Cannes Film Festivali ilk gününde: ‘Gangsterleri de eleştirin’

Cannes’da festivalin ilk günü basının karşısına geçen Altın Palmiye Jürisi soruları yanıtladı. Spike Lee başkanlığındaki jüri politik bir duruş sergilemekten kaçınmadı.

Cannes Film Festivali ilk gününde: ‘Gangsterleri de eleştirin’
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 07.07.2021 - 15:16

Cannes Film Festivali’ni bu yıl yerinde takip mümkün olmadı ama uzaktan da olsa, festivalin resmi Youtube kanalından yayınladığı basın toplantılarını, photo call seanslarını ve kırmızı halı seremonilerini izlemek mümkün. İlk gün elbette en önemli hadiselerden biri Altın Palmiye Jürisinin basın toplantısıydı. Spike Lee başkanlığındaki 9 kişilik jüri tam kadro olarak (Jessica Hausner, Mati Diop, Maggie Gyllenhaal, Song Kang-ho, Tahar Rahim, Mylene Farmer, Melanie Laurent, Kleber Mendonça Filho) basının karşısına çıktı ve soruları yanıtladı.

İlk soru 1989 yılında “Do the Right Thing” ile Cannes’a gelen Spike Lee’ye soruldu haliyle. Ünlü eleştirmen Roger Ebert’in 1989’da Cannes’a gelip de filmi izlediğinde “Irk ve Amerika hakkında çok güçlü bir film izledim. Salondan göz yaşlarıyla ayrıldım. Eğer bu filme ödül verilmezse festivali boykot edeceğim” diye yazdığı hatırlatıldı ve bu yıl nasıl bir jüri başkanlığı yapmayı planladığı soruldu.

‘IRK SAVAŞI BAŞLATACAĞIMI YAZMIŞLARDI’

Roger Ebert’in kendisi için çok özel bir yeri olduğunu söyleyen Lee “Aslında onun görüşleri hiç popüler değildi o zaman. özellikle Amerikan basını ‘Bu film Amerika’nın her yerinde ırk savaşları başlatacak’ yazmıştı. Google’dan bakabilirsiniz. Birkaç hafta önce ‘Do the Right Thing’in 32. yıldönümüydü. Film 1989’da gösterime çıktı, ben 1988’de yazmıştım. Bugün Eric Garner’ın King George Floyd’un katledilişini, linç edilişini gördüğümde benim aklıma filmdeki Radio Raheem geliyor. Ve 30 bilmem kaç yıl sonra siyahların hayvanlar gibi avlanmasının bitmiş olduğunu düşünmek istiyorsunuz. Yine de burada olduğuma memnunum” sözleriyle kendini ifade etti. 

Gürcistanlı bir gazetecinin söz alarak ülkesinde 5 Temmuz’da yapılan Onur Yürüyüşü sırasında yaşanan şiddet olaylarını ve devletin konuya sessiz kalarak bu şiddetin arkasında durmasını anlattı ve “Siz sinemacılar aynı zamanda birer aktivist de olarak bu konuda ne söyleyeceksiniz” dedi. Spike Lee bunun üzerine “Ben bu olanları bilmiyordum ve sizin sayenizde öğürendim. Size çok teşekkür ederim. Dünya gangsterler tarafından yönetiliyor. Agent Orange, Brezilya’daki adam ve Putin… Gangster bunlar ve her istediklerini de yapıyorlar, ahlakları yok, vicdanları yok. Böyle bir dünyada yaşıyoruz ve bu gangsterlere karşı sesimizi çıkarmalıyız. Dediğim gibi Gürcistan’da olanları bilmiyordum ve sayenizde öğrendim. Bilmeyen çok kişi vardır eminim ve şimdi burada dünya basınıyla bunu paylaşmış oldunuz. Şimdi artık buradaki gazeteciler bunu yaymalılar. Duydunuz işte… Mesele sadece filmleri eleştirmek değil, dünyayı yöneten gangsterleri de eleştirin” dedi.

Jürideki kadın sinemacılardan Mati Diop ise “Aktivizm ile sinemacılık ikilemi benim için önemli bir soru işareti. Bu ikisinin gitgide birbirinden ayrılıp uzaklaştığını düşünüyorum. Şu anda bu masada oturan sinemacılar arasında aktivizm konusunda daha etkili isimler bulunduğunu biliyorum. Sinemanın en güçlü politik araçlardan biri olduğu unutulmamalı ve aktivistler işlerine devam edip söyleyeceklerini dünyaya yaymalı ve direnmeli. Ama farklı direniş türleri olduğunu da unutmamalı. Günümüzde kendini gösteren politik duruma kayıtsız kalmamalıyız ama bir yandan da sinemanın, sanatın kendini ifade etmesinin yolunu da tıkamamalıyız; sanatçılar kendilerine özgü bir politikayı ifade edebilmeli. Sinemanın sosyal meseleler tarafından rehin alınmasını istemem ama en önemli konulardan biri neyi konuştuğumuz değil, nasıl konuştuğumuz olmalı” diyerek düşüncelerini ifade etti.

KADIN AĞIRLIKLI BİR JÜRİ

Toplantıda gelen sorulardan biri de ilk kez Cannes’da bir jürinin bu kadar kadın ağırlıklı oluşu üzerineydi ve bu durumun jürinin işleyişinde nasıl bir fark yaratacağıydı. Jüride yer alan oyuncu ve yönetmen Maggi Gyllenhaal “Bence bu çok önemli, çünkü kadınlar çok eril kültürlerde bile kendilerini daha iyi dinleyip daha iyi ifade ediyor. Biz farklı bir sinema yapıyoruz, hikayeleri farklı anlatıyoruz. Filmleri izlerken de farklıyız ve bu jürinin nasıl bir sonuç çıkaracağını çok merak ediyorum” dedi. 

Alman sinemacı Jessica Hausner ise “Hem jüride daha fazla kadın var, hem de galiba bu yıl yarışmadaki kadın sinemacı sayısı eskisine göre daha fazla. Bu da toplumumuzun artık bazı değişimlere hazır olduğunun bir yansıması, ki çok daha önce olmalıydı. Ama işte bazı şeylerin değişmesi zaman alıyor, kafamızdaki bazı imgelerin değişmesi de öyle. Bir şey anlatacağım: 1950’li yıllarda Viyana’da ilk kez bir kadın sürücü belediye otobüsü kullanmak üzere işe alındı. Sürücünün kadın olduğunu fark eden yolcuların bir kısmı otobüsten iniyor ya da hiç binmiyordu çünkü kadınların otobüs kullanamayacağını düşünüyorlardı. Aradan 70 yıl geçti ama o otobüsteki bazı yolcuların korkuları sanki hala kafalarda devam ediyor. Umarım artık bunlardan kurtuluruz” dedi.

EKOLOJİK FESTİVAL

Oyuncu ve sinemacı Melanie Laurent “Bu yıl iki tarihi konu var Cannes’da” diyerek sözlerine başladı (ki önce tarihi yani historique yerine yanlışıkla isterik sözü çıktı ağzından, kendisini de güldüren bu ayrıntıyı atlamayalım) ve şöyle devam etti:

“Birincisi, evet kadınların ilk kez jürideki ağırlığı, ikicisi de nihayet festivalin biraz ekolojik bir tutum takınması. Bu ikisi arasında bir paralellik var elbette; kadınlar ve doğa. Bir yanda nefes alamayacağımız kadar doğayı tüketiyoruz, bir yanda da hala kadınlara baskı uygulanıyor. festivalin çabası belki büyük bir yangını damla damla su dökerek söndürmeye benzetilebilir ama en azından elimizden geleni yapıyoruz. Gezegenimize ve kadınlara daha fazla nefes alma imkanı tanıyabilirsek belki daha fazla kavga etmemize de gerek kalmaz.”


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler