Adını sevemediğim dizi, Baş Belası

Baş Belası deyince Gülşen Bubikoğlu Tarık Akan filmleri geliyor akla, bir polisiye değil.

Adını sevemediğim dizi, Baş Belası
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 04.08.2021 - 10:01

Genellikle hikayesinden fazlasını vaad eden iddialı dizi isimleriyla başladı yaz dizileri. Bu defa da Baş Belası gibi bir isimle başlayan ama adının içeriğe göre son derece vasat kaldığı diziden bahsedeceğim. Baş Belası deyince Gülşen Bubikoğlu Tarık Akan filmleri geliyor akla, bir polisiye değil. Beş bölüm izledim, art arda izlendiğinde özellikle komik/eğlenceli olsun diye çekilen sahnelere tahammül etmenin sıkıntı yarattığı bir iş, yine de şunu söylemem lazım; en azından farklı bir hikaye var gibi. Var gibi diyorum çünkü birbirini yiyen, sürekli çatışan ve anlaşamayan kadın erkek aşkından gına geldi hepimize ve elbette Baş Belası da bu klişeden nasibini almış.

HİKAYE: Azıcık Mavi Ay, birazcık Arka Sokaklar, hoop Baş Belası. Bizim kuşak pek severdi Mavi Ay'ı. Bruce Willis ve Cybill Shepard başroldeydi ve 85'lerde yayınlanmıştı. Bir dedektiflik bürosu ve birbiriyle çekişen iki insanın hikayesiydi anlatılan, o dönemin TRT'sinin yayınladığı klasik dizi çok sevilmişti. Baş Belası'nda kadın başrol Mavi Ay'daki Maddie karakterini fazlasıyla anımsatıyor, kıyafetleri, snob tavrı, topuklu ayakkabı ve dar eteklerle gittiği cinayet yeri soruşturmaları. Her bölümde bir başka olayın çözülmesi en iyi yanı, hikaye kahramanlarının kendi öyküleri akarken, her hafta başka bir olay çözülüyor. 

ANLAMIYORUM: Tamam burada en sinir olduğum, yataktan maşalı saçla cillop gibi çıkan kadın yok ama asla buruşmayan pijamalar, üzerinde bir tek kırışık olmayan çarşaflar, yataklar var. Yine saç makyaj kusursuz, yine kadın başrol kıyafetleri abartılı. Hadi, kocası cinayetle suçlanan adamın karısını cinayet büroya psikolog olarak işe alıyorsun, hadi kadın hiç çalışmamış eşe dosta destek olan bir psikolog olmasına rağmen olayları çözmede üstün performans sergiliyor; peki neden ortama uygun giyinmeyi denemiyor? Oradan oraya koşuşturacağım madem, neden bir spor ayakkabı giymiyorum demiyor, o denli prensipli öyle mi? Peki. 

BİRİ BANA AÇIKLASIN: Neden anneler çocuklarına "anneciğim" diye hitap eder? Çok saçma! Anneciğim diyor çocuk, efendim anneciğim diye cevap veriyor anne! Özellikle her cümlesinde "psikoloğum ben" diye bağıran bir karakter buna dikkat etmez mi? Zaten çocuklara bir kişilik kazandırmada yerde sürünen bir toplum olduk, "annneeecciiiim" nedir Allah aşkına. Evladım de, oğlum yavrum de, adını söyle çocuğun, adını söyle! Bir tek bizim ülke insanı yapıyor bunu, hiç duymadım mesela İngiltere'de, evladına "mommyyy" diyen kadın. Deli derler valla. 

SEVDİM: Seçkin Özdemir çok başarılı, hayatımda ilk kez bir Türk dizisinde "uykudan uyanınca sersemleyen ve gözlerini açmada zorlanan" bir oyun gördüm. Ha burun kanama sahneleri çok fazlaydı ilk bölümlerde, dalıp gitmeler çok uzundu, didaktik cümleler bayıyordu ama Seçkin tüm falsoları sildi götürdü.

YAN ROLLER: Cinayet büro ekibi iyi, hepsi de başarılı oyuncular, karakterler sevimli. Ama ev ahalisi zayıf kalmış. Bütün komikliği psikolog kadının şapşik arkadaşından çıkarmaya çalışmak son derece sıkıcı geldi bana, başka bir yol bulunmalı. Gülen var mı mesela kötü yemek yaptı diye veya sarı perukla kocasının karşısına çıktı diye? Ortalama dizileri yan roller sırtlanıp götürürken, Baş Belası'nda bu durum es geçilmiş sanki. Yazık olmuş.

DİYALOG: Yine sıkıntı diyaloglarda, psikoloğun oğluyla konuşup, her defasında anlam dolu cümleler söylemesi ve çocuğun bunları "peki anneciğim" diye kabullenmesi! Çocuk şişmedi ben şiştim. Tamam çocuklu ailelere mesaj verin ama diyaloglar sahici olsun. Beşinci bölüm finalde okuldaki gösteriyi izlemeye gelen velilerin edepsizliği ve akabinde ve detayında gösteriyi ayakta alkışlamaları! 

ARKA PENCERE NOTU: Baş Belası'na notum 6.5'tan 7.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler