Büyük kırılmanın perde arkası
Eski CHP Grupbaşkanvekili Kemal Anadol’un yeni kitabı En Uzun Gün (Pankuş Yayınları), yakın tarihteki birçok kritik konunun arka planını okuyucuyla paylaşıyor. Anadol’un başta 1 Mart tezkeresi, mayınlı arazi konusu ve kitaba adını veren, “367 kararı” olarak bilinen süreci işlediği konular, Türkiye’nin son 20 yılda yaşadığı dönüşümü belirginleştiren bilgiler içeriyor.
Siyasi kariyeri dışında yazar kimliğiyle de bilinen ve daha çok dönemsel romanlar kaleme alan Kemal Anadol, bu kez okura kendisinin de belirttiği gibi daha “bütünlüklü” bir çalışma sunuyor. Kitapta, olayların arka planı ile birlikte öncesindeki tarihsel evrelerin ve olayların bugünün Türkiye’sine yansımalarının analizi de yapılıyor.
“29 Nisan 1960” başlıklı bölüm, DP’nin son döneminde toplumda yarattığı korku ve baskı iklimini somut örneklerle belirtirken, roman tadındaki “Nazım Onların Evladı” bölümü ise sanatçıların siyasetçilere üstünlüğünü, siyasetçilerin dönemselliğini ve sanatçıların ölümsüzlüğünü ortaya koymakta.
TARİHSEL TANIKLIKLAR
“Bir Dava ve İki Anıt Adam” bölümü 12 Eylül döneminden çarpıcı bir kesit sunarken, “İnsan zinciri” Aliağa Termik Santral savaşımının iç yüzüyle aktarımı.
Yazarın hayatında ve ülke tarihinde önemli yer tutan tanıklıklarının anlatıldığı çalışmada ayrıca; Batı Trakya’da Türk azınlıkları için yapılan mücadele, Van 100. Yıl Üniversitesi’nde kumpas davaların öncüllerinden olan girişim, tarihe “367 Kararı” olarak geçen Cumhurbaşkanlığı seçimi süreci, Obama’nın TBMM’ye gelişi, 17 Mayıs 2006’daki Danıştay cinayeti, CHP’nin mayın yasasındaki başarılı direnişi ve Foça’da kapalı cezaevi yapımına karşı verilen mücadele de bilinmeyen yönleriyle ve akıcı bir dil ile anlatılıyor.
TEZKEREDEN ÇOK DAHA FAZLASI
Kitapta en dikkat çekici kısım ise şüphesiz, hem kitabın hem de Türk siyasetinin yakın tarihinde belki de en önemli kırılma anlarından biri olan “1 Mart Tezkeresi”nin ele alındığı bölüm. Bu bölümün girişindeki SSCB-ABD rekabetinin SSCB’nin yıkılmasıyla değişmesinin, bu değişimin ABD’yi daha denetimsizleştirmesiyle BOP arasındaki ilişkinin belirtilmesi ise, okuyucunun olaylar arasındaki bağlanlatıyı görmesini kolaylaştırıyor.
Yazar, henüz 1 Mart tezkeresine gelmeden önce çok önemli iki tezi ileri sürüyor. İlki, 28 Şubat kararlarının; Erbakan ve etrafının anti Amerikancı çizgisinin karşısında olan Erdoğan’ın başını çektiği ekibin işini kolaylaştırdığı… Sonrasında oluşan ortamı fırsata çevirip daha kolay “gömlek değiştirdikleri”. İkinci tez ise, birden ortaya çıkan Genç Parti’nin sürpriz biçimde aldığı yüzde 7 oyla; DYP ve MHP’nin seçim barajına takılmasına yol açarak AKP’nin tek başına iktidar olmasına büyük katkı sağlanması.
Devamında tüm ayrıntıları verilen 1 Mart tezkeresi süreci, dönemin CHP’sinin öncülüğünde tarihe geçen direnişin hikayesini anlatıyor. O dönem kapsamlı içeriği Meclis’ten bile saklanan anlaşmanın uygulanması durumunda karşılanacak ABD talepleri bile, Türkiye’nin nasıl bir faciadan kıl payı sıyrıldığının kanıtı:
“Afyon, Adana, Batman, Çorlu, Diyarbakır, Malatya, Erzurum, İncirlik, Mardin, Muş, Gaziantep ve Sabiha Gökçen Havaalanlarının ve İskendurun, Mersin, İzmir, Taşucu ve Ağalar limanlarının kullanımı, Doğu Akdeniz’de iki uçak gemisinden kalkacak 160 uçağın dışında, 255 uçak ve 65 helikopterin Türk topraklarında konuşlanması, Tomahawk füzeleri için Türk hava sahasının kullanım izni, üç takviyeli tugayı kapsayan toplamda 61 bin 530 kişilik ABD “mini” ordusunun Türkiye’ye girmesi… Türkiye’ye girecek ve orada kalacak ABD askerleri için de cezai ve hukuki dokunulmazlık, vergi ve gümrük muafiyeti…”
Bu girişime yönelik birçok hasıraltı edilen ayrıntı ve gözden kaçan açıklama da kronolojik sırayla okuyucuya sunuluyor.
ÖNGÖRÜLEMEYEN DİRENİŞ
1 Mart tezkeresinin onaylanması ile ABD’nin planı netti ve planın başarılı olacağından emindi: Kendileri havadan, Türk ordusu ise karadan Kuzey Irak’a girecek, böylece hem Türkiye’deki gücünü artıracak, hem de Ortadoğu’da ABD çıkarları kapsamında İsrail’in yanına bir de kukla devlet eklenecekti.
Belgelerle de ortaya konduğu gibi, TBMM’de CHP önderliğindeki direniş, önemli komutanların ve demokratik kitle örgütlerinin desteği ile başarılı oldu. Emperyalizmin planını bozdu. CHP yönetiminin AKP’ye yönelik akılcı taktiği AKP’de ciddi ayrışma yarattı. Erdoğan’ın Bush’a verdiği sözün de sağladığı güvenle limanlarımıza kadar gelen ABD gemileri, yine geldikleri gibi gittiler ama gitmeleriyle bitmedi hikaye…
BOZULAN OYUNUN AĞIR BEDELİ
Yazarın ısrarla vurguladığı gibi, tezkerenin TBMM’den geçmemesi sonrasında bu haklı ve onurlu direnişte payı olan herkes, kumpas davalarla, şantajlarla, bel altı operasyonlarla çok ağır bedel ödedi. Süreçlerde çekimser kalan birtakım AKP’li siyasetçilerin önemli bir kısmı da siyaset sahnesinden silindi. Kitapta da belirtilen ABD’li komutanın “Amerika bunu hiçbir zaman unutmaz, unutmayacaktır” sözü temelsiz değildi.
2006-2014 yıllarında vatanseverlere kurulan kumpaslar, yapılan anayasal değişiklikler ve sonrasında gerçekleşen 15 Temmuz 2016 darbe girişimi, 1 Mart tezkeresinin önüne set çeken tüm Cumhuriyetçi unsurlara ve onların temsil ettiği Aydınlanma devrimlerine yapılan intikam operasyonlarıydı. Kitaptaki ilgili bölümler, bu “sebep-sonuç” ilişkisini somutlaştırarak belirginleştirmekte.
BELGELİ ANI KİTABI
Anadol kitabının girişinde, tarihsel tanıklığını “Ben ilginç bir tarihte, 1941 yılında doğmuştum. Bu bana 27 Mayıs’ı, 12 Mart’ı ve 12 Eylül’ü tam da ortalarında yaşama olanağı sağlamıştı” biçiminde açıklıyor. Bu çalışmada aktarılanlar, yazarın bu üç tarih kadar tarihi başka olayların da “ortasında bulunduğunu” göz önüne seriyor.
Anı niteliğindeki kitaplar, tek başına bilimsel belge değeri taşımasa da dönemlerin aydınlanmasında tetikleyici ve denetleyici etki yaratırlar. Üstelik Anadol’un kitabı, bir anı kitabı için fazlasıyla bilimsel ve belgelere dayalı. Türkiye’nin anti emperyalist ve gerçek anlamda milli bir muhalefete ihtiyaç duyduğu dönemde bu çalışma, önemli ve güncelliğini koruyan bir anımsatma.
ÇAĞDAŞ BAYRAKTAR
En Çok Okunan Haberler
- 6 yaşındaki Şirin'i katleden şahsın ifadesi ortaya çıktı
- Ünlü oyuncu gözaltında: Marketten 'zeytinyağı' çaldı
- Erdoğan'a ve Yerlikaya'ya çok sert yanıt!
- Mitinge neden katılmadığını açıkladı
- Tutuklanan baba cezaevinde ölü bulundu
- İmamoğlu'na 'ahmak' dedi, davaya çağırdı
- Oy oranını en çok artıran parti hangisi?
- AKP'li Mustafa Varank ölümden döndü!
- 'Fethullah Gülen hayatta olsaydı...'
- Halk TV'den ayrılan Şirin Payzın'ın yeni adresi netleşti