71. Berlin Film Festivali çevrimiçi devam ediyor
Almanya'nın başkenti Berlin'de düzenlenen "71. Berlin Film Festivali"nde 15 film, "Altın Ayı" ödülü için aday gösterildi.
Altın Ayı yarışında beklenen hareket, “Bad Luck Banging or Looney Porn” adlı yeni filmiyle şahsına münhasır yetenekli yönetmen Radu Jude’den geldi. 71. Berlin Film Festivali, namı diğer Berlinale, bu yıl küresel kapanma nedeniyle çevrimiçi düzenlenmeseydi, özellikle finaliyle salonda çılgınca patlayan alkışların ıslıklara ağır bastığı çoşkulu bir karmaşa olacaktı muhtemelen. Yerine, mütevazı TV ekranımızdan izledikten sonra zamanın ruhuna uygun olarak yönetmenin Budapeşte’deki evine, Zoom söyleşisine katıldık. Kocasıyla çektiği porno kaydının internete sızmasıyla işini kaybetmemek için yollara düşen lise öğretmeni neler mi yaşayacak? Bizzat porno görüntüleriyle açılan film, ardından sakince genç kadının peşine düşüyor ve kabalık, cehalet, işgal ve cüretkârlıkla istila edilen sosyal alanlarımızı rastgele tespit ediyor. Sonra bir makale film gibi davranıyor, derken kendi kuyruğuna basıyor ve sonuçta zıvanadan çıkıyor. Yönetmen Radu June pandemi vesilesiyle iyice görünür olan çöküş halimizi memleketi Romanya üzerinden ifşa etme derdinde. “Yani itibar kadar dilimize pelesenk olan, feci ikiyüzlü halimiz de az bulunur” diyor, sonra meseleyi “Nerede duracağım? Peki bu yer, bu sokak, bu ülke kimin” sorularıyla büyütüyor. “Bastığımız yer sağlam değil. Hem kaygan hem de işgal aslında. Maalesef mecazi değil bunlar çoğu zaman” diyor. Tartışmasıyla ikiyüzlülüğümüzü ağız tadıyla sorgulamak için yelkenler fora, delilik bayrağını açıyor.
‘OKUL TIRAŞI’NIN İNCELİKLERİ
Karanlık ve izbe yatılı okul koridorları, -dünyanın neresinden baksak hayra alamet değil. Nitekim yarın sona erecek olan Berlinale’deki yegâne filmimiz olan, yan bölüm Panoroma’da yer alan “Okul Tıraşı” da benzer damardan besleniyor. Yine de filmin gerilimi, bozuk düzen eleştirisinin ötesinde dön dolaş bizim büyük çaresizliğimizden kaynaklı. Memleketin merkezine ve gönlüne hayli uzak, anadili Kürtçe olan çocukların kaldığı, adı sanı belirsiz, karlarla kaplı bir âlemdeyiz. Hasta yatakhane arkadaşına çare arayan 11 yaşındaki Yusuf’un (Samet Yıldız ve bakışları) çabaları turnosol kâğıdı gibi. Yine de yönetmen Ferit Karahan, daha incelikli bir yerlere varmak derdinde. Yani bozuk kalorifer, hemşiresiz revir, bıkkın ve ilgisiz öğretmen misali sistemin aksayan tarafları itinayla tespit edilirken esasen altta yatan kimsesizlik hissiyatını, koşulların sertliğine rağmen “parasız yatılı” yalnızlığını şevkatle gösteriyor. Daha sonra tekrarlanacak bir motif olarak donmuş kilidi açmak için sıcak su kullanılan revire giren müdür, öğretmen, hademe, herkesin kaydığı bir sahne var. Kimsenin kendinden sonrasını uyarmadığı veya bir paspas koymadığı, hastanın derdine derman olmadığı bir kaygan bir zemin olarak düşene güldüğümüz bir memleket manzarası.
En Çok Okunan Haberler
- Cüneyt Özdemir'den teğmen Ebru Eroğlu'na iş teklifi
- İşte en yüksek faiz veren bankalar...
- Teğmene çirkin saldırıda yeni gelişme!
- Enes'in cezaevi konuşmaları ortaya çıktı
- Nevzat Bahtiyar'ın oğlu ilk kez konuştu
- İmamoğlu'ndan Bakan Tunç'a sert yanıt
- Özel'den dikkat çeken Kılıçdaroğlu kararı
- 'Bedeli çok ama çok ağır olur'
- Cemal Enginyurt'tan Cumhuriyet'e ilk açıklama!
- DP'de deprem: İstifa ettiler