevdeki 4,5 senede 1 milyon 250 bin eve doğal gaz getirdim ve böylece hava kirliliğini hallettik. Haliç kokudan geçiliyor muydu? Geçilmiyordu. Haliç'i biz temizledik. Üsküdar'dan Çekmeköy'e kadar raylı sistem geldi mi? Geldi. Bunlar da öyle vatman da yok. Uzaktan kumanda ile oraya kadar geldi, inşallah devam ediyor. Çünkü istiyoruz ki Çekmeköy'e de gelsin, Sultanbeyli'ye de gelsin, Sancaktepe'ye de gelsin. İnşallah bunlar da olacak. Bunları da yaparsa AK Parti yapar. Bunların dikili ağacı yok, bunlar yapamaz değerli kardeşim."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriyelilere maaş verildiği iddialarının bulunduğuna dikkati çekerek, şunları söyledi:
"Suriyelilere maaş filan verdiğimiz yok. Bunların hepsi tepeden aşağı yalandır. Biz sadece benim fakir vatandaşıma maaş veriyoruz. Evde engellilere, hastalara bakım yapanlara maaş veriyoruz. Suriyelilere özellikle kamplarda yaşayanlara bizler gıda, ilaç, eğitim, hastane... Bu tür destekler veriyoruz. Ama bunların dediği şekilde değil. CHP hep yalan üzerine olduğu için 'Nasıl iftira ederim ki buradan rant elde edelim...' Edemeyeceksiniz Bir diğer olay biz ensarız. Onlar bombalardan kaçtılar, onlar varil bombalarından, misket bombalarından kaçtılar. Biz de onları koruma altına aldık. Biz Müslümanız, İslam'dan nasibini almamış olanlara söyleyecek sözümüz yok bizim. Bay Kemal, 'Ben Suriye'ye gönderirim' diyor. Öbürü 'Ben Suriye'ye gönderirim' diyor." Biz orada işi halettikçe gönderiyoruz zaten, şu ana kadar 330 bin Suriyeli'yi Cerabrus'a gönderdik. Durumun sakinleştiği bölgelere gönderiyoruz, göndereceğiz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sancaktepe Belediye Binası önünde düzenlenen toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada, vatandaşlardan güçlü bir söz istediğini dile getirerek, "Ey İstanbul, 23 Haziran'ı Türkiye'ye ve Türk milletine karşı yürüttükleri mücadelenin aracı haline getirmek isteyenleri sandığa gömmeye hazır mısınız? Ey İstanbul, bu şehrin belediye başkanlığı seçimini, 1453'ün rövanşı haline getirmek için yanıp, tutuşanlara, sandıktan şöyle sağlamından bir Osmanlı tokadı atmaya hazır mısın? Ey İstanbul, dünyada ve bölgemizde bunca hayati sorun yaşanırken, Türkiye'yi kendi içine kapatmak isteyenlere cevabını sandıkta vermeye hazır mısın? Ey İstanbul, pazar günü sonuç ne olursa olsun, tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet için var gücünle çalışmaya hazır mısın?" diye seslendi.
İstanbul sevdalarının yeni olmadığını ifade eden Erdoğan, "Burası gözümüzü açtığımız, büyüdüğümüz, eğitim gördüğümüz, hayata atıldığımız, siyasete girdiğimiz, milletimizin teveccühüne ilk mazhar olduğumuz yerdir. Bulunduğumuz tüm görevlerde bu şehr-i İstanbul'a ibadet şevki ile hizmet ettik. Yolları çamur ve çukurdan geçilmeyen, sokaklarını çöplerin istila ettiği havası kirli, suyu akmayan, ulaşımı sıkıntılı bir şehri aldık, dünyanın en önemli metropollerinden biri haline getirdik. 'Su medeniyettir' diyerek ta Melen'den buralara, suyu getirdik. Aynı şekilde Istranca Dağları'ndan Terkos'a suyu getirdik."diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 29 Ekim 2013'ten bu yana Marmaray'dan 350 milyon kişinin geçtiğini aktardı. Bugün 15 milyonu aşkın nüfusuna rağmen şehrin hiçbir yerinde su sıkıntısının olmadığını dile getiren Erdoğan, "Bataklığa dönüşen Haliç tertemiz kurduğumuz ileri teknolojiye sahip tesislerle İstanbul'un tamamının atık sularını arıtıyor, ondan sonra denize veriyoruz. 6.5 milyon eve doğalgaz gidiyor. Yenileyip geliştirdiğimiz otobüs filoları ile İstanbul'daki ulaşıma hareket getirdik. Sancaktepe'ye girerken bütün dal-çıklar, bunların hiçbiri yoktu." dedi.
İstanbul Havalimanı'nın dünyada bir numara olduğuna değinen Erdoğan, Berlin'de 17 yılda havalimanının yapılamadığını aktardı.
2024 yılına kadar İstanbul'daki ulaşımın en az yarısını, raylı sistemle yapılır hale getirerek trafiği büyük ölçüde rahatlatacaklarını belirten Erdoğan, "İnşallah bunlarla kalmadık, eskiden bir avuç elitin emrindeki koruları, köşkleri, yeşil alanları, tesisleri tüm İstanbul'un hizmetine sunduk. Şimdi Millet Bahçeleri ile buraları daha da zenginleştireceğiz. Şehrin 20 farklı noktasında kuracağımız yeşil koridorlarla, kıyı şeridinde oluşturacağımız yeşil alanlarla İstanbul'u daha keyifle yaşanır bir şehir haline getireceğiz. Biz, laf üstüne laf değil, hizmet üstüne hizmet koyarak bugünlere geldik. Ne söylüyorsak onu yaptık." ifadelerini kullandı.
CHP'nin adayının "Gençlere ben burs vereceğim" dediğini hatırlatan Erdoğan, "Neyi vereceksin ya? Ben, belediye başkanıyken burs veriyordum. CHP, Anayasa Mahkemesi'ne gitti. Bizim o bursu yasaklattırdı, kaldırdı. Bunları bilmeniz lazım. Başbakan olunca bu defa ben de kalktım, kredi ve burs isteyene dedik. Bütün üniversite gençliğine bunun önünü açtık. O zaman 45 lira burs alıyorlardı devletten. Bunu, o günden bugüne şimdi 450-500 liraya çıkarttık. Lisans üstü 750 lira, doktora 1.500 lira. Buraya getirdik. Hiç kimseye olumsuz cevap yok. İster burs, ister kredi alma şansına sahip." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, emeklilere belediye başkanlığı döneminde akşam mesai saatine kadar otobüsleri ücretsiz yaptığını hatırlatarak, ayrıca bayramlarda şehirlerarası köprülerin, otobanların ücretsiz olduğunu söyledi.
CHP'nin adayının "Ben milli bayramları da buna ilave ettim" dediğini aktaran Erdoğan, "İyi ki yaptın ya. Biz bunları yaptık, aştık, bitirdik. Daha da neler yapacağız inşallah." dedi.
Bazıları gibi seçim döneminde attık, tuttuk daha sonra da yapamadık diyerek işin içinden sıyrılmaya çalışmadıklarını anlatan Erdoğan, "Suyu getiren biziz, şimdi kalkmış bu su ile hava atıyor." ifadelerini kullandı.
Binali Yıldırım'ın İstanbul için verdiği her sözün arkasında olduklarını dile getiren Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Hükümet ve Cumhurbaşkanı olarak bizler gerekli olan desteği Binali Yıldırım kardeşimize vereceğiz. Tüm ilçe belediyelerimizle el ele vererek çok daha güçlü hale geleceğiz. Büyükşehir Belediye Meclisinde zaten AK Parti var, komisyonların tamamında AK Parti var, başkanvekillikleri AK Partide. Bütün bunlarla beraber atılacak her adımda İstanbul Büyükşehir Belediyesinde inşallah AK Parti'nin imzası var.
Bu şehir, Türkiye'nin lokomotifidir. İstanbul yürüyecek, İstanbul hızlanacak, İstanbul kazanacak, İstanbul üretimiyle, istihdamıyla, ticaretiyle, finansıyla, tasarımıyla, teknolojisiyle büyüyecek ki Türkiye de ona göre mesafe katetsin. İşte bu anlayışla, İstanbul ile birlikte tüm Türkiye'nin geleceği için mücadele ediyoruz. Sizlerden 23 Haziran'da sandık başına gittiğinizde sadece evinizi, sokağınızı, mahallenizi, ilçenizi, şehrinizi değil ülkenizin tamamını düşünerek, oyunuzu kullanmanızı rica ediyorum. Binali Yıldırım kardeşimle daha ileri diyorum. Bu şehrin 25 ilçesinin yönetimini nasıl Cumhur İttifakı'na vermişseniz, büyükşehir belediye başkanlığını da aynı şekilde Binali Yıldırım kardeşimin tecrübeli ve üretken ellerine teslim etmenizi istiyorum. Bu yalancılara, dolancılara İstanbul'u teslim edemeyiz. Emin olun emanetiniz güvende olacaktır. Bizim meşrebimizde emanete sahip çıkmak, hele hele milletin emanetine sahip çıkmak hem en büyük sorumluluktur hem en büyük şereftir."
En Çok Okunan Haberler
- Erdoğan ‘Silkeleyin’ dedi, hesaplar bloke edildi
- 'Esad'ın kara kutuları Kandil Dağı'nda!'
- Ünlü iş insanı evinde ölü bulundu!
- Tartışmaların odağındaki otel hakkında flaş gelişme
- 'Bu tonu hatırlıyor musunuz?'
- CHP'den istifa eden 12 kişi AKP’ye geçti
- Harika Avcı'dan üzen haber: 'Polisler içeri girdi...'
- Melih Gökçek'ten AKP'li Tuna'ya ağır salvo!
- Başkent'te 'Korkutata' saltanatı
- ‘Bunun sonu tek başına iktidardır’