Bahar şiirle gelir

2. Uluslararası Bahar ve Şiir Festivali Beşiktaş Abbasağa Parkı’nda düzenlenen açılış etkinliğiyle başladı. Gecede müzik, şiir ve dostluk başroldeydi.

Bahar şiirle gelir
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 01.05.2017 - 21:26

Dünya Şiir Hareketi’nin çağrısına uyarak temasını ırkçılığa ve yabancı düşmanlığına karşı olarak düzenlenen 2. Uluslararası Bahar ve Şiir Festivali önceki akşam Abbasağa Parkı’ndaki açılış etkinliğiyle başladı. Festival Yönetmeni, şair Ataol Behramoğlu ile festivalin koordinatörü Yasemin Arpa’nın ev sahipliğindeki açılışta Vedat Sakman’ın seslendirdiği şarkılar vardı ilk olarak. Gitgide soğuyan havaya rağmen gece boyunca sahneden inmeyen Sakman ve müzisyen arkadaşları Ömer Hayyam’dan Nâzım Hikmet’e birçok şairin şiirlerinden bestelenen parçalarla ara ara melodilerle ortamı renklendirirken Cengiz Bektaş’tan Ahmet Telli’ye ülkemizden; Bianchi Vincenzo’dan Kate Newman’a yurtdışından birçok önemli şair de sırayla sahneye gelip şiirlerini okudular, alkışlar eşliğinde. Yine de gecenin ilk şiiri Atatol Behramoğlu’ndan geldi elbette. “Çok kısa bir dörtlük okuyacağım” diyen Behramoğlu kendisine ait 1974 tarihli bir şiirle yaktı gecenin ateşini: “Cellat uyandı yatağında bir gece / ‘Tanrım’ dedi ‘Bu ne zor bilmece / Öldükçe çoğalıyor adamlar / Ben tükenmekteyim öldürdükçe...’”

Kuran’ı tercüme etmek

Letonyalı ünlü şair Uldis Berzins bu yılki festivalin konuklarından biri. Berzins’in bizi ilgilendiren bir başka özelliği önemli bir Türkolog oluşu ve Fazıl Hüsnü Dağlarca ve Yunus Emre gibi şairlerimizi Letoncaya çevirmesi. Berzins’in üzerinde uzun yıllar çalıştığı bir başka projesi de Kuran’ın Letonca tercümesi. Bu çevirisi için bir de ödül alan şair önce Tevrat’ı çevirdiğini ve ardından Kuran’a yöneldiğini anlatıyor: “Kuran, Tevrat’ın ve İncil’in geleneksel anlamda devamıdır. Türkolog olarak zaten biraz Arapça biliyordum. Bu tercümeyi de kimsenin yapmayacağını anladım ve kolları sıvadım. Maalesef insanlar sadece manalar ve teolojik meselelerle ilgileniyor, kimse üslubu görmüyor. Çeviriyi bitirmem 10 yıl aldı. Tabii ki başka şeyler de yaptım, sadece bununla uğraşmadım. Kuran’a ilgi de fena değil, iki baskı yaptı şimdiye kadar.”

Nâzım’ı Japonca dinlemek

Festivalin bir konuğu da Japonya’dan Arai Takako. Takako’nun “Galapagos” şiiri onun ekonomik krizler, nükleer felaketler gibi günümüz Japonyası’na dair meseleleri kara mizahın tezgâhından geçirerek ele aldığı bir şiir ve onun üslubuna dair çok şey anlatıyor. “2011’deki deprem ve tsunami felaketinin ardından Japonya’da çok ağır ve stresli bir atmosfer başgösterdi. Bunu hem toplum için hem de kendim için kırmak istedim ve mizahın, özellikle de kara mizahın insanlar için önemli olduğunu fark ettim. Mizah içinde eleştiriyi de barındırmalı diye düşündüm ve ekonomik problemleri, nükleer felaketi bunun için işin içine kattım” diyor Takako. Konu Japonya’dan ve nükleer felaketten açılınca söz Nâzım Hikmet’e de geliyor haliyle ve Takako onun “Kız Çocuğu” şiirinin ne kadar ünlü olduğunu anlatıyor. Hatta ünlü müzisyen Ryuichi Sakamoto’nun Nâzım’ın şiiri için bir beste yaptığını söylüyor ve şarkıyı söylemeye başlıyor. Ne dediğini anlamak mümkün olmuyor elbette (şiiri her ne kadar çok iyi bilsem de) ama Nazım’ı Japonca dinlemek de ancak böyle bir festival sayesinde olurdu herhalde diye düşünüyorum. Hemen hatırlatalım, festivalde bugün önce 11.00’de Bahçeşehir Üniversitesi’nde “Şiir Hayatın Neresinde” başlıklı söyleşi, ardından saat 15.00’te konuk şairlerin ve Tuna Kiremitçi’nin katılımıyla Şairler Sofası Parkı’nda “Şiir Hep Genç Kalacak” başlıklı şiir ve müzik dinletisi var.

Festivalin bir konuğu da Japonya’dan Arai Takako. Takako’nun “Galapagos” şiiri onun ekonomik krizler, nükleer felaketler gibi günümüz Japonyası’na dair meseleleri kara mizahın tezgâhından geçirerek ele aldığı bir şiir ve onun üslubuna dair çok şey anlatıyor. “2011’deki deprem ve tsunami felaketinin ardından Japonya’da çok ağır ve stresli bir atmosfer başgösterdi. Bunu hem toplum için hem de kendim için kırmak istedim ve mizahın, özellikle de kara mizahın insanlar için önemli olduğunu fark ettim. Mizah içinde eleştiriyi de barındırmalı diye düşündüm ve ekonomik problemleri, nükleer felaketi bunun için işin içine kattım” diyor Takako. Konu Japonya’dan ve nükleer felaketten açılınca söz Nâzım Hikmet’e de geliyor haliyle ve Takako onun “Kız Çocuğu” şiirinin ne kadar ünlü olduğunu anlatıyor. Hatta ünlü müzisyen Ryuichi Sakamoto’nun Nâzım’ın şiiri için bir beste yaptığını söylüyor ve şarkıyı söylemeye başlıyor. Ne dediğini anlamak mümkün olmuyor elbette (şiiri her ne kadar çok iyi bilsem de) ama Nazım’ı Japonca dinlemek de ancak böyle bir festival sayesinde olurdu herhalde diye düşünüyorum. Hemen hatırlatalım, festivalde bugün önce 11.00’de Bahçeşehir Üniversitesi’nde “Şiir Hayatın Neresinde” başlıklı söyleşi, ardından saat 15.00’te konuk şairlerin ve Tuna Kiremitçi’nin katılımıyla Şairler Sofası Parkı’nda “Şiir Hep Genç Kalacak” başlıklı şiir ve müzik dinletisi var.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler