77. Venedik Film Festivali pandemiye karşın bu akşam açılıyor
Venedik kenti, daha havalimanına ayak basarken, nekahet döneminde olduğunu fısıldayan bir hüzün içinde. Tüm Avrupa kentleri gibi, çabuk iyileşmeyi umuyor...
Venedik kenti, daha havalimanına ayak basarken, nekahet döneminde olduğunu fısıldayan bir hüzün içinde. Tüm Avrupa kentleri gibi, çabuk iyileşmeyi umuyor...
Sinema dünyası çalışanları da üçte ikisi boş deniz otobüsleri ya da hâlâ kapalı otel işletmecileri kadar tedirginler. Özellikle, zaten yaş ortalamasının giderek yükseldiği gözlemlenen sanat sineması seyircisini yeniden salonlara çekmenin zorluğu da iyice belirginleşmekte. Karantina döneminde evinize kadar film getiren platformlar, ummadıkları bir avantaj elde edivermediler mi bu süreçte?
Geçen yıllarda, Cannes’ın tersine, Netflix yapımlarına kapılarını açmaktan çekinmeyen Venedik’teki Altın Aslan adayı filmlerin, bu yıl önce sinemalarda gösterilecek klasik yapımlardan oluşması; ayrıca, kadın yönetmenlerin ana seçkide yüzde 44’lük oranla ilk kez cinsiyet eşitliğine yaklaşıyor olmaları; pandeminin kaçınılmaz kıldığı ortak paydalarda buluşmayı kolaylaştırmış...
Venedik Film Festivali, farklı ilkleri ve aykırılıkları seven bir sinema etkinliği aslında. Yedinci sanatın ilk uluslararası sesi; sinemanın milliyetçiliğe ve siyasete alet edilmesinin ilk örneği; 2. Dünya Savaşı sonrası rakipleri çoğalan, 1968 başkaldırısının etkisiyle bir süre duraksayıp yeniden yola çıkan ve uzun yıllar boyunca sanat sinemasının kalesi olan; son dönemde de Hollywood sinemasının mostralığı rolünü üstlenen Venedik, şimdi de “Covid-19 sonrasının” ilk canlı etkinliği olmaya hazır...
Aslında, Lido adasında bu yıl çok farklı bir “ilk” yaşanacak. İster istemez gönül birliğinden söz edilecek; dayanışma ruhunun önemi vurgulanacak. Önce Avrupa festivalleri ve sinemaları arasındaki kader ve mücadele birlikteliğinin altı çizilecek.
Herkes bir arada
Bu akşam, İtalyan yönetmen Daniele Luccetti’nin yarışma dışı sunulan filmi “Lacci” ile başlayacak olan 77. Venedik Film Festivali açılış töreninde, Cannes, Berlin, Locarno, Karlovy Vary, Rotterdam ve San Sebastian gibi önemli Avrupa festivallerinin sanat yönetmenleri, 12 Eylül akşamına kadar izleyeceğimiz seçkilerin mimarı Alberto Barbera’nın yanında sahneye çıkarak, yaratıcı sinemasını dünya genelinde, özellikle de AB içinde destekleyen ortak tavrı, hep birlikte dile getirecekler...
Biz yarın, etkinliğin bağımsız yan bölümü “Venice Days”in geleneksel onur ödülünü alacak olan Türk/İtalyan yönetmen Ferzan Özpetek’i alkışlayacağız... Önümüzdeki günlerde, İtalyan sinema eleştirmenleri tarafından düzenlenen ve genç yönetmenlerin ilk ya da ikinci filmlerine ayrılan 35. “Settimana Internazionale della Critica” yan bölümünde, Azra Deniz Okyay’ın ilk uzun filmi “Hayaletler”i izleyeceğiz...
Denetim altında...
Sonuçta, elleri temiz, yüzleri maskeli biz izleyiciler, biri boş diğeri dolu ama hepsi numaralı ve elektronik rezervasyonları önceden yapılmış koltuklarıyla “havadar” sinema salonlarında, oldukça sıkı bir denetim ve gözetim altında, “rahat” bir festival yaşayacağız gibi gözüküyor.
Ve hemen yanımızda lagünün sularına bakacağız, dalıp giderek... Umduğum ya da söylendiği kadar mavileşmemiş sular ne yazık ki. Gece yağan yağmur, çamurlu suları taşımış olmalı.
Önce Thomas Mann’ı, ardından da Visconti’yi düşünmemek olanaksız. Onları büyüleyen bu kanallardan akan sular, o zamanlar herhalde bugünkünden daha temiz ve berraktı...
En Çok Okunan Haberler
- 9 sayfalık not bırakmışlar
- İzmir’de 13 yaşındaki çocuk AIDS nedeniyle öldü
- Ayşe’yi siz öldürdünüz!
- Mansur Yavaş'tan ilk açıklama!
- 'Erdoğan dönemi artık kapandı'
- AKP’li üyeler bütçe oturumunu terk etti
- Mansur Yavaş'tan jet yanıt!
- İstanbul'da metro yangını
- İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne soruşturma!
- 5 çocuğunu kaybeden anne yalanladı