Barış Terkoğlu yazdı: SETA'daki tasfiyelerin perde arkası

Gazetemiz yazarı Barış Terkoğlu, "SETA’nın çocukları birbirini yedi" başlıklı dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.

Barış Terkoğlu yazdı: SETA'daki tasfiyelerin perde arkası
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 28.06.2021 - 11:43

Gazetemiz yazarı Barış Terkoğlu, "SETA’nın çocukları birbirini yedi" başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Terkoğlu bugünkü yazısında, "Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları" raporuyla gazetecileri fişleyen İsmail Çağlar'ın da aralarında bulunduğu 20 kişinin, SETA'daki görevlerine son verilmesinin perde arkasını yazdı.

Terkoğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun isim vermeden hedef aldığı eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'a yakın düşünce kuruluşu SETA'dan tasfie edilenlerin, Soylu'ya destek veren Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun'a yakın isimler olduğunu belirtti.

Terkoğlu, SETA'daki tasfiyelerin ardında yatanları şöyle anlattı:

Pelikan diplomasisinin düşünce kuruluşu SETA’dan toplu tasfiye…

Soylu’yu günlerce döven videoların ardından, Cumhurbaşkanı’nın 25 gün süren sessizliğini gördük. AKP’li vekillerin Soylu’nun en yakınındakilerden tepki gören umursamazlığını da. Yandaş medya bile onu sahipsiz bıraktı. Gelgelelim, elini çabuk tutan bir isim parlıyordu. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, 13 Mayıs’ta “Yılmadan çalışan bir devlet adamı” diyerek ona destek veren ilk büyük isim oldu.

Bu süreçte ilginç bir şey daha duyduk. İçişleri Bakanı, çıktığı televizyon programlarında, sistematik olarak, parti içindeki ‘bazı odakları’ hedef aldı. Bunlardan biri vardı ki ayrıca dikkat çekiyordu: Ahmet Davutoğlu’nun etkili olduğu think tank kuruluşlarından birisine bugün HDP’nin eş genel başkanı olan Mithat Sancar geldi. Bir şey söyledi orada. Özeti şu: Apo içeriden çıkacak. İki, Suriye’de, Kuzey Suriye’de bir devlet kurulacak, başına geçecek. Üçü, Türkiye’de özerk bir anayasa yapılacak, kendine ait bir anayasa yapılacak.”

Soylu’nun işaret ettiği ama adını anmadığı örgüt SETA’ydı. Bir zamanlar Davutoğlu’nun etkili olduğu kuruluş, Davutoğlu-Pelikan kavgasının ardından, Berat Albayrak’ın ağabeyi Serhat Albayrak’ın denetimine girmişti. Her kuş kendi sürüsüyle uçar ya. Davutoğlu’nun eski öğrencileri bu kez Pelikan sürüleriyle uçmaya başlamıştı.

Soylu’nun özetlediği harita, kuşkusuz ABD damgalıydı. Çözüm sürecinin bitişi, Trump ile “dostum” programı, MHP ile kurulan ittifakla çoktan rafa kalkmıştı.

SETA’NIN ABD İLE MUTABAKAT PROJESİ

Biçim değişir, öz ise çoğu zaman yerinde durur. Joe Biden’ın gelişiyle “ABD ile yeni mutabakat” programını savunanlar onlardı. Bir kez de değil. Her krizde sistematik şekilde ilişkilerin onarılmasını öneriyorlardı. Erdoğan’ın ABD ile anlaşarak iktidarını sürdürmesinin imkânlı olduğuna inanıyorlardı. İdlib karşılaşmasında, Libya’daki krizde, Afganistan bekçiliğinde, Ukrayna ya da Kırım meselesinde, ABD ile yeniden buluşmayı, Rusya ile karşı karşıya gelişin teorisini hazırlayarak yapıyorlardı.

Gizli de değil. SETA’nın Saray’daki seslerinden Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu üyesi de olan Sabah yazarı Burhanettin Duran, ABD seçimlerine sayılı günler kala kafalarındakini net şekilde ifade etmişti:

“Demokratların Ortadoğu ve Rusya politikaları Türkiye ile ilişkilerde sadece gerilimler üretmez. Aynı zamanda Karadeniz başta olmak üzere yeni işbirliklerini de tetikleyebilir.”

Reaksiyoner de değil…

Duran, geçen yıl şubat ayında, SETA’nın Kriter dergisinde, “Ankara’nın sabrı taşıyor”, “yeni bir politika arayışı devrede” demiş ve Batı’ya çağrı yapmıştı:

“Rusya’yı dengeleme yükünü sadece Ankara kaldıramaz, denge çöktüğünde Avrupa da ciddi zarar görür.”

Haliyle, Biden mecburiyet değil, SETA’nın beklenen Godot’suydu.

SETA’nın kimlerle iş tutabildiği sır da değil. 15 Temmuz’dan sonra AKP tarafından lanetlenen eski CIA Danışmanı Henri Barkey ile eski fotoğrafı çıktığında, Bülent Arınç meseleyi çok net açıklamıştı:

“SETA’da konuşma yapıyorum. SETA’nın temsilcisi de orada. Eğer Barkey tehlikeli bir adamsa onların davet etmemesi gerekir. Davet listesini ben hazırlamadım, SETA hazırladı.”

Kısacası Soylu, Peker’e SETA üzerinden yanıt verirken aslında devlet içindeki bir başka odakla kavgasını açığa çıkarıyordu.

Örneğin Soylu’nun ilk muhatabı gibi görünen Davutoğlu, anladığımız gibi tarif etti: “Benim üzerimden Berat Albayrak’a ateş etmeye çalışıyor.”

Cumhur İttifakı’na, özelikle Soylu’nun temsil ettiği kliğe verdiği destekle bilinen Doğu Perinçek de aynı günlerde parmağıyla tersinden aynı odağı işaret etti:

“SETA örgütünü beslemek, İsrail’i beslemek ve ABD’yi beslemektir.”

Perinçek’e göre, Sadık Albayrak’ın çocuklarının yönettiği kurum, ABD ve İsrail için çalışıyordu.

SETA’NIN ÇOCUKLARININ SAVAŞI

Fotoğrafta eksik kalan ayrıntı, “SETA’nın çocukları” arasındaki itişme. Bir süredir SETA’nın beyni olan Serhat Albayrak ile SETA’dan yetişen ve kurumun eski yöneticisi olan Fahrettin Altun arasındaki yol ayrımı kulislerde konuşuluyordu. Altun, ilk göreve geldiğinde, bu olay Pelikan ya da SETA ilişkileriyle açıklansa da Altun’un kendi düzenini kurduğu fısıltıyla söyleniyordu. Bu ayrım çeşitli açıklamalara, atamalara, politikalara hatta açıklamalara yansımıştı.

Peker’in açıklamaları sonrasındaki kırılmanın göbeğindeki SETA’daki ayrım, sonunda fiili bir tasfiyeye dönüştü. Geçen hafta Fahrettin Altun’a yakın 5 direktör ve 15 çalışan, toplam 20 kişi kurumdan tasfiye edildi. Ayrılanların adının, hatta yazılarının, kurum sayfasından silinmesi, “ayrılığın sevdaya dahil olmadığını” ortaya koyuyor. Gidenlerin başında gelen ve Batı medyasının Türkiye temsilcilerini fişleyen raporla hatırladığımız İsmail Çağlar, yakın zamanda Fahrettin Altun’un da isteğiyle, Basın İlan Kurumu Genel Kurulu’na atanmıştı. Ayrılanların “yola devam” mesajları da arabadan inenlerin başka bir arabaya bineceğini de gösteriyor. Nitekim kulislerde, geçen yıl Üsküdar’da kurulan bir vakfın, bu sürece hazırlandığı konuşuluyor.


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon