Abdülhamit’in Burnu, AKP’nin Kutusu

Üçü Bir Arada: Genç, Kadın, Engelli!

Abdülhamit’in Burnu, AKP’nin Kutusu
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 09.02.2014 - 22:02

Üçü Bir Arada: Genç, Kadın, Engelli!

Seçimlere 2 aydan az bir zaman kaldı. Siyasi partiler belediye başkan adaylarını büyük ölçüde belirledi, şu sıralarda belediye meclis üyelikleri için yoğun kulis ve telaş var. Siyasi partiler, bazı dezavantajlı grupları, hemşehri gruplarını ve gençleri belediye meclislerine taşımak üzere programını yaptı. Örneğin CHP; kadın, genç ve engelli kotası koyarken, özellikle Gezi eylemlerinde yaralanan gençlere listelerinde yer vermeyi planlıyor. AKP yönetimi de belediye meclisleri için kadın, genç ve engelli kontenjanı ayrılması kararı alan partilerden. Nitekim bu karar doğrultusunda AKP yönetimi de il teşkilatlarına genelge göndererek listelerde genç, kadın ve engelli kontenjanı ayrılmasını ve sıralamanın da buna göre yapılmasını istedi. Bir süre sonra da teşkilatlardan listeler gelmeye başladı. Ancak gelin görün ki, bazı teşkilatlardan gelen listelerde “kadın, genç ve engelli” kontenjanı için en az 3 ayrı isim gelmiş olması gerekirken, bu özellikleri barındıran tek bir isimle yetinilmişti. E malum, belediye başkanlığı kadar olmasa da belediye meclis üyeliği de önemli ve çekişmenin en yoğun yaşandığı alanlardan. Durum böyle olunca da bazı teşkilatlar uyanıklık yapıp, genel merkeze “üçü bir arada” taktiğiyle liste hazırlayıp, liste hazırlayıp göndermiş! Böylece, kendi istedikleri isimlere de yer açılmış. Durumu inceleme sonucu fark eden ve kadın kollarından da kadın adaylar konusunda bilgi alınmadığını öğrenen AKP Seçim İşleri Başkanlığı, ikinci bir genelge göndererek hem aday belirlerken kadın kollarının bilgisine başvurulması hem de genç, kadın ve engelli olmak üzere en az 3 isme yer verilmesi talimatı verdi.

_____________________________________________________________________________

Abdülhamit’in Burnu, AKP’nin Kutusu

Torba yasa içinde (son dakikada eklenen Meclis’e şef garson, aşçıbaşı kıyağıyla) değişiklik yapılan toplam 42 yasadan birini “internet sansürü” oluşturdu. Her iki evden birinde internet bağlantısı ve yaklaşık 40 milyon aktif kullanıcı bulunurken; interneti iktidarın denetimine alan düzenlemeyle ilgili ne bir sivil toplum örgütü, ne bir sektör temsilcisinin görüşü alındı. Düzenleme, “Ben yaptım oldu” mantığıyla TBMM’den 8 saatte geçti geçmesine, ancak yürürlüğe girmesi durumunda internete sansürün 4 saate inecek olması asıl “jet hızının sansüre verildiğini” gösterdi.

TBMM Genel Kurulu’nda sansür görüşmeleri sürerken söz alan MHP Manisa Milletvekili Erkan Akçay, AKP’nin getirdiği sansür düzenlemesini Abdülhamit dönemiyle karşılaştırarak “ileri demokrasiye” nerelerden gelindiğini şöyle anlattı:

“Abdülhamit deyince baskı, sansür, hafiye dönemi akla gelir ama edebiyatımızın büyük şairlerinden, hiciv şairlerinden Şair Eşref de akla gelir. Şair Eşref, Abdülhamit zamanında görev yapmış bir kaymakamdır, mülki amirdir -dikkatinizi çekiyorum- ve Manisalı bir hemşerimizdir.

‘Vech-i maymûnunu bir kere görenler bayılır / Kafası bal kabağı, burnu badılcan gibidir’ diyor padişaha. Dergilerde, kitaplarda o dönemde yayımlanıyor. Bakanlar Kurulu için de şunu söylüyor: ‘Vükelâyı sıraya çeksem eğer zâhir olur / Kimisi hırsız, uğursuz, kimisi nâdan gibidir.’

Şimdi bu, yüz küsür sene evvelki durum, kaymakam bir padişahla ilgili bu şiiri yazabiliyor. Görevini yapıyor, vadesiyle 1912 yılında Manisa’da vefat ediyor. (...) Şimdi gelelim Erdoğan dönemine; eleştiriye tahammül sıfır, herkesle davalı ve bir muhalefet partisi liderinin haberini televizyon yayınından kaldırtacak, sansürletecek kadar da kendini kaybetmiş.”

MHP’li Akçay’ın da ifade ettiği gibi Abdülhamit döneminde sansürlenen “burun” kelimesi; “ileri demokrasi” döneminde internet düzenlemesinin de yürürlüğe girmesiyle birlikte yerini “kutu”, “havuz” ve “Bilal” ifadelerine bırakır mı hep birlikte göreceğiz...

______________________________________________________________

Dün Ne İstediler de Vermediniz?

TBMM Genel Kurulu’nda Askerlik Yasası’nda değişiklik yapan yasanın görüşmelerinde söz alan CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, sözü Başbakan Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanı Yalçın Akdoğan’ın “Milli orduya kumpas kurdular” açıklamasına getirdi. Aynı zamanda CHP Cezaevleri İnceleme Komisyonu üyesi olan Ağbaba, “kumpaslarla” insanların yaşamının nasıl karartıldığını anlatırken, AKP hükümetinin “paralel” yapıyla ortaklık günlerine göndermede bulunup AKP’ye yüklendi:

“Bir zamanlar ‘Ne istediyse verdik, ne istediyse verdik’ diyordunuz. O verdiklerinizi bugün vatan haini ilan ettiniz, şimdi ‘Haşhaşi’ diyorsunuz; dün savcısı olduğunuz davalara bugün kumpas diyorsunuz. İnsan sormadan edemiyor: Acaba dün ne istemişlerdi de sizler vermiştiniz? İlker Başbuğ’u mu istemişlerdi, Teğmen Mehmet Ali Çelebi’yi mi istemişlerdi, Soner Yalçın’ı mı istemişlerdi, Aziz Yıldırım’ı mı istemişlerdi, şehit Ali Tatar’ı mı istemişlerdi? Ayakkabı kutularında gördüğünüz yeşilleri yakalattığınızda, bas bas bağırmaya başladığınız zaman mı paralel devlet aklınıza geldi? Savcı oğlunuzu ifadeye çağırdığında ‘Milletin ordusuna da kumpas kurdu’demeye başladınız. Eli kanlı El Kaide’ye silah gönderdiğinizde, TIR’lar yakalatıldığında ‘İşte bunlar devleti ele geçirmeye çalışıyor’ dediniz. Kumpası birlikte kurarken sorun yoktu, sonra mevzu sizin dolarlara gelince feryat etmeye başladınız!..”

(Ayşe Sayın, Emine Kaplan, Mahmut Lıcalı/[email protected])


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon