Borat seçimleri etkileyebilir mi?
Kazakistan’ın medarı iftiharı Borat bir kez daha Amerika yollarında. Bu seferki amacı ise Trump’ın en yakınındakilerden Mike Pence’e ulaşmak ve ona ülkesinin armağanını sunmak.
Konuya şuradan girelim, zira Borat’ın söylemek istediği şeylerden birine de tam yerinden bağlanacak… Sacha Baron Cohen’in 15 yıl sonra devamını çektiği Borat nedense Türkiye’de izleyiciyle buluşamıyor. İlkini salonlarda izlemiştik, bazı sahnelerin kırpıldığı şüphesiyle. Ne kadar izleyici çekmişti, gişesi nasıldı doğrusu aklımda kalmamış, ama en azından izleyebilmiştik. Oysa Amazon üzerinden dijital platform vasıtasıyla dünyanın bir çok ülkesinde online gösterime giren ikinci film, bir kez daha söylüyorum, nedense, bizde yok. Neden? Buna yanıt verecek bir Amazon yetkilisi var mı acaba ortalıkta? Ayrıca şunu da belirteyim, madem artık Prime Video tam anlamıyla Türkiye’de servis vermeye başladı, Türk Lirası kabul etmeye başladı, dünyada gösterilen birçok dizi ve film Türkiye’deki Prime Video kataloğunda yer almıyor. Bir yanıt gelecekse lütfen buna da gelsin. Borat meselesine dönecek olursak, Sacha Baron Cohen’in yarattığı karakterlerin, yaptığı dizi ya da filmlerin en önemli meselelerinden biri ifade özgürlüğünün tavizsizliğidir. Yani her ne sebeple olursa olsun Borat’ın Türkiye’de izleyiciden mahrum edilmesi her şeyden önce ifade özgürlüğüne bir darbedir; en azından geçmiş deneyimlerimizden bize kalan paranoya bunu fısıldıyor. Umarım yanılıyorumdur.
Yeni Borat filminde Sacha Baron Cohen kılıktan kılığa girerek gerçek ortamlarda boy gösteriyor.
LENNY BRUCE, ANDY KAUFMAN VE SACHA BARON COHEN
Gelelim filme… Fena halde uzun bir adı olan (“Borat Subsequent Moviefilm: Delivery of Prodigious Bribe to American Regime for Make Benefit Once Glorious Nation of Kazakhstan”) yeni Borat macerası bir kez daha Sacha Baron Cohen’in günümüzün en önemli komedi dehalarından biri olduğunu gösteriyor. Filmi bir şekilde (nasılını tahmin edersiniz) evde izleyip de bu fikrimi yüksek sesle dile getirdiğimde benden muhtemelen daha zeki bir hanımefendi “Andy Kaufman gibi mi yani?” diye sordu. Hem evet hem hayır aslında. Evet Andy Kaufman da kendi zamanında hiç kimsenin yapmadığı bir tarzda komedi yapıyordu ve gerçek bir deha olduğuna şüphe yoktu, herkes, hatta çoğunluk onu gerçek anlamda kavrayamasa da… Kaufman’ın yaptığı gibi karakterler yaratan Sacha Baron Cohen’in ondan ayrılan yanı politik yanının çok daha keskin oluşu. Kaufman’ın böyle bir derdi yoktu, o daha ziyade kimsenin gitmediği kadar uzağa gidip komedi denen şeyin ne kadar ciddi olduğunu göstermek peşindeydi. Cohen ise daha çok Lenny Bruce ekolünden bir komedyen. Daha da netleştirelim; Kaufman’ın müdanasızlığı ile Bruce’un politik zekasını aynı potada eritmeyi başarmış ve bu uğurda kendini yok etmeden zirveye ulaşmış bir isim Sacha Baron Cohen. Tabii bir gün ırkçı bir grubun elinden kalmazsa…
Holokost'tan kurtulan Judith Dim Evans da filmde gördüğümüz isimlerden.
Sacha Baron Cohen yeni Borat filminde en iyi bildiği şeyi yapıyor bir kez daha ve insanların ipliğini pazara çıkarıyor. Bunların arasında Rudy Guiliani gibi veteran politikacılar da var adını bir daha muhtemelen hiç duymayacağımız sıradan ırkçılar da… Hatta bir sahnede Yahudi soykırımından (Holokost) sağ olarak kurtulmuş Judith Dim Evans ile konuşuyor Cohen ve filmi de kısa bir süre sonra ölen Evans’a adıyor. Tüm olan bitenlerin tam da günümüzde, yani pandemi halen sürerken ve ABD seçimleri kapıya dayanmışken geçiyor oluşu da Cohen’in tarihe not düşmesi olarak yorumlanabilir sanıyorum. Sondaki sürprizi açık etmeden söyleyebilirim ki film tüm ABD vatandaşlarını oy vermeye çağırıyor ve belki Borat tek başına seçimlerin sonuçlarını etkilemeyecek ama en azından oy vermeye teşvik ederek belki dolaylı olarak buna katkıda bulunacak, zira artık çok iyi biliniyor ki seçim öncesi tahminler seçmenler oy vermeye gitmediği sürece bir anlam ifade etmiyor hatta çoğu zaman ters tepiyor. O yüzden Borat’ın en acil mesajı ‘eğer ülkenizde olan bitenden hoşnut değilseniz, demokrasiyi yeniden işler hale getirin ve mutlaka oy verin.’ Bu elbette bizim ülkemiz için de geçerli bir mesaj. Yoksa birileri bu mesajdan korktu da o yüzden mi biz filmi izleyemiyoruz? Sadece soruyorum.
Filmde Borat'ın kızı rolünde Maria Bakalova var.
BU FİLMİN ASIL KAHRAMANI BORAT’IN KIZI
Borat film boyunca sadece ikiyüzlülüğü, ırkçılığı, nefret söylemini bir an bile bırakmayanları teşhir etmekle kalmıyor bir yandan da sistemin farklı yönlerini hicvediyor, ilk filmde eksik kalanları bir anlamda tamamlıyor. Her şeyden önce Borat’ın bu seferki partneri kendi kızı ve bu da ikinci filmin feminist tonlara sahip olmasına yaramış. Filmin çıkış noktası da bir anlamda Borat’ın kızı zaten. Kazakistan’da yıllardır Gulag kamplarında taş kırmaya mahkum edilen acar muhabir Borat bir anda afla dışarı çıkar ve ona yeni ve gizli bir görev verilir: ABD’ye gidip muhteşem Başkan Trump’a büyük bir hediye sunarak onun Kazakistan’la dost olmasını sağlamak. Ama ABD’ye ilk gidişinde ‘yanlışlıkla’ onun adını taşıyan dev gökdelenin içine ettiği için armağanı Trump’a değil, onun en yakınındakilerden birine, örneğin Başkan Yardımcısı Mike Pence’e vermesi gerekmektedir. Uzatmayalım; armağan olarak kargolanan maymunu ABD’ye gizlice girmeyi kafasına koyan kızı yolda yediği için Borat artık kendi kızını armağan olarak sunmak zorunda kalacaktır. İşte filmin önemli bir bölümünde de Borat’ın kızını Mike Pence’in arzulayacağı bir armağana dönüştürmek için debelenmesini izliyoruz. Hatta dahası filmde Borat’ın bile önüne geçiyor kızının kimi maceraları zira Borat artık o kadar tanınan bir sima olmuş ki ABD’de ve tüm dünyada insanlar artık yutmaz diye düşünülmüş muhtemelen. Borat’ın kızı Tutar Sagdiyev rolünde izlediğimizi Bulgar asıllı oyuncu Maria Bakalova’nın Hollywood’da bir menajeri var mıdır bilemiyorum ama yoksa da bir an önce edinmesinde yarar var, doğru kariyer tercihleriyle yıldızlaşma olasılığı yüksek bir oyuncu zira.
Filmde koronavirüs pandemisi de önemli bir yer tutuyor.
Hiciv denince akla ilk gelen isimlerden biri olan Borat’ın yeni maceralarını bir şekilde bulup izlemenizi tavsiye ediyorum; sadece hayati bir seçime giden ABD’deki hal ve vaziyeti görmeniz açısından değil, aynı zamanda Sacha baron Cohen’in sizlere (bizlere, hepimize) tuttuğu aynadaki yamuk yumuk suretlerle yüzleşebilmek için…
En Çok Okunan Haberler
- Ünlü ton balığı markalarında 'yasaklı' madde!
- Ünlü peynir markasından 'konkordato' kararı
- Diyanet'in rekor ihalesi 'Cengiz'e verildi
- Demokrat Parti Kurultayı’nda adaylık krizi!
- Narin cinayetinde 'demir kapı' ayrıntısı
- Süleyman Soylu 'tarafını' seçti
- AKP'nin 'asgari ücret' formülünü duyurdu
- Grip nedeniyle hastaneye gitti, hayatının şokunu yaşadı
- Muazzez İlmiye Çığ hayatını kaybetti
- Dünya’nın bütün çöplerini neden Güneş’e fırlatmıyoruz?