Chuck Palahniuk'un yeni romanı: "Anlat Bakalım"
Chuck Palahniuk yeni kitabı “Anlat Bakalım”da bizi film setlerinin hemen arkasındaki gerçeklere; ışıltılı dünyanın gerisindeki sahteliklere götürüyor. Palahniuk’un başrol ve yardımcı oyuncularına zengin kadro ve türlü senaryolar eşlik ediyor.
Hollywood soslu yalan dünya
Bize arka sokakları, kaybedenleri, kazandığını sanıp yokuş aşağı gidenleri ve kentin “ucubelerini” anlatmaya bayılan Chuck Palahniuk, kafayı ikidir film setlerine, kamera ve oyunculara taktı.
Lanetli’de burnu havada bir aktrisle ünlü işadamının garip kızlarının bizi yeryüzü cehennemine yollayışını işlemişti. Bu kez pılımızı pırtımızı toplayıp Hollywood’a taşınıyoruz: Palahniuk, okuru bir senaryo yazarı ve yönetmen gibi film setlerinin arkasına sürüyor, Katherine Kenton’la tanıştırıyor.
MÜKEMMELLİK ABİDESİNİN DÜŞÜŞÜ
“Hollywood ABD’dir” derler ya her zaman bunu kanıtlayacak, haydi daha insaflı olalım, bu şüpheyi doğrulayacak veriler bir şekilde önümüze geliveriyor. O sahte ama pırıltılı ortam, senaryolar ve hemen herkesi büyüsüne katan kurgu ve beyaz perde, yıldızlar yarattığı gibi vakti gelince onları emekliliğe hazırlayıp getirdiği hızda götürmesini de biliyor. Palahniuk’un yeni kurbanı, pardon kahramanı Katherine Kanton (Bayan Kathie), kaça göçe yaşayan ama başarılı işleriyle zincirlerini hep kırmayı beceren biri. Fakat kapısını zorlayan büyük bir sorunu var: Yavaş yavaş setlerden çekiliyor ya da dışarı itiliyor.
Tabii tüm Hollywood yıldızlarında olduğu gibi Bayan Kathie’nin de arkasında onu çekip çeviren biri bulunuyor; Hazie Coogan, kendini Kathie’nin “karmaşasına düzen getiren” ve “kaprisine disiplin aşılayan” kişi olarak tanımlıyor. Dahası, aktrisin hayatını yönlendirdiğini, ebedi koruyucusu ve Kathie’nin kendi eseri olduğunu düşünüyor. Ee her sırrını bilen, sorunlarına çözüm üreten ve Kathie’yi her anlamda “yola getiren” biri olduğuna göre bunları düşünmesinden daha doğal bir şey yok. Evliliklerine, akıl hastanesinde yatışlarına ve dev sözleşmelere imza atışına tanıklık etmek kolay iş değil. Yalnızlıktan kıvranan, köpeğiyle dertleşen ve viskileri devirip uyku haplarını şeker gibi yutan Bayan Kathie hakkında bu kadar çok şey bilmesi, Hazie’nin onu sahiplenişinin baş nedeni.
“Âşık olduğunda onu hiçbir şeyin üzemediği, âşık değilse hiçbir şeyin mutlu edemediği” Bayan Kathie’nin rol aldığı filmlerdeki başrol arkadaşına benzeyen ve bir hediyelik eşya gibi kenarda duran eski kocaları bahsi geçen aşklara ne kadar dahil, orası tartışılır. Hazie’nin böylesine ayrıntıları bilmesi ise ona olan bağlılığını perçinliyor.
Hazie’nin içine kurt düşürüp onu huzursuz eden günler ise Webster Carlton Westward’ın gönderdiği romantik kartlar ve çiçeklerle başlıyor. Gökte ararken kapısında bulduğu “aşk” Bayan Kathie’yi bambaşka bir dünyaya, Hazie’yi de savaş meydanına taşıyor.
“Tasarladığı mükemmellik abidesinin”, yozlaşan ve bayağı bir genç kadın havasına girmesini asla kabullenmeyen sütre gerisindeki Hazie, emekle “inşa ettiği” Kathie’nin bozulmaması için elinden geleni ardına koymaz. Bu anda hem Hazie’nin hem de Kathie’nin aklında bir soru var: Webster gibi genç bir adam, yaşlanmış ve kariyerinin sonuna gelen bir aktrisle neden birlikte olmak ister? Neden “gerçek aşk uzağında değil” yazılı kartlar yollar, mektuplar gönderir?
ERİŞİLMEZ MASKENİN ARDI
Kathie’nin zihninde dolanıp duran sorular, Hazie’yi harekete geçiriyor ve Webster’dan intikam almak ve aktrisin ilgisini dağıtmak için kafa patlatıyor. Aslında Palahniuk, bir filmin çekimini andıran satırlar kaleme alırken beri taraftan da set ardında dönen entrikaları hissettiriyor.
Sırtlanların ve akbabaların bol olduğu bir dünyada düşe kalka ilerlemiş Kathie’nin, kamera önünde ve arkasındaki yüzünün; belli etmemeye uğraştığı son derece yılgın bir yaşamı bulunduğu bir gerçek. Bir yanıyla da şöhretin getirdiği, yıkılmaz ve erişilmez görünen maskenin hoşuna gittiği de unutulmamalı. Hakikati markeleyip insanlara keyifli vakit sunan fakat öte taraftan kendi gerçekliğiyle boğuşan bir oyuncu Kathie. Aslında bu biraz da filmle gerçeğin örtüşmesi veya birbirine karışması demek: Bir nevi yalanlarla örülü dünya. Dış ses tam o anda; bu yalanların peşi sıra geldiği zaman duyuluyor: “Belki de (Katherine için) hayatın kendisi kaçmak zorunda hissettiği bir tür hapishaneydi. Bir film yıldızı, herhangi bir hayvanat bahçesinde sergilenen hayvanlara yakınlık duyar.” Kim bilir, belki de bu yüzden kendini sürekli yeniden kurmaya yöneliyor; Webster’la yaşadığı aşk, Katherine’i gençleştiriyor.
Bayan Kathie’nin aktrisliği tartışılmaz, peki ama Webster nasıl bir aktör? Hazie’ye göre genç adam, hayli sinsi ve rolünü çok iyi oynuyor. Ama hangi film ne kadar gerçek zaten? Hangi film sonsuza kadar yaşıyor? Bayan Kathie’nin durumu bu. Hazie’ninki ise biraz değişik; “dışarıdan” bakan biri olarak hemen her şeyin farkında. Bir kahraman var fakat sonuçta hayatta hepimiz birbirimizin yardımcı oyuncularıyız. Gerçekler, yalanların arasında kaybolup gidiyor.
Palahniuk, Kathie aracılığıyla iki farklı kişiliği; Hazie yardımıyla, altından zeminin kayıp gittiği bir insanı anlatıyor biraz da. Anlat Bakalım, Hollywood soslu, tatsız, hüzünlü, pervasız, trajikomik ve elbette kazananın pek olmadığı bir hikâye.
alibulunmaz@cumhuriyet.com.tr
Anlat Bakalım/ Chuck Palahniuk/ Çeviren: Şeyda İşler/ Ayrıntı Yayınları/ 190 s.
En Çok Okunan Haberler
- 9 sayfalık not bırakmışlar
- İzmir’de 13 yaşındaki çocuk AIDS nedeniyle öldü
- Ayşe’yi siz öldürdünüz!
- Mansur Yavaş'tan ilk açıklama!
- 'Erdoğan dönemi artık kapandı'
- AKP’li üyeler bütçe oturumunu terk etti
- Mansur Yavaş'tan jet yanıt!
- İstanbul'da metro yangını
- İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne soruşturma!
- 5 çocuğunu kaybeden anne yalanladı