Dalga dalga tahliye

Evinde 4.5 milyon dolar ele geçirilen Halkbankası Genel Müdürü Süleyman Aslan’a tahliye.

Dalga dalga tahliye
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 14.02.2014 - 22:47

Bakan çocukları, bürokratlar ve işadamlarının tutuklu bulunduğu 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturması kapsamında aralarında eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan ve işadamı Rıza Sarraf’ın yardımcısı olarak bilinen Abdullah Habbani’nin de bulunduğu 6 şüpheli tahliye edildi. Aslan’ın da arasında bulunduğu 13 kişinin tahliyesine karar veren İstanbul 19. Sulh Ceza Mahkemesi yargıcı, kamu görevlileri hakkında soruşturma ve yargılama yapılması şartlarının yasa ile belirlendiğini anımsatarak, soruşturma kapsamında elde edilen delillerin hukuka aykırı delil niteliğinde olduğunu ifade etti.

17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturması kapsamında rüşvet almak suçundan tutuklu bulunan eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan ile rüşvet almaya ve vermeye aracılık etmek, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak suçlarından tutuklu olan Abdullah Habbani’nin de aralarında bulunduğu 13 şüpheli, avukatlarının tutukluluğa itiraz etmesinin ardından dün 19. Sulh Ceza Mahkemesi’nin kararı ile tahliye edildi. Soruşturma kapsamında tutuklu bulunan Hikmet Tuner ve Özgür Özdemir’in avukatlarının tutukluluğa itiraz etmedikleri için haklarında karar verilmediği öğrenildi. Mahkeme, eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler, eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın oğlu Salih Kaan Çağlayan ve işadamı Rıza Sarraf’ın üzerlerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, delillerin tam olarak toplanmamış olması ve kaçma ihtimallerini göz önünde bulundurarak tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.

Savunması tahliye gerekçesi

19. Sulh Ceza Mahkemesi, Süleyman  Aslan’ın üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu üzerine atılı suçun vasıf değiştirme ihtimali, savunması, tutuklama sonrasında dinlenen tanık beyanları ve hakkındaki suçlarla ilgili olarak delillerin büyük oranda toplanması karşısında tahliyesine karar verdi. Mahkeme, işadamı Rıza Sarraf’ın yardımcısı olarak bilinen şüpheli Abdullah Habbani, Mohammadsadegh Ratsgar Shishehgarghaneh, Ahmet Murat Öziş, Onur Kaya ve Umut Bayraktar’ın üzerlerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, faillik durumlarının değişme ihtimali, mevcut delil durumu göz önüne alındığında tutuklu kalmalarının mağduriyetlerine sebebiyet vermemeleri bakımından tahliyelerine hükmetti. Mahkeme aynı zamanda, bu şüpheliler hakkında yurtdışına çıkış yasağı ve haftada bir gün getirdi. Soruşturmanın savcısı Ekrem Aydıner, tahliye taleplerine ilişkin görüşünde, kararın verildiği tarihten bu yana geçen süre içerisinde yeni deliller toplandığını, toplanan delillerin niteliğine göre şüphelilere atılı suçların vasfının değişme ihtimalinin ortaya çıktığını ancak henüz delillerin tam olarak toplanmadığını kaydetti. Aydıner, mütalaasında, tahliye talebinin delillerin toplanmasından sonra değerlendirilmesinin uygun olacağını belirtti.

Tek başına delil sayılamaz

Mahkeme yargıcı Hulusi Pur, kararında şüpheliler hakkındaki delillerin birçoğunun, iletişimin tespiti, dinlenmesi, kayda alınması ve teknik araçlarla izleme ve neticesinde, görüntülerin kayda alınması yoluyla elde edildiğini ifade etti. Pur, iletişimin tespiti yoluyla elde edilen delillerin tek başına esasa ilişkin delil mahiyetinde bulunmadığı ve yan deliller, olgu ve bulgularla desteklenmesi gerektiğine dikkat çekti. Kararda, bazı kamu görevlileri hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasının anayasa ve ilgili kanunlarca belli olduğu belirtilerek, soruşturma ve kovuşturmaya başlanılması yerine, yürütülen genel soruşturma dosyası içerisinde tesadüfen elde edilen delil ve görüntü karşısında soruşturmanın durdurulması gerektiği kaydedildi. Kararda, tesadüfen elde edilen delillerin cumhuriyet başsavcılığına derhal haber verilmesi ve ilgili kanun hükümlerince işlem yapılması için yetkili birimlere bildirimde bulunulması yerine soruşturmaya devam edildiği ifade edildi.

Hukuka aykırı delil

Kararda, kamu görevlileri hakkında mahkeme kararı olmaksızın, iletişimin tespiti, dinlenmesi, kayda alınması, izleme ve görüntü alındığı ve elde edilen
bulgu, tespit ve görüntülerin kanunun amir hükmüne rağmen dosya içerisinde delil olarak konularak kullanıldığı ifade edildi. Kararda, “Söz konusu elde edilen delillerin hukuka uygun olup olmadığının tespiti dava açıldığı takdirde kovuşturmayı yürüten mahkemeye ait olmak üzere, hâkimliğimizce hukuka aykırı delil niteliğinde olduğu yönünde kanaat oluştuğu” denildi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler