Antalya’da gündüz deniz, gece sinema: 57. Antalya Altın Portakal Film Festivali sürüyor
57. Antalya Altın Portakal Film Festivali sürüyor. Her akşam üç farklı mekanda 6 filmin izleyiciyle buluştuğu festivalde gösterimlere izleyicinin ilgisi genel olarak yüksek.
Antalya hâlâ yazı yaşıyor ve gündüzleri denize giren festival konukları akşam saatlerinde gösterimlerin yapıldığı ve “Yıldızların Altında” adı verilmiş açıkhava sinemalarında bir araya gelerek filmleri izliyor, yorumlar yapıyor, sinema sohbetleri gece geç saatlere dek sürüyor. Pandemi elbette birçok anlamda birçok şeye sekte vurdu ama festival ruhunun yine de fazla yara almadığını görmek güzel. Tek şikayet gösterim mekanlarının aynı anda gösterilen filmlere yetmemesi ve her film sadece bir kez gösterildiği için birçok şeyi kaçırmamız...
"Kar Kırmızı"nın başrolünde Mehmet Usta oynuyor.
Festivalin ilk günü izleyiciyle buluşan filmlerden Atalay Taşdiken imzalı “Kar Kırmızı” genel olarak izleyicinin beğenisi ile karşılansa da sinema yazarları filmin senaryosunun sorunlu olduğu yorumlarını yaptı. Karla kaplı bir coğrafyada geçen ve yer yer ‘Anadolu western’ havasının izleyiciye geçtiği film aslında bir intkam hikâyesi ve baş karakterinin yolculuğu üzerinden kurduğu dramatik çatı gerçekten de yer yer aksaklıklar gösteriyor. Zamanda ileri geri sıçramalarla anlatılan öykü hapisten çıktıktan sonra onu içerideyken terk eden karısının peşine düşen ve bu sırada kendi yakalanışı hakkındaki gerçekleri de öğrenen Yusuf’un (sinemamızdaki kaçıncı Yusuf acaba bu, bununla ilgili ilginç bir inceleme yapılabilir sanki) tüm köprüleri yakark hiç görmediği kızını bulmak için yaptıklarına tanık ediyor izleyiciyi. Başroldeki Mehmet Usta’nın hemen her sahnesinde odakta olduğu “Kar Kırmızı” etkileyici müzikleri (Yukio Yamamoto) ve filmin temel metaforu olan karın beyaza boyadığı sahnerin izleyiciyi büyüleyen görüntü yönetimiyle dikkat çekiyor. Yan karakterlerin (özellikle jandarma, savcı vb.) diyaloglarının filmi ne yazık ki aşağı çektiği gerçeğini not etmekle beraber Yusuf’un eski dostu rolünde Baran Seyhan’ın performansının akılda kaldığının altını çizelim.
Reis Çelik son filmi "Ölü Ekmeği"nde izleyiciyi Aşıklar diyarına götürüyor.
AŞIKLARIN BİLDİĞİ...
Reis Çelik imzalı “Ölü Ekmeği” yoksullukla örselenmiş insanların teselliyi sazda sözde bulduğu zamansız bir doğu coğrafyasında geçiyor ve odağına aşıkların dünyasını yerleştiriyor. Hikâye anlatmayı seven ve karşısındakine büyük bir şevkle anlattığı hikâyeleriyle dinleyeni alıp götüren Reis Çelik kariyerinin muhtemelen en iyi filmlerinden birine imza atmış “Ölü Ekmeği”nde ve sazını eline aldığında tüm atmosferi değiştiren, hatta temize çeken aşıkların söz aldığı sahnelerde belgesel sinemanın sınırlarına girip girip çıkan film yer yer izleyenin tüylerini diken diken ediyor. Hele Gürcü kadın aşık Nargüle hanımın aşıkları atışmasındaki yıkıp geçen bir “Kiziroğlu” performansı var ki, günlerdir izleyenlerin hafızasından silinmedi. Öte yandan köyün yaşlı saz-söz ustası Aşık Ziyeddin ile ona çırak verilen küçük Mustafa’nın ilişkisi (ki bu rolü de Ziyeddin’in gerçek hayattaki çırağı Tarkan Omarov oynuyor) hem iki ‘amatör’ün oyunculukları açısından hem de usta-çırak dinamiklerinin zaman içinde nasıl dönüştüğüne dair tespitleri açısından dikkate değer. Yine de şunu belirtmeden geçmek olmaz; Reis Çelik keşke aşıklar atışması sahnesinde yakaladığı güçlü etkiyi daha da pekişterecek bir şekilde tüm filmi belgesel bir bakış açısıyla çekip bizleri aşıkların dünyasında daha da derinlere götürseymiş, zira onun ustası olduğu hikâye anlatıcılığıyla aşıkların sazı sözü bir araya geldiğinde ortaya çok daha özel bir büyü, benzersiz bir alaşım çıkıyor; esriklik izleyiciyi alıp götürüyor.
"Dirlik Düzenlik" filminin ekibi gösterim öncesi kırmızı halıda.
ERKEK GÖZÜYLE KADIN DÜNYASI
İkinci gün gösterimi yapılan filmlerden “Dirlik Düzenlik” uzunca bir süredir ikinci uzun metrajlı filmini beklediğimiz Nesimi Yetik’in imzasını taşıyordu ve başrolündeki üç kadının yaşadıkları filmi izleyen izleyicinin önemli bir kısmını yoğun duygularla eve yolladı. Asiye Dinçsoy, Dudu Yetik ve Betül Esener’in bir arada yaşayan üç kişilik bir aileyi (yaşlı anne ve yetişkin iki kızı) canlandırdığı “Dirlik Düzenlik” her şeyden önce kadınları bu kadar ön plana taşıyan, izleyici kadınların dünyasına bu denli sokmayı hedefleyen filmin bir erkek tarafından yazılıp çekilmesi gerçeğinin takdir edilmesini gerekli kılıyor bence. Yıllardır sinemamızın ‘erkek’ yaratıcılarının kadın karakterler konusundaki aczini eleştirdiğimizi düşünürsek en azından bu kadarını teslim edip Nesimi Yetik’i alkışlamamız gerekir diye düşünüyorum; tabii bu benim fikrim. Filmde yer alan aile içi dinamiklerin, gerilim ve çatışmaların ve hatta yer yer izleyiciye kahkaha attıran gülünçlüklerin ne kadarının Nesimi Yetik’in şahsi gözlemlerinden (ne de olsa filmdeki anne kendi annesi, kızlardan biri de kendi eşi) derlendiğini bilemiyoruz elbette ama kesinlikle sahnelerin önemli bir bölümü izleyicide karşılık bulacak denli sahici görünüyor ama filmin bütününde bu hissin tekrarlandığı bölümlerin oluşu da genel yapıda bazı aksaklıklar doğruyor. Asiye Dinçsoy’un incelikli ve yüksek oyunculuğu ilk günlerde izlediğimiz filmler içinde belirgin bir ekilde öne çıkıyor, bunun da altını çizelim. Son olarak, filmde patlayan silah tutukluk yapsaydı daha mı iyi olurdu diye düşünmedim değil doğrusu; arızalı aileler biraz böyledir zira (en azından bazıları), bir patlama olacak sanırsınız ama olmaz ve aynı bozuk yapı sonsuza kadar sürer.
Başrollerini Gülçün Kültür Şahin ve Murat Kılıç'ın paylaştığı "Kumbara" bugün izleyiciyle buluşuyor.
FESTİVALDE BUGÜN
Ulusal Yarışma’da bu gece yönetmen Ferit Karol’un “Beklentilerimiz, korkularımız, kendimizi var etme çabamız bizi en yakınımızdaki insana ne kadar yabancılaştırabilir?” sorusunu sorduğu “Kumbara” 19.20’de; Erdem Tepegöz’ün Gürcistan’da bir maden kasabasında beş haftada çektiği sıra dışı bağımsız bilimkurgu filmi “Gölgeler İçinde” 22.00’da Yıldızların Altında 1 açık hava sinemasında film ekiplerinin katılımıyla izleyicilerle buluşacak.
Uluslararası Yarışma’da Filistinli yönetmen Ameen Nayfeh’in, başrolünde “Body of Lies”, “The Kingdom”, “Paradise Now” gibi filmlerden tanıdığımız Ali Suliman’ın yer aldığı, İsrail işgali altındaki topraklarda Filistinlilerin yaşadıklarının anlatıldığı çarpıcı portresi “200 Metre” 19.20’de; Uberto Pasolini’nin gerçek bir hikâyeden uyarladığı, aile ve evlat edinme konularına derin bir duyarlılıkla yaklaştığı filmi “Alelade Bir Yuva” 22.00’da Yıldızların Altında 2 açık hava sinemasında beyazperdede olacak.
Belgesel Yarışması’nda ise Deniz Tortum’un babasının hekim olarak 30 yıl görev yaptığı ve kendisinin dünyaya geldiği Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ndeki gündelik hayatı mercek altına aldığı belgeseli “Maddenin Halleri” 19.20’de; Eytan İpeker’in Yahudi soykırımından kurtulan kadınlar arasında düzenlenen güzellik yarışmasının katılımcılarından Sophie Leibowitz’in hikâyesine odaklanan “Miss Holokost Survivor” 21.30’da Ulusal Belgesel Film Yarışması kapsamında AKM, Amfi Tiyatro’daki Yıldızların Altında 3 açık hava sinemasında ücretsiz olarak izleyiciyle buluşacak.
En Çok Okunan Haberler
- Ünlü ton balığı markalarında 'yasaklı' madde!
- Ünlü peynir markasından 'konkordato' kararı
- Diyanet'in rekor ihalesi 'Cengiz'e verildi
- Demokrat Parti Kurultayı’nda adaylık krizi!
- Narin cinayetinde 'demir kapı' ayrıntısı
- AKP'nin 'asgari ücret' formülünü duyurdu
- Süleyman Soylu 'tarafını' seçti
- Grip nedeniyle hastaneye gitti, hayatının şokunu yaşadı
- Muazzez İlmiye Çığ hayatını kaybetti
- Dünya’nın bütün çöplerini neden Güneş’e fırlatmıyoruz?