‘Diyabeti aşı ile yenebiliriz’

Harvard Üniversitesi Genetik ve Kompleks Hastalıklar Bölümü Başkanı Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil, diyabetin engellenmesi için geliştirdikleri aşının önümüzdeki yıl insanlar üzerinde deneneceğini açıkladı.

‘Diyabeti aşı ile yenebiliriz’
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 08.05.2015 - 06:20

Şişmanlık ve diyabette çok temel mekanizmaları ortaya çıkaran Prof. Gökhan Hotamışlıgil: Diyabet aşısı hayvanlarda başarılı oldu. Aşı önümüzdeki yıl insanlarda denenmeye başlayacak.

Beş hastalık 25 yıl içinde bütün dünyada küresel servetin yarısını yutacak. Türkiye’nin de kapısını çaldı. Şu an nüfus genç, fark edilmiyor, 20 yıl içinde sorunlar ortaya çıkacak. Hâlâ fırsat var.

Stres ve radyasyon şişmanlatıyor, genlerin ifadesini değiştirip onların hastalığa katkısını güçlendiriyor. Bozulan genler de şişmanlığa neden oluyor. Nüfusun 3’te 1’i fazla kilolu.

SONRA Kİ KUŞAĞI KORUMAK ELİMİZDE

Harvard Üniversitesi Genetik ve Kompleks Hastalıklar Bölümü Başkanı Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil “Toplumumuzun üçte biri öğrenci. Sonraki kuşağı korumak için elimizde çok önemli ve fırsat var. Hem beslenme hem yaşama üzerine bir program ile bunu başarabiliriz” diyor.

Vücut aç sanıyor

Sabri Ülker Vakfı tarafından düzenlenen “3. Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Zirvesi”ne katılan Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil ile zirve sırasında bir araya geldik. Obeziteden, diyabet aşısı üzerine birçok konuyu ele aldığımız röportajımız sırasında Prof. Hotamışlıgil, birçok insanı etkileyen diyabet (şeker hastalığı) ile ilgili yaptıkları çalışmalarına da değindi. Harvard Üniversitesi’nde diyabet aşısı üzerinde çalıştıklarını, hayvanlar üzerinde iyi sonuçlar aldıklarını, 2016 yılında da bir grup insan üzerinde küçük dozlarla denemeler yapacaklarını söyledi. Hotamışlıgil, “Ana hedefimiz diyabet; ama yan hedefleri içinde diğer kronik hastalıklar da var. Bu aşı bildiğiniz çicek aşısı gibi bir şey değil. Buradaki vücudun kendi ürettiği fakat hastalığı tetikleyen sinyalleri kapatacak bir aşı çalışması” diye konuştu.

Diyabet aşısı çalışmasında bazı sinyaller üzerine yoğunlaştıklarını dile getiren Hotamışlıgil, şu bilgileri verdi: “Şişmanlık ve diyabetteki problemlerden en önemlisi, etrafta bol miktarda enerji ve gıda olmasına rağmen, vücudun dokuları ile organları halen kendilerini aç sanıyor.

İletişim bozukluğu

Bu iletişim bozukluğu vücudun içinde bulunduğu ortamı algılamayıp acayip açlık cevabı vermesine yol açıyor, ondan sonra diyabet gelişiyor. Bu sinyaller bulunursa sorun da ortadan kalkmış oluyor. Bizim laboratuvardaki aşı çalışmasında çok merkezi rol oynayan bazı sinyaller bulundu. Üzerinde çalıştığımız yağdokusundan karaciğere ve pankreasa sinyal veren ve bu dokuları yanlış olarak yönlendiren hormon yapısında bir sinyal üzerinde çalışıyoruz. Ona karşı aşı teknolojisi gerçekleştiriyoruz. Bu aşıyı aldığınızda o sinyal çıksa bile hedefine ulaşamayacağı için etkisini çıkarmıyor. Şeker hastası olmamızın en önemli nedenlerinden birinin karaciğerin bol miktarda şeker üretmesi, pankreasın da o şekeri kontrol edecek hormonları üretemiyor olmasıdır. Bu iki ana mekanizmayı kontrol eden bir sinyal var, o sinyali düzeltirsek diyabeti de düzeltebileceğimizi düşünüyoruz. Hayvanlarda bu çalışma mükemmel şekilde çalışıyor. Anahtar konu, insanda da çalıştırabilecek miyiz? Bu 2016 yılında insanlar üzerinde test edilecek. Güvenli olup olmadığı, küçük miktarda az sayıdaki insana verilecek, güvenli veya beklemediğimiz alarm var mı, buna bakılacak. En küçük endişe varsa yeniden geri dönüp molekül üretmelisiniz.”

Şişmanlığı ve diyabeti çözdü

Harvard Üniversitesi Genetik ve Kompleks Hastalıklar Bölümü ve Sabri Ülker Merkezi Başkanı olan Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil, şişmanlık ve diyabette çok temel mekanizmaları ortaya çıkaran ve yeni bilimsel çalışma alanlarının açılmasına öncülük eden çalışmaları ile dünyadaki en yaratıcı ve üretken bilim insanlarından biri olarak tanınıyor. Markey ve Pew burslarına, Amerikan Diyabet Derneği ile Endokrin Cemiyeti’nin Roy Greep Olağanüstü Bilimsel Başarı Ödülü’nü alan Hotamışlıgil, Obezite Cemiyeti’nin Wertheimer, Columbia Üniversitesi’nin Naomie Berrie ve Danone Uluslarası Beslenme Ödülleri’ne layık görüldü. Hotamışlıgil’in çalışmaları, günümüzde diyabet, şişmanlık, kalp hastalıkları ve karaciğer yağlanmasına yeni yaklaşımların geliştirilmesine yol açmış ve bu hastalıklara karşı hem akademi, hem de endüstride birçok ilaç geliştirme programına temel teşkil etti. Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil, aynı zamanda Sabri Ülker Gıda Araştırmaları Enstitüsü Vakfı Bilim Kurulu üyesi.

SERVET YİYEN HASTALIK

Hotamışlıgil, son 25 yıl içinde bütün dünyada, diyabet, kalp-damar, kronik solunum sistemi, nörodejeneratif ve kanserin maliyetinin küresel servetin yarısını yutabilecek boyutta olduğuna dikkat çekti. Tüm bu sorunların Türkiye’nin de kapısını çaldığını dile getiren Hotamışlıgil, şöyle devam etti: “Nüfusun 3’te birinin fazla kilosu var, diğer 3’te biri şişmanlık noktasında, yüzde 3’ü aşırı şişman. Bunlar bizim 10-20 yıl öncesinden alışık olmadığımız rakamlar. Toplama baktığımız da yüzde 70’e yakını risk kategorisinde. Bu şu an tam sağlık külfeti olarak yansımıyor çünkü bu grup genç nüfus. 20 yıl içinde bu sorunlar ortaya çıkacak.”

STRES ŞİŞMANLIK YARATIYOR

Şişmanlıkta yüzlerce genin etkili olduğuna dikkat çeken Prof. Gökhan Hotamışlıgil, yalnızca bir gene bağlı hastalıkların oluşmadığını söyledi. “Bunu bir tane fişi çekerek düzeltmek, değiştirmek mümkün olmuyor” diyen Hotamışlıgil, “Genetik faktörlerin yanında çevresel etkenlerle bozulan genlerde şişmanlık üzerinde etkili olabiliyor. Maruz kaldığınız etkenler, stres faktörü, radyasyon gibi bunlar da genlerin ifadesini değiştirip onların hastalığa katkısını güçlendirebiliyor. Birbirinin içine girmiş karmaşık bir denklemi çözmeye çalışıyoruz. Genetik faktörler şişmanlığı etkileyebildiği gibi, bozulan bazı genlerimiz de şişmanlık üzerinde etkili” diye konuştu.

 

 

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler