Aile içi şiddete dair
Ödüllü yönetmen Legrand’ın bundan sonra yapacağı filmler için de meraklısına umut vaat ettiren görülesi bir duygusal gerilim denemesi.
Tiyatrodan yetişme Fransız oyuncu Xavier Legrand, 2013’te yazıp yönettiği ve şiddete eğilimli kocasından kaçan 2 çocuklu bir kadının korkularını, kaygılarını hikâye ettiği, Oscar adayı kısa filmi “Avant que de Tout Perdre” ile kameranın arkasına geçtiğinde de iddialı olduğunu kanıtladıktan 4 yıl sonra çektiği ilk uzun metrajı “Jusqu’a La Garde-Velayet”le yarıştığı son Venedik Festivali’nde en iyi yönetmen seçilmişti. İşte bugün gösterime giren yeni hafta filmlerinin en iyisi diyebileceğimiz “Velayet”te kısa filmindeki boşanmış çiftin hikâyesinin devamını anlatıyor yetenekli, taze yönetmen Legrand, aile içi şiddet temasına odaklanarak.
11 yaşındaki Julien’le (Thomas Gioria) 18’ine girecek Josephine (Mathilde Auneveux) adında iki çocuğu olan Miriam (Lea Drucker) ve Antoine Besson (Denis Menochet) çifti, küçük Julien’in velayeti konusunda mahkemelik. İki taraf avukatlarının kadın hâkim önündeki karşılıklı açıklamalarıyla Miriam’la Antoine’ın anlaşmazlığına ve aile içi mahremiyetlerine dair bilgilendirildiğimiz bir giriş bölümüyle başlayan filmde önceleri kadına da erkeğe de nesnel davranan senarist-yönetmen Legrand hikâye aktıkça Miriam’dan yana, Antoine’a karşıt bir tutum alıp dengeleri bozarak, aslında kimin kurban, kimin zorba olduğunu gitgide açık ediyor. Boşanmanın pişmanlığıyla yaralı, öfkesini denetleyemeyip habire duygu sömürüsü yapan, eski karısını yeniden kazanabilmek için “Değiştim” diyen, zaten kendi anne-babasıyla da sorunlu Antoine’ın Miriam’la Julien’i terörize ve paralize eden, gergin davranışlarıyla giderek gerilim dozunun yükseldiği “Velayet”te, Julien baskı yapan babasıyla konuşmaktan bile kaçınırken 18. yaşını müzisyen sevgilisiyle kutlayacağı kalabalık bir doğum günü partisine hazırlanan ablası da babasıyla görüşmeyi reddediyor.
Etkileyici final...
Yalnızlığı ve istenmeyişiyle de gittikçe hırçınlaşan Antoine’ın elinde avcı tüfeğiyle küçük oğlunu da korku travmasına sokarak Miriam’ın evini basmasıyla yoğun bir psikolojik-fiziksel şiddetin doruğa çıktığı son bölümde, çaresizlik içindeki şiddet uygulayanın duygularıyla da yüzleştiğimiz, rahatsız edici ama etkileyici bir finale dümen kırıyor film.
Babanın aile bireylerinde yarattığı baskı ve duygusal yıkıma yoğunlaşarak iz bırakan, iyi yazılmış, çekilmiş ve oynanmış, seyre değer, sert bir aile draması olarak belleğimizde yerini alıyor sonuçta bu “Velayet”. Özellikle hep ezik ve kaygılı Miriam’ı oynayan Lea Drucker’e şapka çıkardığım filmde hep “baldan tatlı” öfkesine yenilen, gıcık Antoine rolündeki Denis Menochet de tipi ve yorumuyla akılda kalan bir performans çıkarmış. Özetle, Batı’da da sürekli şiddete, tacize maruz kalan kadının yanında saf tutan “Velayet”, ödüllü yönetmen Xavier Legrand’ın bundan sonra yapacağı filmler için de meraklısına umut vaat ettiren, görülesi bir duygusal gerilim denemesi.
Eğlenceli bir seyirlik ‘Manyak’... Şair, yönetmen, senarist olarak son on yılda kuşkusuz sinemamızın en üretken ismi, ekranın da (“Leyla ile Mecnun” örneğindeki gibi) en ilginç dizi yaratıcısı olagelen ve halen heybesindeki “Kırık Kalpler”,“Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok”, “Put Şeylere” gibi bitmiş filmleri de gösterilmeyi bekleyen, özellikle 2013 yapımı “Sen Aydınlatırsın Geceyi” başyapıtına hayran olduğum Onur Ünlü’nün son numarası, uzun süre Flash TV’de yayımlanmış kült dizi “Gerçek Kesit”in sinema versiyonu olan “Manyak” da gösterimde. “Gerçek Kesit”in neredeyse programla özdeşleşmiş oyuncusu “Sarı Bıyık” Cahit Kaşıkçılar’ın senaryosunu yazıp başrolünü de üstlendiği, yönetmen Ünlü’nün de o şaşılası iş bitiriciliğiyle, kısıtlı koşullarda 4-5 günde çekiverdiği “Manyak”, yaşlı annesine hastalıklı bir şekilde bağlı oluşu nedeniyle “evde kalmış ve yavaş yavaş kafayı yemiş”, dikizlediği dul komşu kadına da fena halde sevdalanmış vatandaş Rıza’nın annesinin ölümünden sonraki olumsuz değişimini aktarıyor 72 dakika boyunca. Amatör ruhunun bozulmamasına özellikle dikkat edildiği o ekran efsanesi “Gerçek Kesit” programının beyazperdedeki uzantısı niteliğindeki “Manyak”, nicedir yeni bir sinema yapmayı hedefleyerek film çeken Onur Ünlü’nün elinden çıkma, saf sinema peşindeki, oldukça eğlencelik bir seyirlik. Yönetmenin o absürt, gerçeküstücü, fantastik anlatımının yanı sıra etkileyici “Psycho-Sapık” göndermesi gibi ilginç bölümler de içeren ve Serkan Keskin, Öner Erkan, Met-Üst, Ahmet Rıfat Şungar, Erkan Kolçak Köstendil gibilerin de kısa kısa boy gösterdiği “Manyak”, ana akımdan hazzetmeyen bu sıra dışı, şair yönetmenin hayranlarınca kaçırılmayacak bir film. |
En Çok Okunan Haberler
- Yoğun kar yağışı beklenen iller açıklandı!
- Saadet'te yeni genel başkan belli oldu
- Yandaş yazar, son anket sonuçlarını açıkladı!
- Afyonkarahisar'da feci kaza
- Kriminal raporun ayrıntıları ortaya çıktı
- 4 kişiyi öldürüp intihar etti!
- 'Bu işin şakası yok, herkes ayağını denk alsın'
- Ölü ve yaralı var!
- AKP'li isim açıkladı!
- CHP'li vekilden Masterchef Sergen'e tepki