Anayasa değişikliği ile ne değişiyor?
Anayasa değişikliği hayata geçerse, HSYK üyeliği seçiminde “pazarlık”, “ittifak” dönemi bitecek ve doğrudan “tek adam” konumuna gelen Cumhurbaşkanı’nın etkili olacağı bir sistem oluşacak. Anayasada “bağımsız ve tarafsız” olacağı belirtilen yargı, tarafsız olmayan Cumhurbaşkanı’nın güdümüne girecek.
16 Nisan’da yapılacak anayasa değişikliği referandumundan “evet” çıkarsa, Türkiye Cumhuriyeti’nden önce yargının “yönetim şekli” değişecek. Paketle, HSYK’nin mevcut üyeleri referandumun hemen ertesi günü tasfiye olacak; yerlerine 30 gün içinde bizzat Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın belirleyeceği yeni üyeler atanacak. Üstelik Erdoğan’ın atamalardan önce anayasal “tarafsızlığı” sona erecek ve “partili Cumhurbaşkanı” sıfatını kazanacak. Partili Cumhurbaşkanı olarak Erdoğan, yeni HSYK’yi oluşturacak. “Bağımsız” ve “tarafsız” olması gereken Yargıtay ve Danıştay üyeleri, TBMM’nin seçeceği üyelikler için parti koridorlarında “kulis” yapacak. 30. günün sonunda yargının “siyasallaşıp”, Saray’a bağlandığı yeni bir dönem başlayacak.
Türkiye; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin birçok maddesinin ihlal edildiği Olağanüstü Hal (OHAL) koşulları altında 16 Nisan’da anayasayı değiştirmek için sandık başına gidiyor. İktidara muhalif kesimlerin susturulduğu bir ortamda; onlarca gazeteci, yazar, akademisyen, siyasetçi cezaevinde... Birçok muhalif gazete ve televizyona el konuldu, onlarca gazeteci işsiz... Sokağa çıkıp eylem yapmak yasak... Doların 4 TL’ye dayandığı, işsizliğin rekor düzeye ulaştığı ekonomik kriz koşullarında, Cumhuriyet’in köklü kurumları Varlık Fonu ile yağmalanmakta... Artık rutine binen bombalı saldırılarla onlarca insan yaşamını yitirirken, güvenlik sorunu had safhada. Fırat Kalkanı Harekatı’nda şehit sayısı 70’e yaklaşırken, Türkiye’nin Suriye bataklığından ne zaman çıkacağı belirsiz...
15 yıldır tek başına ülkeyi yöneten AKP, her istediğini yapabilecek çoğunlukta olmasına karşın neden anayasayı değiştirerek Cumhurbaşkanlığı sistemine geçmek istiyor? Üstelik; Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın “90 yıllık parantezi kapatıyoruz”, Cumhurbaşkanı’nın eşi Emine Erdoğan’ın “90 yıllık enkazı kaldırdık”, AKP milletvekili Tülay Babuşçu’nun “90 yıllık reklam arası bitti” dediği bir dönemde...
Türkiye’yi tek adam rejimine götüreceği eleştirilerine neden olan anayasa değişikliğindeki maddeler; birbirinden bağımsız olması gereken yasama, yürütme ve yargıyı nasıl Saray’ın vesayeti altına sokacak? Cumhuriyet olarak hazırladığımız dizide, birbiriyle ilintili maddeleri gruplandırarak inceledik. Bugünkü dizide, ilk olarak yargının nasıl sil baştan değiştiğini ele aldık. Paketin 1. maddesi ile anayasanın 9. maddesinde yer alan “Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır” hükmündeki, “bağımsız” ifadesinden sonra “ve tarafsız” ilkesi eklendi.
Paketin 14. maddesinde HSYK’ye ilişkin getirilen değişiklikler; 1. maddede bu “olumlu” adımı neredeyse etkisiz hale getirilecek nitelikte. 14. madde ile HSYK üyelerinin seçim yöntemi değiştirilerek, yürütmenin tek başına lideri olan Cumhurbaşkanı’na geniş yetkiler verildi. Özetle yargının “bağımsızlık” ve “tarafsızlığı” ilkelerinin içi HSYK değişikliği ile boşaltıldı.
HSYK’ye Saray imzası
14. madde ile Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun adındaki “yüksek” ifadesi çıkarıldı ve kurum Hâkimler ve Savcılar Kurulu olarak anayasada yer alacak. HSYK’nin 3 olan daire sayısı, 2’ye indirildi. 22 olan üye sayısı da 13’e düşürüldü. Adalet Bakanı’nın konumu başkan olarak devam edecek ve müsteşarı da “doğal üye” olarak HSYK’de yer alacak.
Kurulun kalan 11 üyesi ise atama yoluyla belirlenecek. 4 üye, bizzat Cumhurbaşkanı tarafından atanacak. Cumhurbaşkanı, bunlardan 3’ünü adli yargı hâkim ve savcıları arasından, birini ise idari yargıdan seçecek. 7 üye TBMM tarafından seçilecek. Bu 7 üyeden 3’ü Yargıtay, 1’i Danıştay, 3’ü ise hukukçu öğretim üyeleri ve avukatlar arasından belirlenecek.
