Araç, amacın yerini alınca

Pandemi yüzünden 10 Aralık’ta Nobel toplantıları da yapılamadı. Aynı gün başta Nobel şöleninin yapıldığı Stockholm Belediye Sarayı olmak üzere, konser evi, opera binası ışık oyunlarıyla aydınlatıldı.

Araç, amacın yerini alınca
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 27.12.2020 - 02:00

 Televizyon haberlerinde gördüğüm kadarıyla binaların duvarları rengârenk tablolara dönüşüyordu. Millet bu gösteriyi yerinde seyretmek için binaların çevresine akın etti. Ben gitmedim. Zerre kadar da istek duymadım. Günde ortalama 150 kişi pandemiye kurban giderken ve bütün resmi kurumlar yapacakları hiçbir şey yokmuş gibi durumu seyrederken, binaların dış yüzlerinin eğlence duvarına çevrilmesini içime sindiremedim. Gitmeyerek protesto eyleminde bulundum. Tabii ki arkadaşlarımın bile anlamsız bulduğu protesto eylemim, “Tavşan dağa küsmüş, dağın haberi yok” özdeyişinde ifade edildiği gibiydi ama vicdanım rahattı. İnsan sevgisini unutanların renk cümbüşüyle o insanları oyalamasına katlanamazdım. 

Bir bilge insan, “İnsanlar sevilmek için yaratılmıştır, eşyalar kullanılmak için. Günümüzde eşyalar seviliyor, insanlar kullanılıyor” demiş. Günümüzü çok iyi anlatıyor. Devletler insan topluluklarının güven içinde yaşayıp refahlarını artırmak için oluşturulmuş bir organizasyon. Bugün renk cümbüşleriyle oyalanan insanlar uyutulup, beyinleri uyuşturulurken devlet denilen büyük organizasyonun kontrolündeki bütün olanaklar küçük bir kesime sunuluyor. Devletin amacı insana hizmet iken, insanlar küçük bir kesimin çıkarları için devlet eliyle araç haline getirildi. Amaç ile araç karıştırıldığı için İsveç pandemiye teslim oldu. 10 buçuk milyonluk İsveç’te şu günlerde can kaybı 8 bini geçti. Stockholm’de yoğun bakım servislerindeki doluluk oranı  yüzde 101.

Bütün kurumlar sorumlu

Pandeminin başından beri bu sayfada kaç kez yazdım; İsveç saçma sapan bir stratejiyle pandemiyi atlatacağını sandı. Bir ara kurban sayısı nüfusa oranla ABD’yi bile geçince konunun derinlemesine araştırılması için bir komisyon kuruldu. Komisyon ilk değerlendirmesini 15 Aralık’ta kamuoyuna duyurdu. İkinci raporu gelecek yıl ekim ayında hazır olacak. Toplu değerlendirme ise Şubat 2022’de. 

İlk rapor çok sayıda yaşlının öldüğü bakımevlerinin durumunu ele aldı. Komisyona göre, çoğu özelleştirilmiş bakımevlerinde çok sayıda kurban verilmesinin birçok nedeni var. Her şeyden önce işleyişi bozuk, donanımı eksik. Bakımevlerinde doktor ve hemşire yok. Çünkü sağlık hizmetleri il yönetiminin sorumluluğunda, bakımevleri ise belediyelerin. Peki, bunu çözecek bir üst organ yok mu? Yok. Bunların hepsi feodal beyliklere dönmüş. Yasa öyle, hükümet karışmıyor. Zaten öyle bir amaçları yok. Çünkü bu bakımevleriyle, özelleştirilmiş sağlık hizmetlerine para muslukları olarak bakılıyor. Bunu da insan hayatını hiçe sayarak, ucuz işgücü ve gerekli olan harcamaları yapmayarak beceriyorlar. Yani İsveç’te para amacın ötesinde Tanrı gibi tapınılan bir nesneye döndü. 

Komisyon raporunda, bakımevlerinde çalışanların yüzde 40’ının yeterli eğitimden geçmediğine, yüzde 25’inin saat ücretiyle çalışan geçici elemanlar olduğuna dikkat çekilerek sorumlular olarak belediyeler ve il yönetimleri gösteriliyor. Ama baş sorumlu olarak bu hükümet ve bundan öncekiler işaret ediliyor. Komisyon son olarak hükümeti, “İnsanları koruyun. Hâlâ şansınız var” diye uyarıyor. Raporu uzun uzadıya yazmaya gerek yok, bahardan bu yana ne yazdıysak hepsi var. Peki, stratejinin yanlış olduğunu biz gördük de onlar görmedi mi?..

Birlikte göz yumdular

 Görmez olurlar mı? Ama elde ne koruyucu malzeme ne ilaç olduğundan görmezden geldiler. Bütün sorumluluğu Halk Sağlığı Müdürlüğü’ne yükleyip sıyrıldılar. Hem de hükümet ve muhalefet işbirliği yaparak. Pandeminin başında iktidar ve muhalefet partileri toplanarak izlenecek stratejinin Halk Sağlığı Müdürlüğü tarafından yürütülmesine birlikte karar verdiler. Bütün dünyada ırkçı olarak tanınan partinin lideri, Başbakan Stefan Löfven’e “Yalnız değilsin. Bilmelisin ki bütün ülke beraberiz” diye seslendi. Mart ayında ne maske ne hijyen maddesi bulunan ülkeyi ajitasyonla idare ettiler. Hiçbiri Norveç ve Finlandiya gibi önlem almayı önermedi.     

Sonbaharda can kayıpları tekrar tırmanışa geçince muhalefet yan çizmeye başladı. “Bütün ülke beraberiz” diyen Jimmie Åkesson, ekim ayında “Bu kitle kıyımıdır” diye konuşmaya başladı. Hıristiyan Demokrat lider Ebba Busch da “Salgının yayılmasından hükümet sorumludur” diye saldırdı. Muhalefet partileri, iktidar yolundaki ayak oyunlarına kurbanları araç ettiler. 

Geçen hafta Kral Gustav da “Pandemi stratejisinde başarılı olamadık” diye açıklama yaptı. Başarısızlığı kabullenmek için bu kadar insanın ölmesi, İsveç’in dünyaya rezil olması mı gerekiyordu?.. Dünyanın en ünlü epidemiyoloğu Anders Tegnell’e ve kurumuna güven de düşüyormuş. 

Geçen hafta bir haber daha geldi. Göteborg kanalizasyon sularında virüs bir hafta içinde 100 kat artmış. Büyük bir felâketin işareti sayılabileceği söyleniyor. Burada yasak yok; tavsiye var. Tabii kurban da çok. 

osman.ikiz@gmail.com 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler