Bakan Çelik: Dilek'in ruh hali bozuk

AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Erdoğan Bayraktar'ın para vermek istediği kanser hastası Dilek Özçelik için 'Dilek kızımızın hastalığından dolayı ruh hali bozuk' dedi.

Bakan Çelik: Dilek'in ruh hali bozuk
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 18.04.2013 - 12:39

AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, dün akşam katıldığı bir televizyon programında, kanser hastası Dilek Özçelik ve Çevre Bakanı Erdoğan Bayraktar arasında geçen polemiğe değinerek ‘Bakan Bayraktar Dilek kızımıza cebinden 2000 TL verdi’ açıklaması yapmıştı.

Dilek Özçelik’in bugün o rakamın 200 lira değil, en fazla 200-300 lira olduğunu açıklamasının ardından Hüseyin Çelik bugün tekrar aynı konuya değinerek ‘Dilek kızımızın hastalığından dolayı ruh hali bozuk’ dedi.

Hüseyin Çelik şunları söyledi:

Dilek kızımıza şifalar diliyorum. Hastalıktan kaynaklanan problemleri var, ruh hali de iyi değil. Bu gayet normaldir. Ben bakanımın bana verdiği bilgileri dün ekranda anlattım. Bakan 2 bin lira verdiğini söyledi. Bakan verdiği paranın kaç para olduğunu çok iyi biliyor. Bakan kesinlikle 2 bin lira verdiğini söylüyor.

Bugün kızımız 200-300 lira demiş. Dilencilere 2 bin lira verildiğini gördünüz mü? Bakan ilaç için bu parayı veriyor. Sayın bakan linç edilmeye çalışılıyor. Bu çirkin bir şey. Önemli olan kızımızın iyileşmesidir.

Şimdi gidin Dilek kızımıza. 300 mü verdiler diye sorun. Bu habercilik değil arkadaşlar. Sayın Bayraktar bana ne dememiştir, ilgisiz kalmamıştır, içinden geldiği gibi davranmıştır.

 

Çıkış protokolü

Çelik, AKP Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında bugün bazı gazetelerde adına "çıkış protokolü" denen bir protokolden söz edildiğini hatırlatarak, İçişleri Bakanı Muammer Güler'in İstanbul'da yaptığı açıklamada böyle bir protokolün olmadığını ifade ettiğini vurguladı.

"Böyle bir protokol yoksa ya bu nedir? sorusu akıllara gelebilir. Ben ona cevap vereyim" diyen Çelik, şöyle devam etti:

"Yapılan şey şudur; 1996 yılında çıkan 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 10. maddesinin (d) bendine göre yapılan bir çalışma var şu anda. Daha önce EMASYA protokolü de bu kanunun sözünü ettiğim ilgili maddesine dayandırılarak çıkarılmıştı. Hükümetimiz döneminde EMESYA protokolü iptal edildi. Yapılan işin mahiyetini, bu okuyacağım bölüm ifade eder. Orada ne yazıyorsa o yönde bir çalışma yapılıyor. İlgili bölüm şu; (Birden fazla ili içine alan olaylarda ilgili valilerin isteği üzerine aynı veya farklı askeri birlik komutanlarından kuvvet tahsis edilmesi durumunda, iller veya kuvvetler arası işbirliği koordinasyon, kuvvet kaydırılması, emir komuta ilişkileri ve gerekli görülen diğer hususlar, yukarıda belirtilen hükümler çerçevesinde Genelkurmay Başkanlığı ile İçişleri Bakanlığı tarafından belirlenecek esaslara göre yürütülür)."

Bugün gazetelerde yer alan ve adına "çıkış protokolü" denen şeyin protokol olmadığını vurgulayan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu kanuna göre, İçişleri Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı arasında sözünü ettiğimiz hususlarla ilgili olarak esasların belirlenmesinden ibarettir. Bununla ilgili yapılan bir çalışma medya tarafından ele geçirilmiş, neticede yapılan bir çalışmadır. Belki daha ham haldeyken, çalışma devam ederken elde edilmiş haberdir, bu bir protokol değildir. Sözü edilen esasların belirlenmesidir. EMASYA protokolü ortadan kalktıktan sonra bu alanda bir boşluğun varlığı hissedildi ki bu süreçte üzerine vazife düşen, iş düşen bu sürecin olmazsa olmazları konumundaki İçişleri Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı bu anlamda bazı esasların belirlenmesiyle ilgili olarak bir çalışma yürütüyor, işin özü budur"
Gazetecilerin sorularını da cevaplandıran Çelik, "Yapılan çalışmadan, Türkiye'den çıkışın esaslarını anlasak doğru olur mu?" sorusuna, "Burada yapılan şudur; kimin ne yapacağıyla ilgilidir. Polis teşkilatımız, korucular, jandarma teşkilatımız İçişleri Bakanlığına, kara, hava ve diğer unsurlar Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlıdır. Burada belirlenecek esaslar, koordinasyonun düzenli yürümesi için herhangi bir sıkıntıya meydan verilmemesi için ortaya konacak esaslardır" yanıtını verdi.

Ege ve Karadeniz bölgesinin çözüm sürecine desteği

Çelik, Ege ve Karadeniz bölgelerinde çözüm sürecine desteğin artırılması için özel bir program yapılıp yapılmayacağına ilişkin soru üzerine, bu bölgelerde sürece ilişkin daha fazla kafa karışıklığı olduğunu ifade ederek, diğer bölgelere göre sürece daha az destek olunduğunu hatırlattı.

Son anketlerin ardından Karadeniz ve Ege bölgelerine, bakan ve AKP genel başkan yardımcılarının gönderildiğini belirten Çelik, şöyle konuştu:

"Hem Karadeniz bölgesi, Doğu ve Batı Karadeniz dahil olmak üzere hem Ege bölgesine arkadaşlarımız gittiler, araziye indiler. İl başkanlıklarımızın düzenlediği toplantılar yaptılar. STK'larla, medya mensuplarıyla bir araya geldiler. Kanaat önderlerini ziyaret ettiler. Esnaf ziyaretleri yapıldı. Dolu dolu programlar gerçekleştirildi. Kamuoyu algısını yönetmek çok kolay değil. Biz, üzerimize düşeni yapıyoruz. Ben, önümüzdeki süreçte de taşlar yerine oturduktan sonra bu bölgelerimizde bir endişe olmayacağına inanıyorum. Türkiye'deki genel desteğin yüzde 70'lere vardığını ifade etmiştim. Türkiye'nin her vilayetinde, her konuda aynı oranlarda bir destek veya aynı oranlarda karşı duruşun olması tabi ki söz konusu değil. Bunu da saygıyla normal karşılıyoruz. Ege bölgesindeki insanımızı, Karadeniz bölgesindeki insanımızı da ikna etmek, süreci daha iyi anlatmak bizim boynumuzun borcudur. Onların böyle bir algısı varsa, bana göre eksiklik onlar da değil. Bizim daha çok çalışma ve gayret içinde olmamız gerekiyor. Bunu da yaptık ve yapıyoruz."
 

İlgili haberler için tıklayınız: