Ceylan Ertem: Hiçbir yere gitmeyiz buradayız
Ceylan Ertem ile Cumartesi Anneleri’ni, Ahmet Kaya’yı, kadın dayanışmasını ve yeni albümünü konuştuk. Yıl sonunda yayımlanacak yeni albümün adı Seni Senin Gibiler Sevsin. “İyi bir insan için dua niteliğinde bir cümle” diyor Ertem, “Ama kötü insana bunu söylersen de bir bela…” Gezi Direnişi için yazdığı şarkıda, burada yaşamaya, üretmeye, burayı savunmaya devam edeceğini söylüyor. Söz kadın dayanışmasından açıldığında Murathan Mungan’ın “Asıl kan bağı yaraların kardeşliğidir” dizesini hatırlatıyor ve “Bütün kadın müzisyenlerle kendimi kardeş gibi hissediyorum” diyor.
27 Mayıs 1995 tarihinden bu yana cumartesi günleri Galatarasay Meydanı’nda oturma eylemi düzenliyor Cumartesi Anneleri. Gözaltında ‘kaybedilen’, faili meçhul cinayetlere kurban giden yakınları için adalet arıyorlar. Bu güçlü, cesur direnişin 700. buluşması bugün Galatasaray Meydanı’nda gerçekleşiyor. Bu buluşmaya ve Cumartesi Anneleri’ne dikkat çekmek için Ceylan Ertem, Ahmet Kaya’nın Beni Bul Anne’sini, kayıp yakınlarıyla birlikte yeniden kaydetti. Ceylan Ertem’le Cumartesi Anneleri’ni, Ahmet Kaya’yı ve kadınların dayanışmasını konuştuk.
? Cumartesi Anneleri’ne dair hatırladığınız ilk şey nedir?
Sezen Aksu’nun bütün röportajlarını ve fotoğraflarını biriktirirdim çocukken. Bir gün aldığım dergi (Aktüel, Nisan 1996) bir kaset hediye etmişti. Cumartesi Türküsü diye bir şarkı vardı kasette. Cumartesi Anneleri’nden bahsediyordu Sezen Aksu. Çocuk aklımla “Böyle bir şey mi varmış? Ne kadar kötü!” diye düşündüğümü hatırlıyorum. Kalbim o zaman bile kırılmıştı. 1999 depreminden sonra da İstanbul’a müzik okumaya geldim. Okulum İstiklal Caddesi’ndeydi. Cumartesi Anneleri’nin önünden geçmeye, bazen onların yanında durmaya, bazen de oturmaya başladım. İkinci kere de böyle tanıştık.
? Türkiye’nin, hatta dünyanın en uzun soluklu direnişlerinden birini sürdürüyor Cumartesi Anneleri. Röportajın yayımlandığı gün 700. kere bir araya gelmiş olacaklar. Neler düşündürüyor size bu eylem?
Çok acı. Türkiye’de öncelikle şunu başarmamız gerekiyor: Bizim başımıza gelmeden de bir şey hakkında ses çıkartmayı öğrenmeliyiz. Bunu hiç kimse yapamıyor. Bir arada nasıl yaşayamıyoruz? Birbirimizin acısını nasıl tadamıyoruz? Bu travmaların üstesinden el ele nasıl gelemiyoruz? Bu konularda büyük hayal kırıklığı yaşıyorum. Aynı his Cumartesi Anneleri için de geçerli. Bir 700. haftayı daha seninle bir araya gelip konuşmayalım isterim. Ama bence konuşacağız. Hem umutlu hem de umutsuzum. Düşünsene, yıllar evvel yazılmış, gencecik bir kızken duyduğum bir şarkıyı 37 yaşında bir kadın olarak söylüyorum. Bunların hepsi çok acı.
? Cezasız kalan nice suçlara tanık olduk bu ülkede. Adalete karşı inancınız var mı?
Adalete karşı inancım maalesef yok. Türkiye’de bir insan, bir kadın, bir müzisyen olarak hiçbir şekilde adil bir yaşam sürmüyorum. Değer Deniz öldürüldü mesela. Bizim çok yakın arkadaşımızdı Değer. Öldükten sonra bile hiç adil olmayan bir süreç yaşadı. Ki yaşadığı zaman da adil bir yaşam süremiyordu. Cumartesi Anneleri’ne dair insanları haberdar etmek için bir şey yaptık. Bunun için bile “Ceylan Ertem prim toplamaya çalışıyor” diyorlar. Acaba Türkiye’de duyarlı bir harekette bulunup da prim toplamış bir müzisyen var mı? Yuhalanmayı göze alarak yapıyoruz biz bunu. Alkışlanacağız diye yapmıyoruz.
Trajikomik bir ortam
? “Savaşa hayır” dediğiniz için bile ölümünüz dilenebiliyor…
“Savaşa hayır” dediğim için birileri bana “Umarım bugün trafik kazasında ölür” diyebiliyor. Üstelik ben uçağa binemeyen, her yere karayolu ile giden, bu akşam da çok uzun bir yolculuk yapacak biriyim. Benim annem var, babam var. Bu insanlar hastalanacak derecede üzülüyorlar. Söylediklerim yüzünden her sene birkaç kez Çağlayan Adliyesi’ne çağrılıyorum.
? Ne gibi suçlamalarla karşılaşıyorsunuz?
“Ceylan Ertem konserinde slogan attı” deniliyor. Halbuki “Hrant Dink’i unutma, Neşet Ertaş’ı unutma, Müzeyyen Senar’ı unutma” demişim. Fakat ‘toplumu devlete karşı kışkırtmak’ suçlamasıyla çağrılıyorum. Savcı, “Sizi bekliyorduk Ceylan Hanım, severek dinliyoruz” diyor. Fotoğraf çektiriyoruz. Trajikomik bir ortam. Barış istediğini anlatmak zorunda kalmak çok acı. Savaş çığırtkanlığı yapan ya da Hrant Dink’in ardından korkunç şarkılar yazan ve bence hepimizin kalbini daha çok kıran adamlar çağrılmıyor oraya. Özellikle adamlar diyorum çünkü bunu kadınlar yapmıyor. Ama biz çağrılıyoruz. Niye? “Tüm dünyadaki savaşlara hayır” dediğimiz için.
? Ahmet Kaya size neler hissettiriyor?
O da çok hırpalandı bu ülkede. Bizim ailede Kürt, Türk ayrımı olmazdı. Ahmet Kaya için de farklı gözle bakan bir çevre içinde olmadım. Magazin Gazetecileri Derneği gecesinde yaşadığı şeyi o küçük yaşımda görünce “Ne kadar korkunç bir şey” diye düşündüğümü hatırlıyorum. Bir müzisyeni siyasi görüşü yüzünden ilk defa o zaman sevmemiştim. Serdar Ortaç’ı hayatımdan sonsuza kadar o zaman çıkartmıştım. Ne kadar iyi müzik yaparsa yapsın hiçbir zaman benim gönlümde yer edemeyecekti. Bir de Ahmet Kaya’yı çok yaşlı hatırlıyorum. Aslında öldüğünde ne kadar gençmiş. 43 yaşındaymış. İnanılmaz. Kalp krizinin sebebi kalp kırıklığıdır diye düşünüyorum. Bence Ahmet Kaya kalp kırıklığından öldü. Bunda hepimizin suçu var.
‘Hevesimiz kursağımızda kaldı’
? Yıl sonunda yayımlanacak yeni albümünüzde Gezi eylemlerine dair yeni bir şarkınız daha olacak.
“Kıskananlar çatladı, bu iş de bize patladı” diyorum şarkıda. Hevesimiz ve umutlarımız kursağımızda kaldı. Devletten bahsetmiyorum. İnsanların birbirleriyle olan ilişkilerinden bahsediyorum. Galatasaray ve Fenerbahçe taraftarı arkadaşların, ateistlerle Müslümanların, LGBT bireylerin ve homofobiklerin dostluklarını hemen unutmalarından bahsediyorum. Gezi bence başarıya ulaşamadı. Ama inanılmaz güzel bir şeydi. Yine de şarkı “Hiçbir yere gitmeyiz, buradayız” diye bitiyor. İyiliği ve barışı düşünen, sevgiyi savunan herkes için söylüyorum bunu. Kötülüğe karşı söylüyorum. Burada yaşamaya, burada üretmeye, burayı savunmaya devam edeceğiz.
? Kurban Bayramı yeni sona erdi. Bir vejetaryen olarak yorumlarınız nedir?
Müslümanlar bu konuda çok hassaslar. Bunu anlıyorum. Hiç kimseyi kendi dininden uzaklaştırmaya da çalışmıyorum. Herkese saygım sonsuz. Ancak bütün ilahiyatçılar artık açıklıyorlar. Diyorlar ki, “Kurban kesmek farz değildir”. Paranız mı var? Gidin fakirlere dağıtın. Aynı parayı çocuklara, yaşlılara, kadınlara, kimlere vermek istiyorsanız onlara verin. Ama ne olur bir hayvanın canını almayın. İnsanlar hayvanları en büyük dostları olarak görmeli. Ayrıca, bütün kutsal kitaplardaki en önemli lafı herkes atlıyor: Öldürmeyeceksin.
? Geçen hafta 17 Ağustos 1999 depreminin de yıldönümüydü. Depremde evini kaybetmiş birisi olarak neler söyleyebilirsiniz?
Biz biliyoruz işte binaların nasıl çöktüğünü. Depremi atlatsak bile nerede kamp kuracağız? Hastanelerle ilgili kısımda ne olacağıyla ilgili çok endişeliyim. Çok duyarsızız. Para için her şeyi yapıyorlar. Seni kardeşi gibi görse, altında ezilebileceğin duvarlar yapabilir mi? Görmüyor işte. Hepsi iyilik ve kötülüğe çıkıyor. O yüzden yeni albümümün adı Seni Senin Gibiler Sevsin olacak. İyi bir insan için dua niteliğinde bir cümle. Ama kötü insana bunu söylersen de bir bela…
‘Asıl kan bağı yaraların kardeşliği’? Türkiye’de kadın olmak hakkında neler söyleyebilirsiniz? Açık Radyo’da Türkiye’deki Kadın Müzisyenler başlığı altında röportajlar yapmıştım. Rap söylediği için saçlarından tutulup köprüden sarkıtılan kadınlar mı ararsınız, “Kadın gibi çalma, kadın gibi söyleme” sözlerine maruz kalmış müzisyenler mi ararsınız… Onlarla konuşarak çok fazla şey öğrendim. Kadın sadece şarkı yazmıyor. Kadın dünyaya insan getiriyor. Dünyaya getirilmiş ve düzgün büyütülmemiş erkeklerle ilişkiler yaşıyor. Onlara bir şeyler öğretmeye çalışıyor. Türkiye’de de dünyada da kadınların işi çok zor. ? Birçok kadın müzisyenle yan yana duruyorsunuz. Kadınların dayanışması hakkında ne düşünüyorsunuz? Murathan Mungan bir şiirinde “Asıl kan bağı yaraların kardeşliği” diyor. Bütün kadın müzisyenlerle kendimi kardeş gibi hissediyorum. Birbirimize destek olmamız ve bu yolu bizlere açan müzisyenlere de saygımızı göstermemiz gerektiğini düşünüyorum. Selda Bağcan, Sezen Aksu, Şebnem Ferah olmasaydı ben olamazdım. Olsaydım da bir sürü tabuyla uğraşırdım. Cinsellikten kadın sorunlarına kadar her şeyden bahsetmişler şarkılarında. İnsanların bütün şaşkınlıklarını almışlar. Biz şu anda bunlardan çok rahat bahsedebiliyoruz. Herkes hepimizi yan yana görmeye alışsın. Öyle birbirini kıskanan, birbirinin önüne geçen insanlar olmayacağız. |
En Çok Okunan Haberler
- İzmir’de 13 yaşındaki çocuk AIDS nedeniyle öldü
- Ayşe’yi siz öldürdünüz!
- Mansur Yavaş'tan ilk açıklama!
- 'Erdoğan dönemi artık kapandı'
- AKP’li üyeler bütçe oturumunu terk etti
- Mansur Yavaş'tan jet yanıt!
- İstanbul'da metro yangını
- 5 çocuğunu kaybeden anne yalanladı
- İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne soruşturma!
- AKP döneminde ne kadar harcanmıştı?