En soylu rüyayı o gördü

Dünya çapında adını taşıyan sokaklar var...

En soylu rüyayı o gördü
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 10.04.2021 - 15:59

28 Ağustos 1963. Martin Luther King’in ünlü “Bir rüyam var” söylevi.

28 Ağustos 1963 sadece ABD’li siyahların değil, belki de özgürlük isteyen, eşit haklar mücadelesi veren her topluluğun ilham kaynağı olmuş muhteşem bir söylevin gerçekleştiği bir tarihtir. Akıllara da, tarihe de (kuşkusuz kalplere de) “Bir rüyam var” sözleriyle geçen bu muhteşem söylevin sahibi, çok değil beş yıl sonra, 4 Nisan 1968’te henüz 39 yaşındayken bir suikast sonucu öldürülecektir. Bugün ölüm yıldönümüdür.

Martin diye bilinir ama Michael olarak doğmuştur. Adını, Almanya’ya gittiğinde Protestan lider Martin Muther’den etkilenen papaz babası beş yaşındayken Martin Luther’e çevirmiştir. Martin Luther King’dir artık. Yaşadığı kentteki kilisenin kapısına çivilediği 19 maddelik bildiriyle Protestan devrimini başlatan bir din ulusudur malum Martin Luther. Eh, isim isabetsiz sayılmaz.

Ne kadar gerçekleşti tartışılır ama o gün King’in içinde rüyasının da geçtiği o söylev, Lincoln Anıtı önünde toplanmış çeyrek milyon ABD’liye, ülkede o sırada yürürlükte olan baskıcı, ırkçı, faşist Jim Crow yasalarına meydan okuyacak gücü kazandırmıştı. Ha, bu arada Lincoln’da yaptığı ilk konuşması değildir. Bu söylevinden altı yıl önce yani 17 Mayıs 1957’de “Özgürlük için Dua Yolculuğu” adını taşıyan yürüyüş sırasında da dinleyenleri hayli etkileyen bir konuşma yapmıştır. 40 bine yakın insanın dinlediği o konuşma sonrası sivil hak arama kavgasında yıldızı parlamıştır. Yani Lincoln’de konuştuğunda ikonik bir lider olmuştur çoktan.

Liderlik zekâ, strateji, bilgi, ister. Martin Luther’de vardı bu. Siyahlara yaşamın berbat kılındığı ABD’de üniversiteye giden bir siyah olmak zordu ama Martin, 15 yaşında girebilmeyi başarmıştı. Sosyoloji derecesi olduğunu çok az kimse bilir.

O KADINI AFFETTİ

Doktorasını sistematik teoloji dalında yaptığı için din adamı sanılır. Tezinin başlığı “Paul Tillich ve Henry Nelson Wieman’ın Düşüncesinde Tanrı Kavramlarının Karşılaştırması” idi. Ağır konular. İyi bir entelektüel, iyi bir hatip oluşu rastlantı değildir. Irkının mücadelesini vermeye yazgılı olduğu yetiştirilme biçiminden de belli.

Beyaz aklı, hele de haklı değilse saçmalar tabii. Martin Luther King’i durdurmak için tam 30 kez hapse attılar. Birisi, 1956’da aracıyla 25 mil hız sınırının olduğu Montgomery’de 50 mil hız yaptığı gerekçesiyle tutuklanmasıdır. Öldürülmeden on yıl önce de bir suikast girişiminde yaralanmıştır.

Izola Ware Curry

20 Eylül 1958’de Harlem’de, bir kitabevinde okurlarına “Özgürlüğe Doğru Adım” adlı kitabını imzalamaktadır. Izola Ware Curry adını taşıyan bir kadın gelir yanına; Martin Luther King olup olmadığını sorar. “Evet” yanıtını alınca “Seni beş yıldır arıyordum” diyerek göğsüne mektup açacağını saplar. Tam aort damarının yanındadır. Saatlerce ameliyatta kalır. Doktorları en ufak bir hapşırmanın bile onu öldürebileceğini söyler. Saldırgan bir akıl hastasıdır; akıl hastasının da ABD’nin kışkırttığı provokatörlerin de amacının onu “öldürmek” olması tuhaftır gerçekten de. Kadını affeder.

UZUN YAŞAMAK İSTERDİM

Hayatının tehlikede olduğunu bilirdi denir. Hatta Memphis eyaletinde 1968 Nisanı’nda siyah temizlik işçilerine desteğe gittiğinde yaptığı bir konuşması anımsatılır. “Herkes gibi ben de uzun yaşamak isterim. Ama şimdi bununla ilgilenmiyorum. Bu gece mutluyum. Ben hiçbir şey için endişelenmiyorum. Kimseden de korkmuyorum” sözleriyle her an bir suikast beklentisi içinde olduğunu vurgulamıştır derler. Bu kaçınılmaz bir sondu Martin Luther King için.

James Earl Ray

James Earl Ray, kimlerin maşası olduğunu bilmeden öldürmüştür bu büyük hak arama eylemcisini. Beyaz egemenliğine karşı şiddet içermeyen barışçıl mücadeleyi savunan biri olarak karşı olduğu şiddetin hedefi olması acıdır Martin Luther King’in. Ne acıdır ki, annesi Alberta Williams King de kilisede piyano başında şarkı söylediği sırada Marcus Wayne Chenault Jr. adı biri tarafından vurularak öldürülmüştür, 69 yaşındayken. Oğlunun şiddete hayır içerikli konuşmalarını yaptığı yerden birkaç metre ötede hem de. Aile idama karşı olduğu için katil ömür boyu müebbet almıştır.

Bence rüyası gerçekleşmedi. Ama o gerçek bir ikon oldu. ABD’de sadece George Washington ile Abraham Lincoln’in doğum günleri ulusal bayram olarak kabul edilir. 1983’te başkan Ronald Reagan’ın geçirdiği bir yasayla her ocak ayının üçüncü pazartesi günü de King’in doğum günü olarak kutlanır. Yaşadığı dönemde sadece bazı siyahlara ayrılmış sokaklarda kalması istenen bu büyük adamın adını taşıyan binden fazla sokak ile çok sayıda anıt vardır dünyada. Kudüs’te, Almanya’nın Bonn kentinde Martin Luther King Jr. Caddesi bunlardan sadece ikisidir. Avustralya’nın Newtown kentinde “Bir Hayalim Var” cümlesiyle birlikte Martin Luther portresinin işlendiği bir duvar vardır örneğin. Londra’da Westminster Abbey Manastırı’nda bir heykeli, Küba’da adını taşıyan bir merkez. Hepimiz adına en güzel rüyayı o gördü. Gerçekleştirmek hepimizin işi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler