Erdoğan: 17 Aralık iyi oldu

Adana'da partisinin mitinginde konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 17 Aralık ve 25 Aralık yolsuzluk operasyonları için, "17 Aralık, 25 Aralık iyi ki oldu. Bunların yüzleri ortaya çıktı" diye konuştu.

Erdoğan: 17 Aralık iyi oldu
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 15.03.2014 - 14:53

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Adana mitinginde vatandaşlara seslendi. Erdoğan'ın gündeminde yine 'paralel yapı' olarak nitelediği Gülen cemaati ve CHP ile MHP vardı.

"17 ARALIK İYİ OLDU..."

Türkiye'yi sarsan, AKP'yi zor durumda bırakan yolsuzluk operasyonları hakkında konuşan Erdoğan, "17 Aralık, 25 Aralık iyi ki oldu. Bunların yüzleri ortaya çıktı. Bütün ekiplerimizle bunları izliyoruz, kovalıyoruz, gereğini de vakti geldiğinde yapacağız" ifadelerini kullandı. Erdoğan, kasetlere ve sokak eylemlerine ülkeyi temsil etmeyeceklerini söyledi.

"ÇILGINA DÖNDÜM..."

Suriye yolunda Adana'da durdurulan TIR'lar hakkında da konuşan Erdoğan, "MİT’in TIR’ları Adana’da durduruldu. Adeta suçluymuş gibi, düşmanmış gibi TIR’ları durdurdular. MİT mensubu yüzbaşı ve üsteğmenimizi darp ettiler. Suriye’de Türkmenlere yardım götüren TIR’larımıza düşmanca muamele ettiler. Bunları izleyince bir Başbakan olarak çılgına döndüm" dedi.

"Oraya gelen savcı paralel yapı. Biz bunlara müdahale edince CHP, MHP rahatsız olmuş" diye konuşan Erdoğan, "Yanlışa oy verilmez. Bunların ülkemize kazandıracağı hiçbir şey yok" dedi.

"YENİ ERGENEKON..."

Erdoğan, Gülen cemaati için; "30 Mart devlet içine sızmış çetelerin artık tamamen kaybedeceği bir tarih olacak. Pensilvanya yönetimindeki yeni Ergenekon’un da tarihe görüleceği gün olacak" ifadelerini kullandı.

 

'Kılıçdaroğlu, Bahçeli bunlar eser siyasetinden bahsediyor mu'

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin, Antalya'da, Kepez Spor Salonu yanında düzenlediği mitingde, halka hitap etti. Konuşmasına, "Maşallah, sen ne kadar güzelsin bugün Antalya. Ey sevgili Antalya, seni yürekten selamlıyorum" diyerek başlayan Erdoğan, Antalya ve ilçelerinin isimlerini sayarak halkı selamladı.

Başbakan Erdoğan, 12 yıl boyunca olduğu gibi bu seçim döneminde de eser siyasetinde bahseden tek partinin AK parti olduğuna işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Dikkat edin Kılıçdaroğlu, Bahçeli, bunlar eser siyasetinden bahsediyor mu? Şunu yaptık, bunu yapıyoruz veya şunu yapacağız, diyorlar mı? Dillerine doladıkları tek şey var; bunlarda takiye var. Bunlarda yalan var. Bunlarda fitne var. Bunlarda fesat var. Bunlarda iftira var. Kardeşlerim, biz projelerle konuşuyoruz. Biz planlarla konuşuyoruz. Biz gelecek vizyonuyla, hedeflerimizle, konuşuyoruz. Küresel projelerden bahsediyoruz. Türkiye'yi bir bütün olarak kucaklıyoruz. Dünya vizyonuna sahip tek parti olarak halkın karşısına çıkıyoruz. Türkiye'de aynı dille konuşan, Doğu'da, Batı'da, Kuzey'de, Güney'de tek parti var, AK Parti. MHP, BDP'ye bakıyorsunuz, kimlik siyaseti yapıyor. Birisi siyasal Türkçülük yapıyor, birisi siyasal Kürtçülük yapıyor. CHP, o da kumsal milliyetçiliği yapıyor, öyle mi? Yani deniz, güneş, kum olmasa CHP'nin vay haline. Biz 77 milyonu kucaklıyoruz. Biz Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Gürcüsüyle, Abazasıyla, Romanıyla, Arnavutuyla, 77 milyonu, beni yaradan Allah yarattığı için söylüyoruz. Onun için tek millet diyoruz. Ardından, tek bayrak diyoruz ve bizim bayrağımızın rengi, şehidimizin kanı. Hilal bağımsızlığımızın ifadesi, yıldız şehidimizin simgesi ve bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır, diyerek yola çıktık."

 

'30 Mart'ta Antalya bir başka olacak'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Kırkpınar'da bayrak geçerken, bazı bakanların ayağa kalkmadığını öne sürdüğünü anımsatan Erdoğan, alandaki vatandaşların, "Türkiye seninle gurur duyuyor" sloganları üzerine, şöyle konuştu: "Anlıyorum. 30 Mart'ın mesajını veriyorsunuz, anlıyorum. İnşallah, 30 Mart'ta Antalya bir başka olacak. Türkiye de bir başka olacak, hiç endişe etmeyin. Kardeşlerim, diyor ki 'Türk Bayrağı, geçerken bakanlar ayağa kalkmadı' diyor. Ey Kılıçdaroğlu, ya sen bize bir defa bayrakla ilgili ders verme. Kılıçdaroğlu, sana sesleniyorum; ey Kılıçdaroğlu ya sen son seçimlerde Hakkari'de seçim yaptın, orada malum parti ile anlaştın. CHP bayraklarının dışında bir tane Türk bayrağı var mı? Anlaştığın halde orada ne üçüncü parti oldun, ne dördüncü parti oldun. Nal topladın, nal. Zannetti ki, 'Türk bayrağı olursa burada bizi linç ederler.' Ama Hakkari'de bizim hem Türk bayrağı hem partimizin bayrağı oldu. Bizim için 780 bin kilometrekaresinin her yeri aynı, fark etmez ama bayrak sevgisini bize Kılıçdaroğlu öğretemez. Ben çocuklarıma ta ilkokul yaşında, bayrak sevgisini anlattım. İlkokulda şiir okuma yarışmasına girdiklerinde, kendilerine şunu söyledim, 'Siz, Arif Nihat Asya'nın, Bayrak şiirini okuyun."

"Biliyorsunuz, değil mi o şiiri? Bugün buradan bir okuyun, Kılıçdaroğlu'nun ezberlemesine fırsat tanıyalım. Onun yakındakiler de öğrenir belki" diyen Erdoğan, alandakilerle birlikte Bayrak Şiiri'nin bir bölümünü okudu.

 

'Türkiye 780 bin kilometrekaresiyle ayağa kalkacak'

Söz konusu şiiri kendi çocuklarına ilkokul yaşında öğrettiğini anlatan Erdoğan, şöyle dedi: "Bayrak sevgisi, bayrak aşkı bizde öyle başladı. Kılıçdaroğlu, kendine gel kendine gel. Takiyeyi bırak, yalanı bırak, iftirayı bırak, dürüst ol dürüst. Bu konularda bizimle aşık atamazsın. Kardeşlerim, işte tek bayrak dedik. Ondan sonra tek vatan. Tek vatan, 780 bin kilometrekaresiyle tek vatan. Batıda ne varsa doğuda da o olacak, Güneydoğuda da o olacak. Kuzeyde ne varsa güneyde de o olacak. Biz bunu yapıyoruz, bunu yapmaya devam edeceğiz. Çünkü Türkiye 780 bin kilometrekaresiyle ayağa kalkacak. Dördüncüsü, tek devlet. Devlet içinde devlet, hayır. Paralel yapılanmaya hayır. Öyleyse şimdi sayıyoruz, tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Rabia. Onun için 30 Mart çok anlamlı."

 

'Türkiye'yi bırakın Antalya'yı bile kucaklayamadılar'

Planı, projesi, vizyonu, ufuğu olmayan siyasi partilerin geride hiçbir eser bırakmadıklarını belirten Erdoğan, "CHP, 5 yıldır burada belediye başkanlığı yapıyor, değil mi? Allah aşkına soruyorum, verdiği sözlerden hangisini tuttu, hangisini yerine getirdi? Bunlar Türkiye'yi bırakın Antalya'yı bile kucaklayamadılar. Sahile sıkışıp kaldılar, belli bölgede sıkışıp kaldılar 780 bin kilometrekareye, 77 milyona hiçbir zaman hitap edemediler" dedi.

Erdoğan, partisinin Antalya'da, Kepez Spor Salonu yanında düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, "30 Mart seçimlerinin öncesinde AK Parti'ye karşı bir ittifak var mı? Hepsi birleştiler mi? CHP, MHP, BDP bir de yanlarında Pensilvanya'yı aldılar" ifadelerini kullandı.

Pensilvanya'da bir örgüt lideri bulunduğunu belirten Erdoğan, "99'da buradan kaçıp gitti, 'vatanım' diyor vatanına gelmiyor. 2 yıl kadar önce kendisine davet yaptım. Onların malum olimpiyatları vardı, artık bitti bizim için tabii bunlar. Artık bundan sonra bunların olimpiyatları molimpiyatları diye bir şey bizim dünyamızda yok. Bitti onlar, o defterler kapandı, geçti... Çünkü bugüne kadar çok aldattılar. Hatta hatta Türkçe olimpiyatlarında, İstanbul Atatürk Stadyumu'nda öyle bir şey söylendi ki ben de şaşırdım. O gün Peygamber efendimiz oradaymış. Bunu söylediler. Bunlarda garip garip şeyler oluyor. Kendi televizyonun bir dizisinde Peygamberin Efendimiz Miraç'tan iniyor, kamyonete bindiriliyor ve o şekilde götürülüyor" diye konuştu.

 

Savaş Ay'ın söyleşisi

Fethullah Gülen'in 1995 yılında Savaş Ay ile yaptığı söyleşide "Ben bugüne kadar bir oy kullandım. Ama bundan sonra oy kullanmayacağım. Hazreti Cebrail gelse diyor, parti kursa yine oy kullanmayacağım diyor. Kusura bakmasın" dediğini anımsatan Erdoğan, bunun nasıl bir meleklere iman anlayışı olduğunu sordu.

"Hazreti Cebrail'in işi gücü yok da gelip parti mi kuracak? Böyle bir mantıksızlık olabilir mi? Böyle bir benzetme olabilir mi? Soruyorum sizlere" diyen Erdoğan, meleklere imanın itikadi bir esas olduğunu söyledi.

Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Sen nasıl böyle bir benzetme yapabilirsin? Oraya oy vermeyeceksin, şimdi bütün efradına tavsiyede bulunuyorsun. Oylarınızı Kılıçdaroğlu'na verin, o olmazsa Bahçeli'ye verin, o da olmazsa BDP'ye verin. Yapılan bu. Fakat ben şuna inanıyorum. 15 gün var. 15 gün sonra, onların ablaları varmış. Bizim ablalarımız burada. Gece gündüz demeden çalışmaya var mıyız? Allah sizden razı olsun. Kapı kapı dolaşacağız. Gelmiş ikna ediyorlar. İkna. Fakat bir hanım kardeşimiz yaşlı olmasına rağmen bunlara güzel cevap verdi. Ama bunlara bir cevap lazım. Nedir o? Siz değil misiniz bizim kızlarımızın başlarını açarak okula gitmesi için fetva veren, siz değil misiniz? Bunlar değil miydi? Bunlar dağıttı, dağıttı. Nerede durduklarının farkında değiller. Üzülüyorum ben o başörtülü kızlarımıza. Onun adına gelip böyle konuşuyorken. Önce onlara şunu söylemek lazım. Siz ubudiyet anlayışını gözden geçirin. Bakın baki hedefler için fani eserler üzerinde inşa yapılmaz, bunu böyle bilelim. Bunlar tutmayacak."

 

'Sabrettiniz zafere erdiniz'

Erdoğan, "İmam hatip okullarının orta kısmını kapatanlar bunlar değil miydi? Bu CHP değil miydi? Üniversitelere başörtüyle gidişin önünü kesen bunlar değil miydi? Şimdi imam hatiplerin orta kısmı açıldı mı? Üniversitelere başörtülü gidebiliyor muyuz? Katsayı kalktı mı? İstediğimiz üniversiteye gidebiliyor muyuz? Devlet dairelerinde başörtülü çalışabiliyor muyuz? Ne oldu? Sabrettiniz zafere erdiniz. Ne kadar güzel bir söz. 'Men sabera zafera'. Sabreden zafere ulaşır. Ve bu sabrın sonunda bu oldu. Ne oldu? Türkiye bölündü mü? Başı örtülü, başı açık beraber şu anda okuyorlar. Devlet dairesinde çalışıyorlar. Var mı bir şey? Var mı bir sıkıntı? Normalleşme bu" ifadelerini kullandı.

Kızlarını bu ülkede okutamadığını ve neler çektiğini anlatan Erdoğan, "Uluslararası toplantılarda bana devlet başkanları, başbakanları bunu sorduğunda ben deyince böyle böyle diye, bana sordukları soru şuydu; Sizin ülkenin çoğunluğu Müslüman değil mi? Evet, Müslüman. Nasıl oluyor. Dedim maalesef böyle. Şaşırıyorlardı. Ama hamdolsun. Özyurduna garipsin, özvatanında parya oldu ama sonunda iş aslına rücu etti" diye konuştu.

 

'Hepsi bir hizaya geçtiler, aynı safta buluştular'

Said Nursi'nin "Zalimler için yaşasın cehennem" sözünü anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti: "Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste. Çıkacak, çıkacak. Hepsi bunun hesabını verecekler, verecekler. Şimdi ben merak ediyorum. Ey Pensilvanya sen bu adamların peşine nasıl takılıyorsun? Nasıl takılıyorsun? Tabii böyle bir ittifakın içinde çok kişiler var. Bir kısım medya var. Ama bizim de burada abilerimiz var. Abiler, 15 gün gece gündüz demeden çalışmaya var mıyız? Kapı kapı dolaşmaya var mıyız? 30 Mart'ı, o zaferi inşallah beraber kutlayacağız. Bazı holdingler, bazı işadamları onlar da rahat durmuyorlar. İşveren örgütleri onlar da rahat durmuyorlar. Onlar da bu aralar dolaşıyor ve sokakları karıştırıyorlar. Hepsi bir hizaya geçtiler, aynı safta buluştular."

 

Güvenlik güçlerinin biber gazı kullanması

Başbakan, Türkiye'nin huzuruna, istikrarına, gelecek hedeflerine ve istiklaline yönelik saldırı başlatıldığını vurgulayarak, şöyle konuştu: "Şimdi biz MHP, 'eli kanlı terör örgütüne sempati gösteriyor' deyince MHP Genel Başkanı 'ispat et' diyor. İspata ne gerek var. Attığın twetleri gözün görmüyor mu ey Bahçeli? Genel başkan yardımcılarının, milletvekillerinin, örgütün ekmek yalanına inanıp yaptıkları açıklamaları duymuyor musun ey Bahçeli? Ne ekmeği be? Kimi aldatıyorsun? Kimi aldatıyorsun? Elinde sapanla, yüzü poşulu kişiyi görmüyor musun? Ondan sonra benim polisime hakaret ediyorsun. Ve diyorsun ki bunun katilini bulun. Benim polisimin orada yaptığı ne? Biber gazı kullanmak. Bu tür eylemlerde biber gazı kullanmak güvenlik güçlerinin en doğal, en tabii hakkıdır. Toplumun huzuru için bunu yapıyor. Dolayısıyla biz orada polisimizin attığı adımı kalkıp da kınayamayız. Maalesef bu Pensilvanya polisimizin içine de fitneyi soktu, orayı da karıştırdı. Orada da tabii sıkıntılar meydana getirdi. Maalesef onun da bedelini ağır ödüyoruz, onu da söylüyeyim. Bunlar aileleri birbirine düşürdüler. Aileleri böldüler, parçaladılar. Gezi olaylarına, CHP'nin Genel Başkanına avukatlık yapan sen değil misin ey Bahçeli? Ankara'da Türk bayrağını yakanlara, Taksim'e kızıl bayrak asanlara, camilere saygısızlık yapanlara, başörtülülere saldıranlara avukatlık yapan sen değil misin ey Bahçeli? Sayın Bahçeli, peki CHP Genel Başkanına avukatlık yapıyorsun, peki CHP'nin Tunceli milletvekillerini de savunacak mısın? Onların eylemlerine, onların twetlerine de sahip çıkacak mısın?"

Erdoğan, Türkiye'de çok çirkin ve çok tehlikeli bir oyun oynandığını dile getirerek, yıllarca Türkiye'de en üst düzey devlet adamlarını, bürokratları, siyasetçileri dinleyen ve bunları kaydeden Pensilvanya'nın tehditle, şantajla şu anda siyaseti dizayn etmeye çalıştığını söyledi.

Erdoğan, CHP ve MHP'nin maalesef bu ihanet tuzağına düştüğünü, medya ve iş çevrelerinin bu ihanete su taşıdığını kaydetti.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler