Drone’larla sardık yerküreyi dört baştan

İnternet girmeyen eve Facebook girer. Veya Google, Virgin Group... Atasözünün başını hafiften yardık ama durumu bundan iyi özetlemek mümkün değildi. Bilişim dünyasının devleri milyar dolarlarını internetin girmediği, daha doğrusu giremediği evlere girmek için harcıyor. Onlar evlerin kapılarını çaldıkça birtakım etik sorular da beraberinde geliyor: Madem her şey özgürlük için, erişim niye sınırlı?

Drone’larla sardık yerküreyi dört baştan
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 09.08.2015 - 23:48

Biz bugün neredeyse dünyanın tamamının birbirine fiber kablolarla bağlı olduğunu sanaduralım, daha henüz sanal alemin civarına uğramamış dört milyar insan var. Evet, doğru duydunuz dört milyar! Bu da web’in devleri için henüz kapısından içeriye adım atılmamış yaklaşık bir milyar hane anlamına geliyor. Ne yapmalı, ne etmeli de interneti o evlerin eşiğinden atlatmalı sorusuna yanıt bulabilmek için binlerce mühendis milyar dolarlık fonlarla çalışıyor. 

Çalışmalarda büyük aşamalar kaydedilirken, varılan noktalarda bulunan çözümler birtakım etik soruları da beraberinde getiriyor. O kısma geleceğiz, fakat önce dünyayı internete kavuşturma yarışında kim nerede duruyor, bir bakalım.

 

BOEING 737 KANATLI YÜKTE HAFİF DRONLAR

Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg interneti yaygınlaştırma girişimlerinin öncülerinden birisi. Internet.org projesi bizzat Zuckerberg tarafından bu amaçla hayata geçirildi. Zuckerberg ve benzeri patronlar her fırsatta internetin ifade özgürlüğüne olan katkısından söz ediyor ama herkesi internete kavuşturma projesinin altında dünyayı dijital olarak fethetme güdüsünün yattığına şüphe yok.

Öyle ya da böyle, Zuckerberg, yoksul toplumlara internet taşımak için şu sıralar her yerde adını duymaya başladığımız drone’lardan faydalanmayı kafaya takmış durumda. Bu amaç uğrunda büyük de mesafe kaydedildi. Facebook mühendisleri kanat genişliği Boeing 737 ölçülerinde, fakat ağırlığı küçük bir araba ağırlığının altında bir drone üretmeyi başardı. Bununla da yetinilmedi, Aquila ismi verilen bu drone’ların birbirlerine saniyede 10 gigabit veri transfer etmelerini sağlayacak bir lazer teknolojisi geliştirildi.

Plan şu: Yerden bir internet sağlayıcı araçla drone’lardan birine internet erişimi sağlanacak, o drone lazer aktarım teknolojisi ile az ötedekine, o da diğerine derken altında kalan yerleşim alanlarına kablosuz internet erişimi sağlayan bir drone zinciri kurulacak.

Plan başarılı görünüyor. Facebook’ta Aquila’nın üretim sürecini gösteren bir video yayınlandı bile. 

 

GOOGLE'IN PROJESİ UÇAN BALONLAR 

Zuckerberg ve ekibi drone’ların peşinde koşadursun, Google da benzer bir teknolojiyi uçan balonlarla (Project Loon) hayata geçirdi. Dünya nüfusunun yüzde 10’unun internet erişiminin olmadığı topraklarda yaşadığı gerçeğinden hareketle bu zor coğrafyalara bildiğimiz uçan balonlarla internet erişimi taşınıyor. Google balonlarına yapılan UFO ihbarları da başka bir yazının konusu olsun.

Çılgın milyarder Richard Branson’ın sahibi olduğu Virgin Group ise bir tık daha delice bir projenin peşinde: Küçük uydularla bütün dünyayı internet erişimine kavuşturmanın. Bu uğurda dijital dünyanın dahi çocuklarından Greg Wyler yönetiminde OneWeb projesine yatırım yapıyorlar.

Google bir yandan dünyayı balonlayadursun, diğer yandan da uydu işine başka bir kanaldan girmeyi deniyor. Son haberlere göre Elon Musk isimli bir başka çılgın dahi mühendisin 700 uyduyla dünyaya internet taşımaya niyetlendiği SpaceX projesine bir milyar dolarcık bir katkıda bulundular. Projenin bütçesinin 10 milyar dolar olduğu düşünüldüğünde sırf bu işe kafa patlatan 50 mühendise akıtılan bu paraya helali hoş olsun demek gerekiyor.

Bunlar mevcut projeler. Peki, ilk bakışta epey naif görünen "internetsiz ev kalmasın" mottosuna kim, neden karşı çıksın ki? Bir kere, her şeyden önce öngörülen internet erişimi sınırsız bir erişim değil. Zuckerberg’in internet.org’unda ortaya çıktığı gibi sanal alemde "temel ihtiyaçların" giderilmesine yönelik, sınırlı bir erişime izin veriliyor. Erişim, internet.org projesi kapsamında çeşitli uygulamalar ve yazılımlar geliştirilen partnerlerin sağladıklarıyla sınırlı.

 

AĞ TARAFSIZLIĞI İLE ÇELİŞİYOR MU?

Bu da kimilerine göre dijital literatüre "ağ tarafsızlığı" (net neutrality) olarak geçen kavramla temelde çelişiyor. Ağ bağımsızlığı kabaca, internet servis sağlayıcıları ve devletlerin web üzerindeki verilere eşit şekilde davranması demek. Yani, daha basit bir dille, internet verilerinin siyasi iktidarlar veya teknolojik şirketler tarafından sansürlenmemesi, ya da daha naif bir ifadeyle manipüle edilmemesi demek.

Columbia Üniversitesi’nde medya hukuku çalışan Tim Wu’nun 2003’te ortaya attığı ağ tarafsızlığı ilkesi ile Zuckerberg’in sınırlı erişime dayalı internet.org projesinin çeliştiği öne sürülüyor. Zuckerberg başta bu eleştirileri "Dünyanın tamamına sınırsız erişim sağlamak maddi olarak mümkün değil" diyerek göğüslemeyi denemişti. Fakat bir süre sonra geri sayılabilecek bir adım attı ve internet.org altında içerik üretmek için Facebook partnerleri dışında kalan şirketlere de çağrıda bulundu.

Yine de sınırlı erişimin internetin özgürlük vurgusuyla çeliştiğine yönelik eleştirilerin arkası kesilmiş değil. Zuckerberg "Vallahi masrafını kurtarmıyor abi" tonundan devam etse de, "Yapmışken sınırsızını yapmaya kafa yorsan ya" diyenler pek de haksız değil gibi... Tabii işin arkasında rakipleri pastanın kalan diliminden mahrum bırakmaya yönelik bir hinlik yoksa...

 

3.2 milyar

2015 yılında dünya çapında internet kullanan insan sayısı

 

2 milyar

Gelişmekte olan ülkelerde internet kullanan insan sayısı

 

4 milyar

Gelişmekte olan ülkelerde internete erişimi olmayan insan sayısı (toplam nüfusun üçte ikisi)

 

89 milyon

Az gelişmiş ülkelerde yaşayan ve internete erişimi olan insan sayısı (toplam nüfus 940 milyon ve sadece %9.5’in erişimi var)

 

%46 

Dünyada internet erişimi olan evlerin oranı

 

%7 

Az gelişmiş ülkelerde internete erişimi olan evlerin oranı

 

%69

Dünya üzerinde 3G erişim alanında yaşayan insanların oranı


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon