Centilmen bir caz derbisi
Son 20 yılın en büyük ustalarından ikisini yan yana getiren projede grup sinerjisi çok yüksek.
25 Ekim, çoğunluk için Fenerbahçe - Galatasaray derbisi, azınlık için John Scofield - Joe Lovano konseri akşamıydı. Neyse ki, azınlık dediğimiz kalabalığın o akşam biletleri tüketecek, Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nu dolduracak kadar gücü halen vardı, şükürler olsun!
Bir Lovano bestesi “Cymbalism” ile açılan -25. Akbank Caz Festivali’nin en iyisi olmaya aday- konser, büyüleyici güzellikte bir melodiye sahip olan “Museum” ile sürüyor. Parçaların konser düzenlemelerinde önce yalnız, ardından birlikte çalıyor ana melodiyi genellikle iki keçisakallı usta solocu; ardından gelsin doğaçlamalar.
Bu dörtlünün tartışmasız birinci solo çalgısı gitar; her ne kadar proje iki müzisyenin adına lanse edilse de, besteler ağırlıklı Scofield’a -ve onun son albümü “Past Present”e- ait. Ses örgüsündeki ton zenginliği de Scofield’ın gitarına bağladığı pedal ekipmanı sayesinde elde ediliyor, daha ziyade. Örneğin “Slinky” sanki son albümde değil de, “A Go Go” albümündeymiş gibi yorumlanıyor; fuzz pedallı caz-rock ve funk gitar sounduyla Scofield tarafından, uzun ve haşin sololarla.
Son yirmi yılın en büyük ustalarından ikisini yan yana getiren bu projede grup sinerjisi çok yüksek. Zaten dükkân sahibi ortaklar 40 yıldır da arkadaş, 20 yıldan bu yana da çeşitli aralıklarla çalmışlar; Scofield 64, Lovano 63 yaşında.
Scofield’ın yılankavi gitar hatları ile Lovano’nun hırçın tenor soundu arasında birbirlerini tamamlayan özel bir bağlantı var. Aralarındaki üst düzey etkileşimi rafine bir dille tesis ediyorlar. Ayrıca Lovano, Scofield’ın esnercesine çenesini sağa sola oynatarak, ağzını açarak aldığı yüz ifadesine, iri cüssesinden umulmayacak zarafette çektiği minik dans figürleriyle karşılık veriyor.
Son albüme adını veren parçanın ardından, başlamadan önce Scofield’ın saz arkadaşlarını tanıttığı “Mr Puffy”de basçı Ben Street’in parlak solosu göz dolduruyor. Ki son albümdeki kadrodan sadece biri yok burada; Larry Grenadier’ın yerine Street var.
Kendi parçası “Ettenro” başlamadan bu kez bir de Lovano takdim ediyor seyirciye bu değerli müzisyenleri. Parçanın avandgard pasajları nedeniyle konserin en farklı kısımlarına sıra geliyor; böylelikle de türler arası kısa turumuz böylece tamamlanmış oluyor. Dörtlü 90 dakika gibi kısacık bir sürede eklektik olmadan nasıl sınırsız bir alana ayak basılabileceğinin örneğini veriyor. Çok geniş bir palet var sahnedeki ses ressamlarının elinde; modern caz, funk ve R&B, ama ortak kesişim kümeleri bebop.
Yavaş tempolu ezgileri güçlü sololarla soslandırıldığı “Hangover”da Bill Stewart davulcu değil, davul sanatçısı olduğunu ispatlıyor; Scofield bir roker edasıyla gitarı kırbaçlıyor ardından. Parlak soloların damgasını vurduğu ruh dolu bir virtüözler gecesi, bisteki “Chap Dance” ile noktalanıyor.
Cep telefonlarına mesajlar geliyor, derbide bu akşam taraflardan biri diğerine galebe çalamamış, ama sahnedeki dört müzisyen bir kez daha kalplerimizi çalıyor, hem de sonsuza değin.
En Çok Okunan Haberler
- Ünlü ton balığı markalarında 'yasaklı' madde!
- Demokrat Parti Kurultayı’nda adaylık krizi!
- Ünlü peynir markasından 'konkordato' kararı
- Diyanet'in rekor ihalesi 'Cengiz'e verildi
- Narin cinayetinde 'demir kapı' ayrıntısı
- Süleyman Soylu 'tarafını' seçti
- Grip nedeniyle hastaneye gitti, hayatının şokunu yaşadı
- Muazzez İlmiye Çığ hayatını kaybetti
- AKP'nin 'asgari ücret' formülünü duyurdu
- Hangi suçlara tutuklama geleceği belli oldu