Beden + zihin= Dans

Aslı Öztürk, deyim yerindeyse hareket etmeye küçük yaşta cimnastikle başlamış. Dans ise yine küçük yaşta İstanbul Devlet Konservatuvarı Klasik Bale ile girmiş hayatına. Lisansını Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Modern Dans Bölümü’nde yapmış. Sonrasında Fransa’da Le Centre National de Danse Contemporaine Angers’de eğitim görmüş. Öztürk bu aralar Çıplak Ayaklar Kumpanyası’nda yürütüyor dans çalışmalarını ve “Beden ve Zihin Arasındaki İlişkiyi Derinleştirmek” adlı atölyeler düzenliyor. Her meslek grubunun katılacağı bu atölyelere ilgi son zamanlarda büyük. Çıplak Ayaklar Stüdyosu’ndaysa şu an yoğun bir biçimde yaz atölyeleri devam ediyor. Peki, nedir ‘Beden ve zihin arasındaki ilişki? Bunu Öztürk’e sorduk.

-‘Beden ve Zihin Arasındaki İlişkiyi Derinleştirmek’ adlı bir atölye düzenliyorsunuz. Tam olarak neler yapıyorsunuz anlatabilir misiniz?

Aslında her şey 2014 yılında benim yoğun meditasyon (Vipassana) pratiği yapmaya başlamamla başladı. Kuşadası’nda düzenlenen on günlük bir inzivaya katıldım ve tekniğin üzerimde yarattığı olumlu etkiden çok etkilendim. Bu deneyimden sonra tekniği daha da içselleştirebilmek için Hindistan’daki ana merkeze, ardından da Fransa ve İngiltere’deki çeşitli Vipassana merkezlerine gidip on günlük inzivalara katılmaya devam ettim hâlâ ediyorum. Giderek hayatımda daha fazla yer kaplamaya başlayan meditasyon pratiğini bir dansçı, eğitmen ve koreograf olarak çağdaş dans pratiğimle nasıl harmanlayabileceğimin yollarını aramaya başladığımda “Beden ve Zihin Arasındaki İlişkiyi Derinleştirmek” adlı atölyenin tohumları atılmış oldu.

-Yani bedensel ve zihinsel bütünlüğün oluşması gerekiyor?

Evet, kariyerimde geldiğim noktada fark ettim ki iyi bir dans sanatçısı veya icracı olabilmek için salt tekniğin ötesinde kişinin fiziksel ve zihinsel bütünlüğünün gelişmiş, derinleşmiş olması gerekiyor. Bedeninizle geçirdiğiniz zaman kadar çeşitli pratikler aracılığıyla bu ilişkinin derinleşmesi için zihninizle de çalışmanız gerekiyor. Çağdaş dans da doğası gereği hareketin düşünsel felsefesinin araştırıldığı bir disiplin olduğundan size araştırma yapabileceğiniz çok fazla alan sağlıyor. Eylemleri, hareketleri gerçekleştirirken zihniniz düşüncelere dalıyorsa izleyiciyle kinestetik bir ilişki kurmanız mümkün değil. Aslında bu sadece dans sanatıyla ilgilenen icracıların değil, 21. yüzyıl insanın genel problemi. Genel olarak hiç birimiz anda olmayı ve anı yaşamayı ne yazık ki gerçekten bilemiyoruz.

-Bir örnekle anlatmak gerekirse?

Tamam, daha basit bir örnek vermem gerekirse; İstiklal Caddesi’nde yürüyen yüzlerce insana bakarsanız aralarından çok azının gerçekten yürüdüğünün farkında, yürüme eylemiyle bütünleşmiş olarak yürüdüğünü görürsünüz. Hemen herkes bir yandan yürürken bir yandan da bir sonra yapacağı işi ya da geçmişi düşünmeye devam eder. Bunu kolaylıkla yüzlerinden anlayabilirsiniz.

-Tam olarak bu atölyenin niyeti bu alışkanlığı kırabilmek mi?

Stüdyoya girdiğiniz andan itibaren atölyenin sonuna kadar zihniniz ve bedeniniz arasındaki ilişkiyi aktif tutabileceğiniz önermeler, egzersizler ve araçlar sunan bir atölye “Beden ve Zihin Arasındaki İlişkiyi Derinleştirmek”. Atölye her seviyeden katılımcıya açık ve bir dans geçmişiniz olması gerekmiyor. Kullanılan araçlar herkesin uygulayabileceği basitlikte ama tabii ki basit olması kolay olduğu anlamına gelmiyor. Alışkanlıkları kırmak oldukça zaman alıyor. (http://ciplakayaklar.com)