Düğüm çözülüyor
Ceylanpınar’da iki polisin öldürüldüğü evdeki kime ait olduğu bilinmeyen 10 parmak izinden dördü, polis memuru B.’ye ait çıktı.
Birçok soru işareti ve çelişki barındıran Ceylanpınar cinayeti dosyası giderek çetrefilleşiyor. 22 Temmuz 2015’te polis memurları Feyyaz Yumuşak ve Okan Acar’ın evlerinde başlarından vurularak öldürülmüştü. Bu olayın ardından AKP, çözüm sürecini bitirmişti. Urfa 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada 4’ü hâlâ tutuklu 9 sanık yargılanıyor. Davanın dördüncü duruşması 5 Nisan 2017’de görüldü. Duruşma gününden bir ay önce 10 Mart’ta Urfa Emniyeti polislerin öldüğü evdeki detaylı olay yeri inceleme raporunu mahkemeye yolladı. Rapora göre sanıkların parmak izleri evde bulunan parmak izleriyle uyuşmuyordu.
Ancak olaya ilişkin çarpıcı başka bir ayrıntı daha ortaya çıktı. Evde iki polisin parmak izleri dışında kime ait olduğu bilinmeyen 10 parmak izi daha tespit edilmişti. 5 Nisan’daki duruşmadan sonra dosyaya konulan ekspertiz raporuna göre bu parmak izlerinden dördü polis memuru B.’ye ait çıktı. Daha da ilginç olan ise söz konusu raporun 2015 tarihli olması. Yani iki yıl önce tespit edilmesine rağmen bu belgenin dosyaya yeni girmesi. Cinayetten üç gün sonra ölen polislerin arkadaşı olarak ifadesine başvurulan B. ise ifadesinde eve gittiğinden hiç söz etmiyor. Feyyaz Yumuşak ile eski ev arkadaşı olduğunu söyleyen B., Okan Acar ile de iş arkadaşı olduğunu belirtiyor. Kendisinin evlendikten sonra Okan Acar ile Feyyaz Yumuşak’ın birlikte kalmaya başladığını anlatan B., “2015 yılının Şubat ayında kaloriferli ev bulamadıkları için şehit edildikleri eve taşındılar. Feyyaz ile en son Ramazan ayının son 10. gününde ortak arkadaşımız olan Enver Güler’in evinde sahur vaktine yakın görüştüm” diyor. 2015 yılı ramazan ayı Haziran 18’inde başlanmıştı. B.’nin görüştüğü tarih Temmuz ayının başlarına denk geliyor. Üstelik de başka bir arkadaşlarının evinde.
Çelişkili ifadeler
İki polisin öldürüldüğü 22 Temmuz sabahında Saat 10.45 gibi de çilingir yardımıyla kapı açılmış ve saat 11.00 civarında iki polis evlerinde ölü bulunmuştu. Polislerin arkadaşlarının tanık olarak verdikleri ifadelerdeki çelişkiler dikkat çekmişti. Polis memurlarından E. olayı 10.05’te terör büro amirliğinden bir arkadaşının kendisini aradığını ve ‘acil Okanların evinin oraya gel’ dediğini söylemiş ve “Ben de hemen hazırlanarak dışarı çıktım. Evimin önünde beklerken evimin altında bulunan bakkal bana arkadaşlarımın intihar ettiğini söyledi.
Daha sonra trafik ekibi ile olay yerine gittiğimde arkadaşlarımın şehit olduğunu öğrendim’ demişti. E.’nin ev arkadaşı M. ise olayı nasıl öğrendiğini şöyle anlatmıştı: “Mesai saatimiz 09.00’da başlaması gerekiyorken ev arkadaşım polis memuru E. o sabah saat 08.40 civarlarında telaşlı bir şekilde evin içinde koşuşturmaya başlamış, ne olduğunu kendisine sorduğumda rahmetli Okan ve Feyyaz’ın intihar ettiğini duyduğunu söyledi.” İki polis memurunun ev arkadaşı olan üçüncü polis memuru M. ise “Olay tarihi olan yani 22.07.2015 günü saat 07.30 sıralarında yıllık izinden dönerek Ceylanpınar ilçesine geldim. Aynı gün saat 10.00 sıralarında ev arkadaşım olan E. bana Okan ile Feyyaz abiye bir şey olmuş dedi ve beraber aceleyle evden çıktık” demişti. M., Feyyaz Yumuşak ile en son yüz yüze görüşmesinin ise Ramazan ayında kendilerine iftara geldiğinde olduğunu anlatıyordu. Ancak ifadesi alınan tanık A. polis memuru M.’yi 21 Temmuz 2015 günü yani cinayetin olduğu gün Okan Acar ile beraber spor salonuna giderken gördüğünü söylüyordu. Bugüne dek bütün bu çelişkiler de dikkate alınmadı. 31 Mayıs’ta davanın 5 duruşması görülecek.
AVUKATLAR: CİDDİ HUKUKSUZLUKLAR VAR
Sanık avukatları, “Bu cinayet dosyasının şaibelerle dolu olduğunu avukatlar olarak ilk günden bugüne kadar defalarca dile getirdik” diyor. Özellikle ‘şehit edilen polis memurlarının arkadaşları olan birkaç polis memuru hakkındaki şüphelere değindiklerini söyleyen avukatlar, hiçbir kurumun üzerine düşeni gerçek anlamıyla yapmadığı için dört gencin iki yıldır hâlâ tutuklu olduğunu vurguluyor. Avukatlar, sürece ve dosyaya dair şunları dile getiriyor:
“Gelin görün ki iddianame, tutuklu olan kimi sanıkların tahliyeleriyle büsbütün çökmesine rağmen, kimi tutuklu sanıklar tahliye edilmediği gibi, bu dosyanın asıl zanlıları olabilecek kişiler hakkında ise herhangi bir soruşturma açılmadı.
Daha vahim olanı ise bu zanlıların halen görev başında olmalarıdır. Bu cinayet dosyası gerek siyasi anlamda gerekse hukuki anlamda son derece önemli bir dava olduğu gibi, o derecede ihmal edilmiş bir dava dosyasıdır. Yargılama, savcılığın toplamayı ihmal ettiği deliller yüzünden iki yıldır halen devam etmektedir. Savcılık makamı iddianamesinde; asil failleri bulamadım bu 9 sanık tahminen bu işin içindeler fakat kimin hangi hareketiyle bu işin içinde olduğunu bilmiyorum demesine rağmen, mahkeme yargılamayı halen sürdürmektedir. Yani fiili bilemeyen savcı faili biliyorum diyor ve mahkeme heyeti sırf bu iddianameyle 4 tane genci tutuklu tutmaya devam ediyor. Emin olun ki bu dosyada hukuksuzluk ve ihmaller bir kitap dolusu olmasına rağmen maalesef ki bugüne dek hiçbir kurum üzerine düşeni gerçek anlamıyla yapmadı. Ortada ciddi hukuksuzluklar var fakat bu hususlar ne idari ne de yargı mercilerince dikkate alındı.
Her şey bir yana ortada pisipisine öldürülen iki can ve boş yere cezaevinde çürüyen masum gençler ile onların mağdur aileleri var. Tüm Türkiye halkının çözüm sürecini bitiren ve binlerce cana mal olan bu kalleşçe cinayetin gerçek faillerini öğrenmeye hakkı var. Yarın değil bir an önce bu cinayet aydınlatılmalı, aksi halde ilgili tüm kurumlar bu cinayetin asli failleri kalacaktır.”
En Çok Okunan Haberler
- İstanbul'da hissedilen deprem!
- Salonu terk ettiler!
- SMA'lı bebeğin babası intihar etti!
- Türkiye'nin en ünlü tekstil devi kapandı
- 'Bunu da yaptınız, yazıklar olsun!'
- Türkiye bağlantıları dikkat çekti!
- Özlem Gürses'e ev hapsi!
- Muğla'da helikopter kazası: 4 kişi öldü!
- Fenerbahçe'den Jose Mourinho kararı!
- 79 yaşındaki kadın denize atladı: Hayatını kaybetti!