Çocuk işçi sömürüsü tadını çoktan kaçırdı
Batı Afrika’da çikolata sektöründeki çocuk işçiliği tüm hızıyla sürüyor.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı olduğunu öğrendiğimiz Derya Yanık’ın, 23 Nisan’da makamında ağırladığı 10 yaşındaki çocuğa “ramazan dolayısıyla” çikolata ikram etmediğini söylemesi kesinlikle bir “yetişkin şiddeti”dir. Ramazanda yiyecek, içecek dışında da küçük bir çocuğa verilecek hediye elbette vardır. Bunu kuşkusuz koskoca bakan da bilir. Ama “din temelli” bir “hassasiyeti” küçücük bir çocuk üzerinden gösterme fırsatını kaçırmak istememiş demek ki.
23 Nisan’da koltuğunu çocukluk evresini hayli geride bırakmış bir gence veren Bülent Arınç’tan sonra olmaz artık bu tür şeyler demiştik ama oluyor işte. Tabii yine bir 23 Nisan’da o zaman Başbakan olan Recep Bey’in, koltuğunu devrettiği küçücük bir kıza “Artık yetki sende. İster asar, ister kesersin” diyerek başbakanlık faaliyetleri arasında “asma/ kesme”nin de olduğunu (teşbihen de olsa) kabul ettiğini hatırlayalım.
BAKAN ‘İYİ’ YAPTI!
Aslında, Bakan Yanık farkında olmadan iyi bir şey yaptı bence.
Çünkü sadece ramazanda değil, yılın her ay ya da gününde çikolata bir çocuğa verilecek iyi bir hediye değildir. İsteyen yine alır elbette ama keşke hiç kimse almasa. Alternatifi çoktur kaldı ki, dondurma muhteşemdir örneğin. Bendeniz, yeğenime küçükken hiç çikolata almadım ama dondurmanın en iyisini almışımdır. “Dini hassasiyet”le çocuğa çikolata yedirmeyen bakandan farkımın olmadığı düşünülebilir, mümkün. Ancak ben bakan gibi “hiçbir şey” ikram etmiyor değildim. Farkımız bu, ki ciddi bir farktır. Çikolata almayarak kendimi, dondurma alarak da yeğenimi mutlu ediyordum. Ben, eğer üretim sırasında inançlarıma uygunluk varsa tadarım ama genellikle çikolataya elimi sürmem. Hayvan ürünleri kullanılan çok sayıda çikolata var, bir vejetaryen olarak bunu görmezden gelemem. Ancak benim kişisel gerekçemin dışında çok ama çok haklı bir nedenim de var elimi sürmemekte.
KORKUNÇ BİR SÖMÜRÜ
Çünkü bu sektör çocuk emeği sömürüsünün en vahşi halde sürdüğü/ sürdürüldüğü bir sektördür. Çikolatanın hammaddesi olan kakao plantasyonlarında küçücük, çok küçücük çocukları çalıştırırlar. Üretilen çikolatayı da asla yiyemeyen çocuklardır bunlar. Özellikle Fildişi Sahili’ndeki, Hershey’s, Mars, Nestlé gibi uluslararası devlere kakao yetiştiren “tedarik endüstrisi”nde çocuk işçiliğinin, insan kaçakçılığının, köleliğin en kötü biçimleri vardır.
Fildişi Sahili’nin ihracat gelirinin yüzde 60’ı kakaodan gelir. Çikolata endüstrisi yıllar içinde büyüdükçe, haliyle ucuz kakaoya olan talep de artıyor. Kakao işçilerinin günde 2 dolardan daha az kazandıklarını söylerler, yoksulluk sınırının altında bir kazanç (!) yani. Buralarda genellikle çocuk işçi çalıştırılır. İşte bu sözünü ettiklerim de dahil olmak üzere anlışanlı birçok çikolata markası da bunu bilir. Batı Afrika’daki kakao üretim çiftlikleri için ihtiyaç duyulan çocuk işçi nereden sağlanır, söyleyeyim mi? Dünyanın en fakir iki ülkesi olan Burkina Faso ile Mali’den kaçırılır bu çocuklar. Ailelerini yıllarca görmezler. Çoğu ölür. Mezarları bile yoktur. Kakao ağaçlarına tırmanırlar, kakao tanelerini boylarından büyük, bedenlerinden ağır palalarla keserler. O palalarla, çoğu zaman kendi etini dilimler çocuk.
