Öztrak'tan 'Ali Edizer' tepkisi: Bu görevlere kim getiriyor?

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, Medeni Kanun'un kaldırılmasını ve erkeklerin boşanmak yerine ikinci eşleri alması gerektiğini savunan ve ardından görevden alınan GATA Başhekim Yardımcısı Ali Edizer'le ilgili yaptığı açıklamada "GATA, kimlere emanet edilmiş? Şu soruyu sormamız gerekiyor? Neden bu görevlere getiriyorsunuz, kim getiriyor?" diye sordu,

Öztrak'tan 'Ali Edizer' tepkisi: Bu görevlere kim getiriyor?
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 05.10.2020 - 16:38

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Merkez Yürütme Kurulu sonrası açıklama yaptı. Öztrak'ın konuşmasından satır başları şöyle:

"SİVİLLERE YÖNELİK SALDIRIYI KINIYORUZ"

Hafta sonunda Ermenistan hükümeti, uluslararası hukuku bir kez daha yok sayarak, Azerbaycan’ın ikinci büyük kenti Gence’de sivil yerleşim yerlerine saldırdı. Bu insanlık dışı saldırıda, kardeşlerimiz hayatını kaybetti. Çok sayıda kardeşimiz de yaralandı. Masum insanlara yönelik bu alçak saldırıları, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, asla kabul etmiyoruz. Sivillere yönelik saldırıları lanetliyoruz.

"ENFLASYON HEDEFİNE KİMSE İNANMIYOR" 

TÜİK, Eylül ayı enflasyon verilerini bu sabah açıkladı. Eylül’de Tüketici Enflasyonu yüzde 0,97 oldu. 12 aylık enflasyon ise yüzde 11,75 olarak gerçekleşti. Son iki ayda Türk Lirası, kur sepeti karşısında yüzde 11,6 değer kaybetmesine rağmen tüketici fiyatlarındaki artış yüzde 1’in altında kaldı. Anlaşılan TÜİK, Türk parasının pul olması sonucunda artan ithal girdi ve ürün maliyetlerini, fiyatlara yansıtmamanın yolunu da keşfetti. TÜİK, damadın talimatını yerine getirmek için enflasyon rakamlarını ne kadar makyajlarsa makyajlasın, yüzde 10,5’lik yıl sonu enflasyon hedefine kimse inanmıyor.

"UCUBE REJİM CEP BOŞALTIYOR"

Ülkemizdeki bu ucube rejim, milletimizin cebini boşaltıyor. Ucube tek adam rejimine geçişin düğmesine basıldığı 2014’ten bu yana milletimizin iki yakası bir araya gelmedi. Ekonomi sürekli patinaj yapıyor, geri kayıyor. Artık, mızrak çuvala sığmıyor. 2013’te milli gelirimiz 958 milyar dolardı; 2020 için öngördükleri milli gelir 702 milyar dolar. Erdoğan’ın tek adam olma hevesi, ülkemizin cebinden 256 milyar doları alıp götürmüş. O da 6 lira 91 kuruşluk ortalama dolar kuru tahmini tutarsa…

"RAKAMLARLA DANS ETMEKTEN VAZGEÇİN"

Koronavirüs salgını dünyada da, ülkemizde de yeniden hızlanıyor. Saray hükümetinin yaklaşan bu yeni dalgaya karşı sağlıkta, eğitimde, ekonomide nelerin yapılacağına dair tutarlı, hesabı kitabı yapılmış, Güven veren bir stratejisi, bir planı yok. Hükümet, hastalıkla ilgili verileri karartarak güvensizliğe neden oluyor. Bu nedenle, İngiltere Türkiye’yi seyahat koridorundan çıkardı. Dünya Sağlık Örgütü, Türkiye’de test kapasitesinin artmasını olumlu bulurken, verilerin standartlara uygun şekilde raporlanması gerektiği vurgusunu yaptı. Sağlık Bakanı açıklamanın övgü kısmını aldı, uyarı kısmını es geçti. Buradan bir kere daha açıkça çağrıda bulunuyoruz: Rakamlarla dans etmekten, salgınla değil, doktorlarla mücadele etmekten vazgeçin. Saydam olun.

"TEHDİTİN ARKASINDA KORKU VAR"

Uzun zamandır, 'Türkiye yönetilmiyor, Türkiye savruluyor' diyoruz. Gerçekten de bu tek adam vesayet rejimi, adeta bir kara delik gibi etrafındaki her şeyi kendine çekip kişilerin saygınlıklarını, kurumları yavaş yavaş yok ediyor. Bu ucube rejimde, 'devleti özel sektör mantığıyla yöneteceğiz' diyerek devletin kurumlarına duyulan güveni bitiriyorlar.  Yönetimdeki yozlaşma, kurumlarımızı, hakkı, hukuku, adaleti ve demokrasimizi artık açıktan tehdit ediyor. Peki, bu tehdidin ardında ne var? Korku. Hem de çok büyük bir korku.

"İTİRAZA TAHAMMÜLLERİ YOK" 

Önce atama İçişleri Bakanı çıktı, kararlarını beğenmediği, Anayasa Mahkemesi Başkanı ve üyelerini tehdit etti. Sonra Sarayın bekçisi Anayasa Mahkemesi’ni hedefe koydu. Anayasa Mahkemesi’nin 'ucube tek adam hükümetinin istediğini yapmasına engel olduğunu' söyleyerek, mahkemeye ayar verilmesini istedi. Son olarak da Sarayın kibirli adamı çıktı, Sarayın bekçisinin bu talebine 'neden olmasın' dedi. Anayasa Mahkemesi zaten yeni sisteme göre ayarlanmamış mıydı? Ayarlanmıştı. Bu ucube rejimde, Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan AK Parti Genel Başkanı, Anayasa Mahkemesi’nin 15 üyesinden 12’sini belirliyor. Kalan 3 üye ise Meclis’in salt çoğunluğuyla seçiliyor. Şimdi çıkmışlar, Anayasa Mahkemesi’nin kendi tasarladıkları mevcut yapısından, oradaki sözde denge ve denetimden bile şikâyet ediyorlar. Çünkü ülkeyi keyiflerine göre yönetmelerine yapılacak hiçbir itiraza tahammülleri yok. Ülkede hukukun, denetimin, hesap vermenin en küçük kırıntısından bile korkuyorlar. Ve bu korkuyla Anayasa Mahkemesi’ni kapatma noktasına dahi geliyorlar.

"ABBAS YOLCU" 

Avukatlık Kanunu’na göre baro seçimlerinin iki yılda bir ekim ayı içerisinde yapılması gerekiyor. Kanunun emri bu! Ama bir İçişleri Bakanlığı genelgesiyle, Seçimler İl Hıfzıssıhha Kurullarının iznine tabi kılındı. YSK da bunu uygun gördü. Erdoğan’ın milletin kafasına çay paketleri fırlattığı mitinglerinde, AK Partili milletvekilinin 1.500 kişilik düğününde, AK Parti il kongrelerinde bulamayan COVID-19 virüsü, baro seçimlerinde bulaşıyor. Nasıl ki siyasi partiler kongrelerini yapabiliyorsa, gerekli sağlık tedbirlerini almak koşuluyla, barolar da seçimlerini pek ala yapabilir. O zaman, baro seçimleri neden erteleniyor? Yargının üçüncü ayağı savunmayı da ele geçirmek istiyorlar. Çünkü korkuyorlar. Ama korkunun ecele faydası yok. Seçme ve seçilme hakkını engellemeye çalışsalar da sandığa ipotek koymaya uğraşsalar da ülkemizde hukuk güvenliğini yok saysalar da milletimiz ne yaptıklarını görüyor, notlarını veriyor, yerlerini gösterecek. İlk sandıkta yolcudur Abbas, bağlasan durmaz.

"GARANTİLER NE OLACAK"

Pandemi döneminde; esnafa verilemeyen, çiftçiye verilmeyen paralar, tıkır tıkır bu müteahhitlere ödeniyor. Ama evinde internet olmadığı için, televizyon olmadığı için milyonlarca çocuğumuz eğitime erişemiyor. Sadece bu yılın ilk 8 ayında, bütçeden yandaş müteahhitlere ödenen garantiler 9 milyar TL’ye dayanmış. Şimdi damat, kalkıp programa yazmış; bundan sonra garantiler TL’yle verilecekmiş. Peki, şu ana kadar Avroyla, Dolarla verilen garantiler ne olacak?

Öztrak, açıklamasının ardından basın mensuplarından gelen sorulara da şu yanıtları verdi:

"TEDAVİ GÖRMESİ GEREKİR" 

(GATA Başhekim Yardımcısı’nın Medeni Kanunu hedef alması) Bu sözler rezalet. GATA, kimlere emanet edilmiş? Medeni Kanuna saldıran bir kafa yapısına sahip. Şu soruyu sormamız gerekiyor? Neden bu görevlere getiriyorsunuz, kim getiriyor? Bu şahsı, hastanenin ruh ve sinir hastalıklarında tedavi görmesi gerekir.

"SEÇİMDEN DERS ALMAMIŞLAR"

(Erkan Haberal’ın şoförünün güvenlik görevlisine çarpması) Yaralanan belediye güvenlik görevlisine CHP olarak geçmiş olsun diyoruz.  Yaşanan bu olay üzücü bir olay ama olaydan sonra yaşananlar daha da üzücü. MHP'li vekil, bu olayı fırsat bilip Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı'na ağzına geleni söylüyor. Biz bunu şiddetle reddediyoruz. Bunlar mart ayında yapılan seçimlerden hiçbir ders almamışlar. O seçimlerde belden aşağı vurarak Mansur Yavaş' ın Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olmasının önüne geçmeye çalışmışlardı.  Ama milli iradeye yapılan bu saldırı karşısında milletin tokadının sesi dünyanın en ücra köşelerinden dahi duyuldu. Ama bunlar anlaşılan bu tokadın sesini daha hala duymamışlar. Böyle giderlerse bu milletten, bu milletin iradesinden, milli iradeden daha çok tokat yerler. 

"DOKTOR DEĞİLİM"

(Şebnem Korur Fincancı TTB Başkanı seçilmesi) Ben doktor değilim. TTB üyesi de değilim. Bu sorunun ne bana ne partimize yönlendirilmesi doğru değildir. Bu sorunun muhatapları bellidir. 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler