Ah bu dönem

Bir beklendi, bir heves edildi temmuz bu dönem. Ah bu dönem. Okullar kapandı kapanacak, sınavlar oldu olacak, tatil sezonu açıldı açılacak derken, temmuzu işaretledik takvimlerde.

Ah bu dönem
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 03.07.2021 - 15:57

Bayılırım temmuza. Sıcaktır. Bir yalın ayak olma, bir toprağa basma, bir açan çiçeği koklama hali gibidir. Herkese hadi çaylar benden demek ister gibi, içinden gelir, ruhundan gelir, elinden gelir hiç yapmadıkların bile. 

Bir beklendi, bir heves edildi temmuz bu dönem. Ah bu dönem. Okullar kapandı kapanacak, sınavlar oldu olacak, tatil sezonu açıldı açılacak derken, temmuzu işaretledik takvimlerde. Bu dönem, kiminle konuşsam bambaşka hikayeler dinledim. Uzundu. Bir yerde yazmıyordu. Kimse bilmiyordu. Yaptıkları değişti herkesin. Gördükleri değişti. Bildikleri değişti. Bir tek öğrendikleri yeniydi. Fırsattı belki de bu. 

Büyüklerimiz yürümeyi unuttu, küçüklerimiz bir oda içinde kendine bir dünya kurdu. Bir keşif gibi, kendine göç gibi bir şeydi bu. Herkesin bir sürü “ben” ile karşılaştığı, sevdiği veya sevmediği. 

Kayıplarımıza üzülüp, aynı anda ah dedik. Onlar giderken, kalanlara daha çok sarılmayı öğrendik. Bir Pazar gezmesini bir odadan bir odaya yaptık, arada salona kaçtık. Kapıya gelen kargoculara hal hatır sorduk, evde yaptığımız keki ikram ettik. Tişörtü ütülemedik, çorapları ters giydik. Bütün fotoğraflarımızı ya koltukta çektik, ya masada, ya camda. Bu dönem eski fotoğraflarımızla konuştuk. Görüp koklayamadığımız torunlarımız, yeğenlerimiz doğdu. Onlar bizi tanımadı. Onların bebeklik fotoğraflarında yer alamadık. 

Ekranı sürekli açık olan çocuğumuzun arkasından geçerken puanlı pijamamızı giymedik. Çocuğumuzun öğretmeni her an sobe diyecek diye yeniden saklambacı öğrendik. Aynı cümleyi beş kez kurduk. Sonra baktık, cümleyi sadece biz duyuyor olduk. Tam çocukların sınavı hakkında mesajlara dalmışken, bir baktık tava böreği yandı. Bir elimizle tava böreğini aldık kenara, diğer elimizle kadayıf tarifini sorduk. Biz mesajlaşmayı acayip iyi öğrendik. 

Çocuk ruhlarına iyi gelir diye hopp bir bakmışız dört ayaklı dostlarımız oldu. Aslında o dostlar hepimize iyi geldi. Yerdeki tozu kalkıp toplayan kadınlar, tüylü tişörtleriyle umursamaz pozlar verdi. Evde hayatta kedi köpek beslemem sözlerimizi ay tutulmasıyla geçmişe gömdük. Gömdüğümüz diğer şeylerle beraber  yeni hayatımıza adapte olduk. 

Yatarak dersi dinlemeye başlayan çocuğumuza kızmak işe yaramadı. Daha rahat etsin diye arkasına yastığı biz koyduk. Battaniyenin üstünden bardakları, silgileri, o hiç çözülmemiş test kitaplarını topladık. Elimizdeki telefonların, önümüzdeki ekranların içinden biri çıkıp geçse de sarılsak diye hayal kurduk. Haftayı sağlıklı bitirirken şansımıza şükrettik. 

Gözlerimizden tanıdık birbirimizi. Daha iyi duymak zorunda olduk görmediğimiz için dudaklarımızı. Aile kalanlar daha çok birbirine sarıldı, kalamayanlar odalarına dağıldı. Herkes kendi sınavını kendi evinde yaşadı. Sokağa çıkabilenler şanslı mıydı, sokaktakiler evlerine koşarak mı dönüyordu? Bu hep tartışıldı. 

Temmuz sıcaktır demiştim, güzeldir de. Tam ortasıdır yazın. Tam sıcağı mevsimin, denizin kokusu, mahalledeki çocuğun sesi. Mangallar yanar, salatalar hazırlanır, hele o azıcık çimeni varsa bahçenin, üzerine masalar atılır. Balkondan insanlar sarkar. Severiz biz misafirleri, hadi bir sandalye daha çıkaralım, bir tabak daha koyalım masaya demeyi. Kalabalık bitirmenin keyfi çoktur geceyi.  

Özledik. Bir pazar sabahı kalabalık yapılan kahvaltıda masanın öbür ucuna tuzluğu uzatır mısın demeyi. Yan masadakilerin ne konuştuklarını dinlemeyi. Yakın arkadaşlarla çıkılan bir akşam yemeğinde bağıra çağıra konuşmayı özledik.  Ağzımızı kocaman açıp, kar tanelerini yutmayı özledik. Çizgilere basmadan yürüdüğümüz kaldırımları, bir taksiyi el işareti ile durdurmayı, yere düşen bir şeyi ağzımıza atmayı. Ansızın çıktığımız yolculukları, yol kenarında verdiğimiz molaları, yan yana konuşmayı, dip dibe oturmayı, kahve içip dertleşmeyi, o fincanı kapatıp güzel bir şey duymayı özledik. 

Zordu, bekledik, hâlâ bekliyoruz. Ama Temmuz geldi. Temmuz sıcaktır. Bir Temmuz sıcağı gibi olmasını diliyoruz geleceklerin.  Öyle ki bazen gölgeye bile kaçmak iyi gelsin. Gelir pek tabii ki.

Zihnini Aç

Hadi elimize bir kitap alalım. En sevdiğimiz cümlesini bir yere yazalım. Sonra bu cümlenin bizi niye bu kadar etkilediğini düşünelim. (o çok sevdiğiniz cümleleri bana da yollamayı unutmayın)

Hayatını Aç

Hadi uzun zamandır görüşmediğin, aranıza kapanabilir mesafelerin girdiği, ama hep aklında olan o arkadaşını bugün ara. O dakikalar ikinize de iyi gelecektir.

Soru

En son kime ve ne için “hayır” dediniz? Kendinizi suçlu hissediyor musunuz?


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler