Eli belinde aklı kuşkonmazlarda
New York’ta bir restoranda yediği kuşkonmazın izinde kariyerine ve şehir hayatına veda etti. Aslı Aksoy, Muğla’da 2,5 dönümlük tarlada başladığı kuşkonmaz üretimini, beş yılda yüzlerce dönüme yükseltti. Elibelinde Tarım adını seçti. Hedefi Avrupa’ya pazarına girmek
Kendi ifadesiyle ‘’Yolun çizilen değil, seçilen olduğunu” tam da 35 yaşında anlamaya başlar. Meslek hayatındaki kariyer basamaklarında yükselse de terazinin mutluluk hanesinde birikim azalmaktadır. Hayalleriyle gerçekler bir türlü dengelenmez.
İzmirli Aslı Aksoy, çalışma hayatıyla henüz üniversitede öğrenciyken staj yaptığı iş yerlerinde tanışır. Sınavdaki İlk tercihi ODTÜ İşletme Bölümü’nden mezun olduktan sonra da sigorta şirketi, banka ve tekstil sektöründe çalışır. Kısa sürede tekstil alanında tanınır ve aldığı bir iş teklifiyle İzmir’den İstanbul’a gider. Üretimler, defileler, yurtdışında fuarlarla geçen yoğun mesai saatleri, birkaç yıl sonra sancılı bir sürece dönüşür. Moda dünyasının içinde olmak, ruhuyla örtüşmemeye başlar.
Tatillerinde Muğla’daki tarla evlerindeki sade yaşam, bahçelerinde yetiştirdikleriyle yetinilen hayat biçimi, ona daha anlamlı gelmeye başlar. ‘’Neyin uğraşı içindeyim? Bir fayda sağlıyor muyum?’’ şeklindeki sorgulamalarının arttığı dönemde yerel üretim alanında faaliyet gösteren Nar Gourmet’ye geçer. Toprak ve tarımla tanışması, Anadolu’nun farklı coğrafyalarındaki meyve ve zeytin çeşitliliğiyle karşılaşması o yıllarda olur. New York’ta katıldıkları bir fuarın ardından ekipçe gittikleri iddialı bir restoranda yediği kuşkonmaz hayatının dönüm noktası olur: ‘’Garson kibarca ‘Etin yanında ne alırsınız?’ diye sordu. ‘Haşlanmış patates mi, kuşkonmaz mı?’ Kuşkonmazın yabanisini çok iyi biliyordum ama o güne kadar hiç alıp yememiştim. Gen kaynakları Anadolu coğrafyasıydı ama doğrusu ilgilenmemiştim. Ben de garsondan kuşkonmaz istedim. Birazdan tabakta inanılmaz bir fotoğraf çıktı karşıma… Daha görüntüsüyle beni çok etkiledi ve ilk tattığım anda da kendimi çok iyi hissettirdi. Türkiye’ye döner dönmez de araştırmaya başladım.’’
Aslı Aksoy (ortada, mavi gömlekli) en büyük yardımcıları, bölgenin çalışkan kadınlarıyla birlikte...
İYİ TARIM KÖYLÜSÜZ OLMAZ
Aksoy kuşkonmaz üretimini aklına koyar koymaz, ilk adımı Muğla’da bir aile dostlarının tarlasında atar. Uzun yıllardır tarım yapılan bu arazinin 2,5 dönümlük bir alanına tohumlarını ekerek, ilk üretim denemelerini yapar. İkinci yılın sonunda ilk hasadını alır. Aynı yıl, iş yerinden de ayrılır. Bu üretimin yapılabileceğine karar vererek 20 dönümlük arazi kiralar. 2017’de Tarım Bakanlığı’ndan Elibelinde Tarım adıyla iyi tarım sertifikasını alır ve yoluna devam eder.
Muğla’nın Yeşilçam Köyü’ndeki tarlasındaki üretimde en büyük yardımcıları bölgenin çalışkan kadınları olur. Arıcılık ve hayvancılıkla uğraşılan köyde hemen herkes onu destekler: ‘’İlk hasattan sonra İstanbul’daki işimden ayrıldım ve güvenli adımlarla ilerledim. Babamın desteği büyük oldu. İlk iki yıl ben İstanbul’dayken tarlayı o kontrol etti. Köyde yaşayan yedi kadınla işe başladık. Ahırdan dönüştürdüğümüz damı, tüm izinleri tamamlanmış bir paketleme tesisi yaptık. 20 dönümden elde ettiğimiz ürünü satınca, arazimizi 40 dönüme yükselttik. Zamanla da 15 kadın olduk. 2019’da organik tarım sertifikamızı da aldık. Ege’nin insanı gerçekten başka. Kuş gibi ortalarına düşmüşüm, köylüler beni sahiplendi. Onlar tarlayı, her bitkinin halini çok iyi biliyor. Onlarsız hiçbir şey olmaz. Tarım, emek yoğun bir iş. Aslında işi yapan da bu kadınlar. Kendi evlerinde de çiftçi. Şimdi ek gelir kaynakları oldu. Dört ay sürekli birlikteyiz. Traktörü bile birlikte kullanıyoruz.’’
Aksoy başından beri Türkiye’nin kuşkonmaz üretiminde bir numaralı firması olan Eskişehir’deki NOMAD Tarım’la da işbirliği içindedir. Kendi firması Elibelinde Tarım beşinci yılda üretimde ikinci sıraya yerleşir. Genç üretici, Foodback.co ve Topraktan.co işbirliğinde düzenlenen Gıda ve Tarımda Değişim Yaratan Kadın Girişimci (Empowering Women in Agriculture / EWA) programının bu yılki 10 projesinden biri olmayı başarır. Bu program dahilinde konunda uzman kişilerden 6 ay eğitim ve danışmanlık alıyor.
Aslı Aksoy bugünlerde de Antalya’da faaliyet içinde… Orada Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü’ne (TİGEM) ait arazi içinde kiraladığı 212 dönümlük yeni tarlasının kontrollerini yapıyor. Hedefi önümüzdeki yıllarda kuşkonmazı Avrupa pazarına çıkarmak.
BU YIL EVLERDE YENİLDİ
‘’Kuşkonmaz Ege’de yabani ot olarak izvinya, tilkişen, dilkimen, Kıbrıs’ta da ayrelli adıyla biliniyor. Anadolu’nun farklı coğrafyalarında çeşitleri de farklılaşıyor. Ehlileştirilmiş tohumdan üretimini yaptığımız kuşkonmazdan ekildiği yıldan iki, üç yıl sonra tam verim alınıyor. Yeşil ve mor olmak üzere iki çeşidi yetiştiriliyor. Eskişehir’de elde edilen beyaz kuşkonmazın yetiştirilişi ise farklı. Toprak altındaki sürgünler beyaz oluyor. Kuşkonmazın hasadı şubat sonunda başlayıp, mart, nisan ve mayıs aylarında yapılıyor. Aynı tohumlardan 10-15 yıl verim alabiliyorsunuz. Bir dönüm arazide 1750 kuşkonmaz fidesi yetişiyor. Ürünü pazarda göremiyoruz, çünkü üretimi az. Ne kadar üretilirse, o kadar çok tanınacak. Türkiye’de de öncelikli olarak restoranlara satılıyordu ama bu yıl pandemiden dolayı tüketim evlere kaydı. Böylece zarar olmadı. ’’
TOPRAĞA SAHİP ÇIKMALIYIZ
‘’Toprak bilinmezliklerle dolu. Bu alanda eğitim öğrenme hiç bitmiyor. Bu yıl pandemiyle de gördük ki bundan sonra tek çare toprağa sahip çıkarak, bilinçli üretim yapmak. İhracatı hedefliyorsak, Avrupa’ya göre işçilik yapmalıyız. Avrupa kendi kuşkonmazını üretiyor ama bu pazara da girebiliriz. Antalya’da kiraladığımız 212 dönümlük arazi, şu anda Türkiye’nin tek parselde en büyük kuşkonmaz ekilen tarlası.’’
İŞİN RUHU KADINLARDA
‘’Bir üretim yaparsam, içinde mutlaka kadınlar da olsun istiyordum. Yıllar önce babamla Muğla’da bir müzede geziyorduk. Bir halı motifi çok ilgimi çekti. Hakkındaki bilgi notunda ‘Eli belinde motifi, kadın, doğurganlık, bereket, toprak, uğur ve neşenin sembolüdür’ yazıyordu. O gün babama, ‘Bir gün kendi markam olursa, adı eli belinde olacak’ dedim. Yaptığımız işin ruhu eli belinde…’’
ANTİOKSİDAN DEPOSU
‘’Kuşkonmazın faydaları saymakla bitmez. Gerçek bir antioksidan. Folik asit açısından en zengin sebze. Kalbin dostu. Çok lifli olduğu için sindirime yardımcı oluyor. Enerji verdiği ve yaşlanmayı geciktirdiği biliniyor. Mineraller ve vitaminler açısından zengin. Düşük kalorili. Dipleri kesilerek çiğ yenilebildiği gibi en fazla 1,5 dakika haşlayarak pişirilebilir. Ayrıca az zeytinyağı ya da tereyağıyla tavada sotelenebilir. Izgara, mangalda ya da fırında da pişirilir. Çorbası, yumurtalısı ve sorbesi de yapılabilir.’’
En Çok Okunan Haberler
- Diyanet'in rekor ihalesi 'Cengiz'e verildi
- Ünlü peynir markasından 'konkordato' kararı
- Demokrat Parti Kurultayı’nda adaylık krizi!
- AKP'nin 'asgari ücret' formülünü duyurdu
- Emekli askeri hakimden Varank’a sert yanıt!
- Narin cinayetinde 'demir kapı' ayrıntısı
- Süleyman Soylu 'tarafını' seçti
- Grip nedeniyle hastaneye gitti, hayatının şokunu yaşadı
- Muazzez İlmiye Çığ hayatını kaybetti
- Salim Güran'ın ses kayıtları ortaya çıktı!