Afganistan'da görev yapmış iki isim Cumhuriyet'e konuştu: Taliban'ın ölçülerine göre masum olmak, doğmamış olmak demek
ABD'nin geri çekilme sürecini büyük ölçüde tamamlamasıyla birlikte Afganistan'ın başkenti Kabil, Taliban tarafından kuşatıldı. Uzun yıllar bölgede gazetecilik faaliyeti yürütmüş olan Sedat Aral ve NATO'nun Afganistan'daki eski Kıdemli Sivil Temsilcisi Hikmet Çetin ülkedeki mevcut durumu ve sürecin Türkiye'ye olası etkilerini Cumhuriyet.com.tr'ye değerlendirdi.
Cumhurbaşkanı Eşref Gani'nin ülkeden ayrılması ile birlikte Afganistan fiili olarak Taliban'ın yönetimine geçti.
2001'de ABD'nin Afganistan'ı işgale başladığında yönetimden düşen ancak zaman içinde bazı bölgelere geri dönen Taliban, bugün ülkede "katılımcı bir İslami hükümet kuracaklarını" söylüyor.
Taliban'ın Afganistan'daki yükselişini ve bölgede değişen statükonun Türkiye'ye olası etkilerini, 1990'larda bölgede gazetecilik yapmış olan Sedat Aral ve NATO'nun Afganistan'daki eski Kıdemli Sivil Temsilcisi olan Hikmet Çetin'e sorduk.
"TALİBAN'IN ÖLÇÜLERİNE GÖRE MASUM OLMAK, DOĞMAMIŞ OLMAK DEMEK"
Gani'nin ülkesini terk etmesine ilişkin sorularımızı yanıtlayan Aral, kalıp direnmek gibi bir seçeneklerinin olduğunu ancak bunun için önceden bir hazırlığın olması gerektiğini söyledi.
Gani'nin ülkesini terk ederken "Kan dökülmesini önlemek için ayrılmaya karar verdim" sözlerini kullanması dikkat çekmişti.
Taliban'ın "çok kolay durdurulabilir bir güç olmadığının" altını çizen Aral, "Gani'ye orada ne vaat edildi bilemiyorum. O kalsaydı da çok kan dökülecekti gittiyse de çok kan dökülecek. Kimin kanının döküleceği konusu var. Onların kanı dökülmeyecek sadece. Taliban'a İŞİD bağlamında bakabilirsiniz. Kadınlarının yalnız sokağa çıkabileceğini söylüyor. Öyle bir şey olmayacak olamaz çünkü. 'Masumlara zarar vermeyeceğiz' diyorlar. Taliban'ın ölçülerine göre masum olmak demek doğmamış olmak demek. Gani'nin çekilip ben yönetimi bırakıyorum demesinin gerekçelerinin bir tanesi savaşacak gücü yok. Çünkü Taliban, ganimet ile örgütlenen bir yapı" dedi.
"13. YÜZYILDA KALMASI GEREKEN BİR UYUŞTURUCU MAFYASI"
Aral, Taliban'ın para ile değil daha fazla vaat ile motive olan bir sisteme sahip olduğunu anlattı.
Taliban'a para değil yağma vaadi verildiğine dikkat çeken Aral, "Mesela gidiyor bir köy ağasına 'bana katılırsan ilerideki köyün tamamı senin olsun. Git yağmala' diyor. 'Kadınları, çocukları hepsi senin olsun' diyor. Dikkat ederseniz Taliban her şehre girdiğinde ilk kez hapishaneleri açar. Çünkü Taliban'ın suçlu adamlara ihtiyacı vardır. Taliban, 13'üncü yüzyılda kalması gereken bir uyuşturucu mafyası. İhtiyaçları olan kalabalık oradadır. Acımasız, insan öldürebilen, silah kullanabilen adamlar. Bu çok önemli. Kabil'de bulacağınız sıradan 18-19 yaşındaki bir adam birilerini kurşuna dizerken zorlanır. Bir din örgütlenmesi değildir Taliban. Kurulu değil kuralsız bir yapıdır. O kuralsız yapı herhangi bir orduyu bile durdurabilir. Çünkü korkutur. Çünkü kime karşı savaşacağınızı bilmiyorsunuz. Vaat ile çalışan bir sistemde herkesin düşmanınız olması çok yüksek" diye konuştu.
"KÖKTEN BÜYÜK BİR ORDU İLE..."
"Afganistan hükümetinin ülkelerini bırakmalarında şöyle bir haklılık buluyorum; kendi canlarını kurtarmışlar" diyen Aral, şunları kaydetti:
"Çünkü kurutulabilir bir yapı değil. Kökten büyük bir ordu ile bunları ezemiyorsanız, on binlerce sene ağır bombardımanlar ile onları yerlerinden sökemiyorsanız yapacağınız tek şey kaçmak. Başka bir formülü yok."
"TALİBAN GÖÇLERLE İLERLEYEN BİR YAPI"
Türkiye'nin, ABD'nin Ortadoğu'daki 'jandarma' pozisyonundaki ülkesi olduğunu savunan Aral şunları söyledi:
"Irak müdahalesi olduğunda giriyor, Suriye müdahalesi olduğunda hemen ABD'nin elinin altında. Bir şekilde kendini hep kullandırdı aynı zamanda NATO üyesi. İran ne yaptı? İran dedi ki, 'Taliban'dan; kaçanları Türkiye'ye gönderin.' Taliban göçlerle ilerleyen bir yapı. Diplomatik bir kurye sistemi ile giden bir teşkilatı yok. Afganistan'dan Türkiye'ye gelenlerin yüzde 20'si Taliban olabilir. İran sınırları açtı ve 'Türkiye'ye gidiyorsanız geçiş hakkı veririm' dedi. ABD bunları Çin, İran ve Rusya'ya karşı kullanacaktı. Bir anda kendi partneri olan ülkeye karşı kullandı."
TALİBAN'IN EN ÖNEMLİ ÖZELLİĞİ
Aral, hükümetin ani bir karar ile sınırları muhafaza altına alması gerektiğini belirterek şu değerlendirmeyi yaptı:
"Taliban'ın çok önemli bir özelliği vardır. Önce kendinden daha az dincileri öldürür. Çünkü dini açıklayabilecek tek kitle onlardır. Herkes şöyle düşünüyor; Afganistan'da laik bir Cumhuriyet vardı, Taliban o laik Cumhuriyet'i yıktı. Hayır, Afganistan, Taliban'dan daha ılımlı bir şeriat devleti idi. Laik bir devlet değildi. Taliban İŞİD gibi gidiyor. Bir devlet kurmanız için 2 bin yıl uğraşmanız gerekiyor. Böyle 100 yıl ile de bitmiyor. Ya da önceden bir devlet olması gerekiyor."
Aral son olarak, Afganistan'ın savaş içerisinde 70'inci yılına geldiğini belirterek, "Orada savaşsız dönemi hatırlayan bir kuşak yok. Savaşsız dönemde çocuk olan birtakım insanlar var. Ciddi rehabilitasyonlara ihtiyaçları var. Bu rehabilitasyonlar ancak kamplarda olabilir şehirlerde olamaz. BM'nin göçmen politikası ne ise onun uygulanma hatta ondan daha iyisinin de uygulanması gerekiyor. Bu durum Suriye'den gelenler için de geçerli. Savaş psikolojisi altında intihar edebilme kapasitesi olan bir adam kimseye acımaz. Taliban ile birlikte ülkelerin değiştiğini gördüm. Pakistan Taliban'ı kontrol edebileceğini sanıyordu. Sonuçta öyle bir yere geldi ki Taliban, Pakistan'ı kontrol etmeye başladı" ifadelerini kullandı.
AFGANİSTAN İLE ATATÜRK DÖNEMİNDEN KALAN İLİŞKİLER
Geçen günlerde Taliban sözcüleri tarafından Indenpendent Türkçe'ye, Türkiye özelinde bir açıklama yapılmıştı. Söz konusu açıklamada, "Erdoğan'dan bize karşı saygılı olmasını arzuluyoruz. Türkiye, birçok Afgan'ı barındıran ve yakın ilişkiler kurmak istediğimiz bir ülke. Türkiye'yi bir düşman olarak değil müttefik olarak görüyoruz" ifadelerine yer verilmişti.
Afganistan ve Türkiye'nin, Atatürk döneminden başlayan ve çok önemli tarihsel ilişkilere sahip olduğunu anlatan Hikmet Çetin, her kesiminin Türkiye'ye saygısı olduğunu söyledi.
"TÜRKİYE MEŞRU OLARAK ORADAYDI"
Müttefik sözünün doğru olmadığını kaydeden Çetin, "Bütün çabalara rağmen Türkiye'nin havalimanı konusundaki talebine evet demediler. Türkiye uluslararası açıdan meşru bir şekilde oradaydı" dedi.
11 Eylül'den sonra Birleşmiş Milletler tarafından Afganistan'a güç gönderme konusunda verilen kararı anımsatan Çetin, şunları söyledi:
"Arkasından 12 Eylül'de NATO tarafından verilen kararı var. Ve 5. maddesinin devreye sokulma kararı ilk kez o zaman uygulandı. Bu madde kollektif savunma maddesidir. NATO da o karar ile birlikte bütün NATO ülkelerinin Afganistan'daki güce ve Afganistan'daki olaylara destek olma talebini gösteriyor. O zaman NATO henüz kamutayı eline alamamıştı. 2003 Ağustos ayında artık yönetim ve kontrol NATO'ya geçmişti. Bunun getirdiği bir meşruiyeti var. Bu ayında sonun ABD'nin çekileceğine göre, orada artık Türk askerinin varlığı da sorgulanabilir."
Türkiye'nin NATO'nun üyesi olarak havalimanının işletmesini yaparken güvenliği Taliban'a karşı sağladığını vurgulayan Çetin, "Şu anda nasıl bir yönetim şekli olacak belli değil. Olaylar çok hızlı gelişti. Fiilen artık yönetim Taliban ve onun verdiği rahatlık ile müzakere yapacak. Yeni bir Cumhurbaşkanı seçecek. Gelişmelerinin nasıl olacağını bir göstergesi geçici olacak yeni yönetimin şeklini görmek lazım" diye konuştu.
En Çok Okunan Haberler
- 87 yaşındaki iş insanı İnan Kıraç evlendi
- AKP koridorlarında konuşulan 'erken seçim tarihi' sızdı
- Mühimmat fabrikasında patlama
- Özel'den Erdoğan'a 'Esad' ve 'HTŞ' yanıtı
- Teğmenler soruşturmasında flaş gelişme
- 2025 yılının asgari ücreti belli oldu!
- Gayrimüslimlerin tapuları üzerinden dönen yolsuzluk
- 2 yaşındaki çocuğun 'öksürüğünün' sebebi şaşırttı
- Muhalif gruplarla anlaşmaya varıldı!
- AKP’ye katılacaklar mı?