Çocuk işçiliğini ortadan kaldırmayı amaçlayan bir BM Sözleşmesi’nin de yasakladığı araçlardır bunlar. Sonra o taneleri çuvallara koyarlar, taşıması çok ama çok zor olan o çuvalları altında ezilerek taşırlar çocuklar. Yetişme çağında beden eğriliklerinin olması bundandır. Fakirlik boyunlarını, ağır işçilik bedenlerini eğdirmiştir. Kakao çiftliklerinde kullanılan kimyasallarla zehirlenmelerini de ekleyeyim. Dinlenme anlarında, ki çok kısadır, kalasların üzerinde gözlerini kaparlar az da olsa. Verilen yiyecek ise mısır ezmesi ile muzdur. Ha, okul yüzü nedir bilmezler de.
Aklı biraz erip, kaçmaya kalkanlar da olur. Yakalandıklarında ölümden beter dayakla cezalandırılırlar. Kimsenin haberi yok mu peki bundan. Herkesin haberi olsun diye durumu ortaya çıkaran haberler yapan bir gazeteciyi öldürdüler Fildişi Sahili’nde. Uluslararası Çalışma Örgütü yapmaya çalışıyor bir şeyler. Kaydedilen ilerleme çok az. Bu uğursuz, bu acımasız sömürüdeki rollerini bilen büyük çikolata firmaları sorunu çözmek için kıllarını kıpırdatmıyorlar. Şu Hershey’s denen firma Kuzey Amerika’nın en büyüğüdür, bırakın bir şeyler yapmayı, kakaoyu nereden sağladığı konusunda bilgi bile vermiyor resmi kurumlara. Oysa bu endüstri 60 milyar dolarlık bir endüstridir. Çocuk işçiliğini ortadan kaldıracak olanaklara sahipler. Yapmıyorlar. Ucuz çocuk emeğinin getirisi büyük çünkü.
O PAZARDA YOKUZ
Şimdi, zorlamayla, tehditle vs. firmalara ürünlerine kakaonun nereden geldiğini gösteren etiketler koyma zorunluğu getirildi. Ama bu, ürünün hammaddesinin çocukların çalıştırıldığı çiftliklerden gelmediğinin kanıtı değil yine de. Çikolata sektöründeki çocuk işçiliği Batı Afrika’da hâlâ, tam hızıyla sürüyor. O yüzden yeğenim, kendisi yaşında ya da kendisinden küçük kardeşlerinin kanıyla üretilen çikolataları yemesin istedim. Ona tadı daha güzel başka şeyler aldım. Ama başkaları alınca sevdi tadını çikolatanın. Bana, şaka yollu “Ne biçim dayısın bir çikolata almadın çocukluğumda” dediğinde anlattım mecburen. O gün bugündür de çikolata yemez. Hem ben, hem de artık yeğenim bu uğursuz pazarda yokuz yani.
Ama Bakan Yanık, meseleye başka yerden daldığı için o kimsesiz yavruya “çikolata vermemesini” övemedim. İkram kültüründen bihaber oluşundan hoşlanmadım. Hediyesiz bırakılır mı bir çocuk.
Hem de çocuklara armağan edilmiş bir bayramda..
En Çok Okunan Haberler
- Ünlü ton balığı markalarında 'yasaklı' madde!
- Grip nedeniyle hastaneye gitti, hayatının şokunu yaşadı
- Demokrat Parti Kurultayı’nda adaylık krizi!
- CHP'den Tekin hakkında suç duyurusu!
- Hangi suçlara tutuklama geleceği belli oldu
- Süleyman Soylu 'tarafını' seçti
- Erdoğan'ın Özer'e mektubu, davetler...
- Ünlü peynir markasından 'konkordato' kararı
- 'Atatürk’e bağlılık ne zamandan beri suç sayılıyor?'
- 'Bahçeli ile görüşmesini MYK'de anlattı'