Mevcut HSYK’nin yapısı 22 asıl üyeden oluşuyor. Cumhurbaşkanı, mevcut sistemde adli ve idari yargıdan değil, hukukçu öğretim üyeleri ve avukatlar arasından 4 üyeyi seçiyordu. 3 asıl üyeyi Yargıtay, 2 asıl üyeyi Danıştay, 1 asıl üyeyi de Türkiye Adalet Akademisi Genel Kurulu belirliyordu. 10 asıl üye ise adliyelerde kurulan sandıkla, hâkim ve savcılar tarafından seçiliyordu. Anayasa değişikliğinde ise Yargıtay, Danıştay, Türkiye Adalet Akademisi ile adli ve idari yargının HSYK’de “kendi temsicilerini” seçme hakkı kaldırıldı. Buna karşılık artık yargıyı yönetecek olan HSYK’de sadece Cumhurbaşkanı ve TBMM’nin seçeceği üyeler görev yapacak.
Anayasa değişikliği hayata geçerse, HSYK üyeliği seçiminde “pazarlık”, “ittifak” dönemi bitecek ve doğrudan “tek adam” konumuna gelen Cumhurbaşkanı’nın etkili olacağı bir sistem oluşacak. Çünkü, 13 üyeden 4’ünü Cumhurbaşkanı atayacak. Paketle, Adalet Bakanı ve Müsteşarı da doğrudan Cumhurbaşkanı tarafından atandığı için, HSYK’deki gücü 6’ya ulaşacak. Cumhurbaşkanlığı ile TBMM seçimlerinin aynı günde yapılacak olması nedeniyle Meclis’in iradesi Saray çerçevesinde şekillenecek. Cumhurbaşkanı’nın “hâkim” olacağı HSYK, çıkaracağı kararnamelerle tüm yargıya hükmedecek. Anayasada “bağımsız ve tarafsız” olacağı belirtilen yargı, tarafsız olmayan Cumhurbaşkanı’nın güdümüne girecek... Referandumda “evet” çıkarsa Erdoğan, resmi sonuçların Resmi Gazete’de yayımlanmasıyla partili Cumhurbaşkanı olma hakkı kazanacak.
HSYK’de büyük tasfiye
Bu aşamadan itibaren yargının “yönetim şekli” sil baştan değiştirilecek. Paketin, 17. maddesi ile mevcut HSYK’nin 22 üyesinin görevi sona erecek. Üstelik, bu üyelerin çoğunluğu hükümete yakın Yargıda Birlik Platformu içinde yer alıyor. Yeni sistemle, en geç 30 gün içinde Adalet Bakanı ve Müsteşar dışındaki 11 üye seçilecek. Meclis’in seçeceği 7 üye için adaylar, başvurularını TBMM Başkanlığı’na yapacak ve bunun için Karma Komisyon kurulacak. Komisyonun belirleyeceği adaylar, TBMM Genel Kurulu tarafından seçilecek. Yargıtay, Danıştay üyeleri, HSYK’ye seçilmek için Meclis’e ve AKP Genel Merkezi’ne giderek kulis yapmak zorunda kalacak, yargının siyasallaştığı dönem başlayacak.
40. gün yeni HSYK Yeni üyeler, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonraki 40. günü takip eden iş günü görevlerine başlayacak. Görevi sona eren ve yeniden seçilemeyen üyeler, talep etmeleri halinde Yargıtay ve Danıştay üyesi olarak atanacak. Oluşacak yeni HSYK’nin ilk kararnamesinin, haziranda çıkması bekleniyor. Saray’ın yeni oluşacak HSYK ile, yargıya yeniden dizayn edeceği ifade ediliyor. HSYK’nin şu anki üyelerinin Saray’a yakın çalışması ve FETÖ operasyonlarını yürütmesine karşılık anayasa değişikliği ile tasfiye edilmesi soru işaretlerine neden oldu. Paketin kabul edilmesiyle birlikte bu üyelerin görevine andında son verilmesi, Saray’ın bu üyelere dahi “güvenmediğini” gösterdi. Yargı kulislerinde Saray’ın; özellikle bu HSYK’nin “AKPcemaat ortaklığı”nı soruşturmasından endişelendiği dile getiriliyor. Saray’ın bunun yanında özellikle HSYK’nin milliyetçi üyelerini tasfiye etmek istediği konuşuluyor. Bu üyelerin, MHP’deki olağanüstü kongre sürecinde Devlet Bahçeli’nin karşısında yer alıp, Meral Akşener’i desteklemesi bunun gerekçesi olarak gösteriliyor. Saray’ın 11 HSYK üyesini, daha “güvenilir” isimlerden belirleyeceği konuşuluyor. |
‘Pazarlama faaliyeti’
Paketin yargı ile ilgili bölümlerini değerlendiren Ankara Adliyesi’nde yargıç olarak görev yapan, Yargıçlar Sendikası Başkanı Mustafa Karadağ, anayasanın 9. maddesine yapılan yargının bağımsızlığı ilkesine, “tarafsızlığı”nın da eklenmesinin tamamıyla pazarlamaya yönelik olduğunu kaydetti, “Bağımsızlık, tarafsızlık gibi ilkeler evrensel hukuk ilkeleridir ve bunu içselleştirmek önemlidir” dedi. Yargıçların, savcıların beğenilmeyen karar ve işlemleri nedeniyle her an ve kendisine sorulmadan görev yerlerinin değiştirildiği, soruşturmaların açıldığını anımsatan Karadağ, “Siz yasayla yargıçların işine son veriyorsunuz, sonra tarafsız mahkemelerden bahsetmeye kalkıyorsunuz. Gerçekten çok komik ve bir o kadar trajik” ifadesini kullandı.
HSYK’deki ayrıntı
9. maddede mahkemelerin “tarafsızlığı”nın metne konulduğu, buna karşılık anayasanın 159. maddesindeki “HSYK mahkemelerin bağımsızlığı ilkelerine göre görev yapar” ifadesinin yanına “tarafsızlığı” ilkesinin eklenmediğini dikkat çeken Karadağ, “Bu kadar ayrıntıya dikkat edildiğine göre demek ki HSYK’nin tarafsız olmasına gerek duyulmuyor. Çünkü HSYK’yi bizzat siyasi iktidarın yönetmeye gönüllü olduğunu hepimiz biliyoruz, onlar da biliyor ve istiyor” değerlendirmesini yaptı.
Karadağ, değişiklikler gerçekleşirse, Cumhurbaşkanı’nın Meclis’i fesdebileceğini, Meclis’te görev yapacak milletvekillerini belirleyeceğini, üst düzey yöneticileri atayacağını anımsatarak, Cumhurbaşkanı’nın HSYK’ye seçeceği 4 üyenin aslında birer üst düzey yönetici atama işlemi olduğunu vurguladı.
Karadağ, “7 üye ise parti başkanı sıfatıyla Cumhurbaşkanı tarafından belirlenen, başka bir deyişle atanan milletvekillerinin çoğunluğunu oluşturduğu TBMM tarafından seçilecek. Şimdi, yeniden sormak lazım, bizzat Cumhurbaşkanı tarafından belirlenen ve gelecek dönem adaylık hakkı da onun elinde duran milletvekillerinin Cumhurbaşkanı’na rağmen bir tasarrufta bulunması mümkün müdür?” dedi.
‘Partili HSYK dönemi’
İkinci olarak “Yeniden HSYK üyeliğine seçilme hakkı bulunan üyelerin, bir daha seçilememeyi göze alarak kendisini atayan Cumhurbaşkanı’na hayır diyebilmesi mümkün müdür?” sorusunu yönelten Karadağ, yapılmak istenilen değişikliğin başka bir sonucunun ise HSYK üyeliğine aday olmak isteyenlerin; siyasi parti gruplarında kulis yapmak zorunda kalmaları olduğunu kaydetti. Karadağ, şunları kaydetti:
“Bu değişiklik gerçekleşirse artık HSYK üyesi olan yargıç, savcı, avukat ve akademisyenler parti gruplarının önünden ayrılmayacak, siyasi parti mensubu milletvekilleri kendi politik duruşlarına karşı çıkabilecek bir kişiyi seçmeyeceklerine göre partili HSYK dönemine de geçmiş olacağız. Sonuç olarak bu düzenleme doğrudan Cumhurbaşkanı’na, yani tek adama bağlı, partili bir HSYK oluşumunun önünü açacaktır. Bundan böyle Cumhurbaşkanı’nın talimat ve himayesinde çalışacak olan HSYK, elbet onun istediklerine hayır demeyecektir. Seçimler 2019’da yenileneceğine göre en büyük tehlike ve risk ise seçim hâkimlerine ilişkin HSYK’nin iktidar yanlı tasarrufta bulunmasıdır, umarım böyle bir şey olmaz.”
Mustafa Karadağ, Türkiye’nin mevcut anayasa değişikliği referandumu ile çok tehlikeli mecralara sürüklendiğini belirterek, “Bir an önce bu denetimsiz, sınırı olmayan tek adam yönetimi rejimine geçme isteğinden vazgeçilmelidir. Yargı yok, yasama yok, sadece tek adam var ve propaganda ve çalışmalar da bir rejimin iyilik ve kötülüğünün tartışılması üzerinden değil, bir kişi işaret edilerek yapılıyor. Hakkımızda hayırlısı olsun” diye konuştu.
En Çok Okunan Haberler
- Ünlü ton balığı markalarında 'yasaklı' madde!
- Ünlü peynir markasından 'konkordato' kararı
- Demokrat Parti Kurultayı’nda adaylık krizi!
- Diyanet'in rekor ihalesi 'Cengiz'e verildi
- Narin cinayetinde 'demir kapı' ayrıntısı
- Süleyman Soylu 'tarafını' seçti
- AKP'nin 'asgari ücret' formülünü duyurdu
- Grip nedeniyle hastaneye gitti, hayatının şokunu yaşadı
- Muazzez İlmiye Çığ hayatını kaybetti
- Hangi suçlara tutuklama geleceği belli oldu