Anormalin annesi
Ben anormalin annesi olmayı çok zor öğrendim. Günlerim, aylarım kendimi kapattığım bir mutfağın içinde hücre hapsinde geçti. Orada kendimle yüzleştim...
Bu virüs, boyuna posuna bakmadan çok şeyi değiştirecek gibi görünüyor. Bu yıl Otizm Farkındalık Ayı olan Nisan ayında ilk kez etkinlik, yürüyüş, seminer yapılamıyor. Herkes evlerinde, çoğu zaman da ekran başında.
Bizler, yani ötekilerin anneleri bu yalnızlığa epeyce alışkınız. Ne oğlum ne de ben bu sosyal izolasyon dönemine alışmakta büyük bir zorluk çekmedik. Diğer annelerden de benzer cümleler duydum son günlerde. Zaten çoğunlukla karantina altında gibi yaşıyormuşuz diyorlar, alışkınız.
Geçtiğimiz günlerde Çin’den bir duvar yazısı paylaşıldı. Şöyle yazmış; ‘Asla normale dönemeyeceğiz çünkü eskiden normal dediğimiz şey, sorunun ta kendisiydi’. Hak vermemek elde değil. Çünkü çoğu zaman ‘normal değil’ yaftası ile etiketlenen çocukların anneleri olan bizler bunu zaten görüyorduk.
Eğitim yuvası diye açılmış okullardan çocuğunuz otizmli diye sürüldüğünüzde, size yardımcı olsun diye koltuğuna oturtulanlar vicdansızlık ettiğinde, her seçimden önce sözler verenler makamına oturunca bunları unuttuğunda, çocuğunuz otizmli diye apartman komşularınız sizi evinizden attırmak istediğinde çoğunluğun normalinin hiç normal olmadığını anlamak zor olmamıştı.
Günlerim aylarım kendimi kapattığım hücrede geçti...
Çoğumuz ilk günler bunları pek açık yazamadık, üzülmeyi, dışlanmayı, izolasyonu bizler gibi keskin yaşayanlar ‘oh olsun’ demekten çekinir, insanları üzmemek için içimize atarız genellikle. Ama sonunda birkaçımız dayanamadık yazdık. ‘Bir çocukla eve hapsolmak, ona gereken eğitimi verecek okuldan uzaklaşmak, günler boyunca onu oyalayacak yollar aramak, yapayalnız ve çaresiz hissetmek kolay mıymış?’ diye sorduk sonunda.
Sorduk sormasına ama aslında gözü kapıda, dilinde ‘bir an önce geçsin ve eski hayatımıza dönelim’ diyerek bekleyenler için durup düşünmek, empati, günü geldiğinde anormalin içindeki asıl normali bulmak ve hayata geçirmek öyle hemencecik olamayacak gibi duruyor.
Toplumların insan olmanın anlamını yitirmiş, tamamen bir yarışa dönüşmüş, nereye koştuğunu bile bilmeden kendi sonuna ilerleyen bu koşusunun içinde anormal görülen bir çocuğun annesi olmak kolay değil. Kendini normal sanan pek çok kişinin kendi evriminin orta çağında, hatta bazılarının henüz cilalı taş devrinde yaşadığını görerek bu normal hayatı kotarmaya çalışmak kolay değil. Birbirinin boğazına sarılmış, hayattan koparabileceği küçücük bir parça için bazen dünyaları yakacak kadar hırslı insanların içinde hiç büyümeyen bir bebeği kollamaya çalışmak kolay değil.
O yüzden az da olsa umut veriyor bu izolasyon dönemi bizim gibi anormallerin annelerine. Belki gelecekte bizim çocuklarımızın da en az kendileri kadar değerli olduğunu anlamaları için küçücük bir empati ihtimali doğar.
Ben anormalin annesi olmayı çok zor öğrendim. Günlerim, aylarım kendimi kapattığım bir mutfağın içinde hücre hapsinde geçti. Orada kendimle yüzleştim, orada çektiğim acının diplerine kadar indim. Tek bir şey bularak çıktım o yalnızlıktan. Her ne arıyorsan senin içinde. Orada duruyor, küçücük gözle görülemeyecek kadar küçük bir hücrenin içinde.
En Çok Okunan Haberler
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- Sette kavga çıkmıştı: Siyah Kalp dizisinde flaş ayrılık