‘Ailecek kafesteyiz’
Ergenekon hükümlüsü Eruygur’un hastanedeki odasının camları demirli. Kızı isyan ediyor.
“Kurallar gereği hastane odasının camları demirli! Oda dışında 6 jandarma, 2 gardiyan. Bu kafes değil de nedir? Babam ile birlikte annem de bir kafeste yaşıyor...” Bu sözler İstanbul’da Şişli Etfal Hastanesi’nin beşinci katında tutuklu odasında kalan 2002-2004 döneminin Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur’un kızı Ayça Eruygur’a ait. İkinci Ergenekon iddianamesinin bir numaralı sanığı ve 5 Ağustos 2013’te hükümeti devirmeye teşebbüs suçundan müebbet hapse mahkûm edilen Eruygur ağır sağlık sorunları yaşıyor ve bu sorunlar hastanenin sekiz ayrı kliniğin yetkililerinin imzalarını taşıyan 4 Kasım 2013 tarihli Sağlık Kurulu Raporu’nda tektek sıralanıyor: “İleri evre (beyin kanaması yapmış) hipertansiyon. Böbrek yetmezliğine neden olmuş Tip 2 Diabetes Mellitus (şeker hastalığı). Konjestif kalp yetmezliği. Obstrüktif Sleep Apne. KOAH. Böbrek kanseri. Geçirilmiş beyin kanamasına bağlı ağır beyin fonksiyon bozuklukları. Major Depresyon (Remisyonda).” Rapordaki, “cezaevinde kalmasının uygun olmadığına tıbben kanaat getirilmiştir” görüşü üzerine Eruygur’un avukatı Filiz Esen tahliye talebiyle mahkemeye başvurdu. Mahkeme heyeti geçen hafta Adli Tıp Kurumu’ndan bir kez daha görüş istenmesine karar verdi. İşte Eruygur ailesinin itirazı da bu karara yönelik.
‘Beni bile tanımıyordu’
Eruygur’un kızı, “Bırakın cezaevinde yalnız yaşamasını, babamın evinde dahi tek başına yaşaması mümkün değil” diye isyan ediyor. “Beni bile tanımıyordu” diyen Eruygur şöyle devam ediyor:
“Kandıra Cezaevi’nde geçirdiği bir hipertansiyon atağı sebebiyle 17 basamaklı merdivenden düşerek hastaneye kaldırıldı babam. Beyin kanaması sebebiyle ameliyata alınan babamın aynı zamanda boyun kemiği 4 ayrı yerden kırılmıştı. Bu kazanın ardından birkaç gün içerisinde tahliye edildi, 1 ay boyunca yoğun bakım ünitesinde ölüm kalım savaşı verdi. Bir ay sonra yoğun bakımdan normal odaya çıkarıldığında ailesinin hiçbir ferdini tanıyamaz durumdaydı. Bana bakıp, ‘kızımı çağır’ demesi hâlâ kulaklarımda. Defalarca resmimi gösterdim kendisine. ‘İşte bunu çağır bana’ dedi. ‘Bu resimdeki benim baba, bak buradayım’ diye cevapladığımda sinirleniyordu bana.”
‘Bu ilaçları ona kim verecek?’
Hastanedeki tetkikler sırasında babasında bu kez böbrek kanseri teşhisi konulduğunu, ameliyat edilerek bir böbreğinin büyük bir kısmının alındığını anlatan Ayça Eruygur, babasının mevcut sağlık koşullarında ve özellikle akli melekelerindeki ağır eksiklikler sebebiyle cezaevinde yaşayabilmesinin mümkün olmadığını belirtiyor. Eruygur şöyle devam ediyor: “Gün boyu aldığı bir sürü ilaç var ve saatleri karışık, sonra KOAH hastalığı sebebiyle günde 4 kez bir cihaza bağlanıyor ve bu cihaza ilaç konması gerekiyor. Ayrıca bu cihazın dışında günde 3 kez de ayrı bir ilacı içine çekmesi gerekiyor. Bunun dışında diğer hastalıkları için de bir sürü başka ilaç var, mümkün değil bu ilaçları tek başına kullanması.”
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Mahruki yine yandı
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- Tıp fakültelerinde kadavra krizi
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!