76. Venedik Film Festivali “Hakikat”le başlıyor
Tam yedi yıl olmuş. La Mostra’nın genellikle hoş, çoğu kez de başarılı bir Hollywood filmiyle açılmasını kanıksamaya başlamıştık. “Oscar adayları Lido’da görücüye çıkıyor” demek, eleştiriyle karışık bir saptamaya dönüşmüştü...
Bu kez, Avrupalı bir Asya sineması örneğiyle karşı karşıyayız ve “Hakikat”i (La vérité) gerçekten çok merak ediyoruz. Japon sinemasının en duyarlı, eleştirel bakışı sağlam, oldukça hınzır ve içtenlikli hümanist ustası Hirokazu Kore-eda (1962) ilk kez ülkesi dışına çıkarak Paris’e götürmüş kamerasını. Aile ilişkilerini deşmeyi, irili ufaklı sırları sergilemeyi sürdürmüş yine, ayrıca, sinema dünyasını da katmış işin içine...
15 ay önce “Aile Sırları” ile Cannes’da Altın Palmiye kazanan Hirokazu (hepimizin ailesinden sayılır
ne de olsa, küçük adıyla anabiliriz kendisini...) Fransız sinemasının eskimeyen büyük yıldızı anneyle
(Catherine Deneuve) New York’ta yaşayan kızı (Juliette Binoche) arasındaki iç hesaplaşmaya odaklanmış bu kez...
Kendilerini kanıtlamış yönetmenlerin yabancı ülkelere ve farklı kül Cannes’da Altın Palmiye kazanan
Hirokazu (hepimizin ailesinden sayılır ne de olsa, küçük adıyla anabiliriz kendisini...) Fransız sinemasının eskimeyen büyük yıldızı anneyle (Catherine Deneuve) New York’ta yaşayan kızı (Juliette Binoche) arasındaki iç hesaplaşmaya odaklanmış bu kez...
Kendilerini kanıtlamış yönetmenlerin yabancı ülkelere ve farklı kültürlere açılmak istemeleri doğal bir
yenilik arayışı, farklı bir soluk alma, belki de sadece bir parantez açma dürtüsü....
Genellikle, Doğulu yönetmenlerin Batı sinemasına, yıldız oyuncuları kullanarak açılma çabaları daha fazla dikkatimizi çekiyor nedense...
Geçen yıl, Ashgar Farhadi’nin Cannes’ın açılışında izlediğimiz, İspanya’da geçen Hollywood
yapımı filmi “Herkes Biliyor” bu dürtünün en son kötü örneğiydi...
Bu arada anımsayalım, başka bir İranlı usta, Abbas Kiarostami (1940-2016) de Tokyo’da başarılı bir film çekmişti. (Like Someone in Love, 2012) Daha önce İtalya’da çektiği Juliette Binoche’lu “Copie conforme” (2010 ) da güzel bir denemeydi ve o yıl Binoche’a Cannes’da en iyi oyuncu ödülünü kazandırmıştı...
Kendini kanıtlamış usta Japon yönetmen Paris’te film çeker de, daha yolun başlarındaki genç bir Türk
yönetmen neden Tokyo’da film çekmesin? Üstelik Hirokazu Kore-eda ile Kaan Müjdeci’nin yolları Venedik’te keşisecek bu yaz sonu. Biri Roy Andersson, Olivier Assayas, Noah Baumbach, Atom Egoyan, James Gray, Robert Guédiguian, Mario Martone, Roman Polanski, Steven Soderbergh gibi ustalarla Altın Aslan yarışına katılırken diğeri, çekimleri Tokyo’da yapılan “Iguana Tokyo” adlı ikinci filmini tamamlayabilmek için Venedik Festivali’nin kendisine sunduğu pazar olanaklarından yararlanmaya çalışacak...
En Çok Okunan Haberler
- Kriminal raporun ayrıntıları ortaya çıktı
- İstanbul'da aile katliamı
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- 250 bin TL'nin getirisi ne kadar?
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!
- Türk ordusunun Kubilaysızlaştırılması
- Hedefteki teğmenlerle ilgili yeni gelişme!
- 'Açız' diye bağırdı, yaka paça dışarı atıldı!