Bir ‘iyi hisset’ filmi

Yönetmen Mehmet Demir Yılmaz, anlamlı bir amaca hizmet eden ilk filmi ‘İki İyi Çocuk’u böyle tanımlıyor.

Bir ‘iyi hisset’ filmi
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 31.08.2018 - 22:09

 

Başrollerini Sarp Levendoğlu, Kazım Karakadıoğlu ve Sevcan Yaşar’ın paylaştığı, Hamdi Alkan, Murat Serezli, Günay Karacaoğlu, Devrim Özder Akın, Mehmet Ulusoy, Bülent Yıldıran, Hakan Güven gibi usta oyuncuların yer aldığı “İki İyi Çocuk” sinema filmi seyirciyle buluştu. Yönetmenliğini Mehmet Demir Yılmaz’ın yaptığı filmin görüntü yönetmenliğini Argyris Theos üstlendi.

Filmin konusu kısaca şöyle: “Zihinsel yetersizlik yaşayan Ercan, çocukken babasını trafik kazasında kaybetmiştir. Derin acılar yaşamış, bundan çıkış yolunu da kendini polis ilan etmekte bulmuştur. Antakya’da annesiyle birlikte yaşayan Ercan’ın (Kazım Karakadıoğlu) hayallerinde yarattığı özel dünyasına tüm şehir saygı duymakta ve kendisine sevgi göstermektedir.”

Yönetmen Mehmet Demir Yılmaz da filmi, “Filmde gerçek bir dostluk hikâyesi var, ama bu dostluğun yanı sıra bütün şehrin, Hatay’ın hoşgörüsü var. ‘İyi hisset’ filmi bu. Seyirci filmden sonra iyi hissetsin istiyoruz, dünyada iyi şeyler var diyoruz” sözleriyle açıklıyor. Yılmaz, sorularımızı yanıtladı.

‘Çocuklar çıkamıyorlar’

- “İki İyi Çocuk” yönetmenliğini yaptığınız ilk film. Bir bakıma sosyal sorumluluk projesi gibi bir filmle başlamanın nedeni nedir?

Ben Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema Televizyon Bölümü’nde okudum. Hep yapmak istediğimiz şey kendi filmlerimizdi. Öğrencilikte mezuniyet filmim “Anne Burada Kalalım” adlı bir belgeseldi. Bu belgesel zihinsel engelli çocukların Ankara’da 23 Nisan’da Meclis’te temsil edilmelerini anlatıyordu. O dönemden beri zihinsel engellilerin toplumdaki izole edilme durumu benim için aslında çok hoş olmayan bir şey. Çocukluğumuzda mahallede birlikte aynı okula gittiğimiz, birlikte oyun oynadığımız zihinsel engelli arkadaşlarımız olurdu ve bunlar toplumdan izole edilmezdi. Ama şimdi maalesef her geçen gün bırakın zihinsel engelli çocukların özgürce sokakta oynamalarını, engeli olmayan çocuklar bile güvenlik endişesinden dolayı, toplumun giderek daha az özgür olması nedeniyle dışarılara çıkamıyorlar...

Antakya’da doğdum büyüdüm. Orada okul çıkışlarında gerçek bir polis üniforması giyen, okuldan çıkan hepimize fırçalar atan, duruma göre trafiği durdurup cezalar kesen bir zihinsel engelli ağabeyimiz vardı. O zamanlar derdim ben “Yahu bu adamın filmi yapılsa...” diye. Sonra o filmi biz yaptık.

-Sinema sektörü biraz vahşi bir sektör. Gişe beklentileriniz nelerdi, karşıladı mı film?

Biz bu filmi yaparken hiç tribüne oynamadık. Bu kadar hassas bir konuda ben seyirci alacağım diye ne seyirciyi gereksiz ağlattım, ne gereksiz güldürdüm. Sadece o çocuğun dünyasına seyirciyi sokmaya çalıştım. Senaryo yazarken de buna çok dikkat ettik. “İki İyi Çocuk” senaryosunda bir diyet ödemeseydi, belki daha fazla seyirci çekerdi. Ama bunu göze almıştık açıkçası. Ama en azından ben yönetmen olarak huzurluyum.

-Filmde önemli isimler rol alıyor, onlar nasıl dahil oldular?

Hepsinin söylediği şey şu oldu: “Senaryo çok iyi, dürüst. Biz dürüstlükten dolayı bu işin içinde yer almak istiyoruz.” Bu insanlar, Türkiye’de ciddi projelerde yer alan insanlar ve bu insanları tek bir kadroya sığdırmak son derece zor, eğer ticari bir iş yapmıyorsanız. Hatta müzisyenimiz Derya Köroğlu bile film müziği yapmıyordu çok uzun zamandır. Ama senaryoyu okuduktan sonra bu işin içinde olmak istediğini söyledi. Çünkü dizi, reklam gibi yapımlar zamanla unutuluyor, ama sinema dediğimiz şey 30 sene sonra da açıp izlenilecek bir şey olduğu için insanlar da bir şekilde bunun içinde yer almak istedi.-


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler