Emek'te 'kültür kompleksi'

Önceki gün iş makineleriyle tamamen yıkılan Emek Sineması’nın projesi Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nin düzenlediği kamuya açık toplantıda tartışıldı.

Toplantıda öncelikle, Emek Sineması’nı da içeren yapı kompleksinin, sunulduğu şekliyle bir kültür kompleksi olmadığı, projenin ticaret ve eğlence merkezi olarak tasarlandığı belirtilerek, projenin son hali barkovizyondan anlatıldı.

“Kültür kopleksi”nin; yapı ruhsatında pasaj, proje raporlarında da kültür merkezi olarak sunulurken; projelerde ise dükkân, restoran ve sinema olarak tasarlandığı belirtildi. Dükkânların kırmızı olarak renklendirildiği proje paftasında, bolca kırmızı mekânın yer aldığı izleyicilere gösterildi. Toplantıda, projedeki yapı kompleksinin, başta yangın ve deprem olmak üzere, herhangi bir panik durumunda can güvenliği açısından ciddi yaşamsal sorunlara neden olacağı vurgulandı.

Mimarlar Odası’nın davetlisi olarak katılan koruma alanındaki uzmanlar, uygulanan “moving” yönteminin dünyada örnekleri olduğununun sürekli vurgulanmasıyla ilgili, “moving yönteminin dünya genelinde, Emek Sineması’nda yapıldığı gibi binlerce parçaya bölünerek yapılmadığı, ‘bir bütün’ olarak uygulandığı söylendi. Yönetmen Erden Kıral da “Ticaretin kültüre olan üstünlüğü söz konusu, asıl bununla savaşmamız lazım” dedi.

Toplantının izleyicileri de “Yıkmıyoruz, taşıyoruz”, “AVM değil, pasaj”, “Kültür alanlarını artırıyoruz” gibi söylemlerle hep yalan söylendiğini, projenin de kazanca dönük bir proje olduğunu belirtti.

Projenin, Cercle d’orient binası ve İskentij Apatmanı hariç bütün tescilli yapıların yıkımı ve ardından yeni malzeme ile inşaasını öngören bir proje olduğuna dikkat çekilerek, Emek’in dördüncü kattaki yeni yükseklik kodunun da Demirören AVM’nin kaçak katını bile aşan bir proje olduğu izleyicilere anlatıldı. Yeni projede önerilen bodrum katlarının kazısı ve inşası sırasında söz konusu alanın komşuluğunda bulunan tescilli konsolosluk binası başta olmak üzere, çevredeki binaların ciddi bir hasar altına girdiği de belirtildi.

Yapı kompleksinin devam eden yargı sürecine karşın ruhsata bağlandığı, Türkiye’nin ve İstanbul’un hukuksuz ve hatalı kararlar sonucunda kültür ve mimari mirasını hızla kaybetmekte olduğu vurgulandı.