IŞİD’in 13 sırrı
Biri Suriye kökenli iki Amerikalı gazeteci Michael Weiss ve Hassan Hassan, “IŞİD: Terör Ordusu’nun İçyüzü” adlı yeni çıkan kitaplarında, bu kanlı örgütün nasıl bu kadar büyüyüp güçlendiğini de araştırdı. Kitaba göre, IŞİD’in bu başarısının ardında 13 özel neden var.
Pragmatik: IŞİD, eline aldığı bölgelerde, şehrin belediye hizmetlerine dikkat ediyor. Mümkün olduğunca hizmetleri yürütme çabasında oluyor. Temizlik ve yedirip içirmeye dikkat ediyor. Özellikle diğer muhalif grupların yönettiği bölgelere oranla, yerel halkın gözüne girmeye yönelik gayret gösterdi. IŞİD, yönettiği yerlerde çok sert cezalar koysa da, iç savaştan bıkmış halk, göreceli olarak bu alanlardaki güvenliği tercih etti.
Teknoloji Kullanımı: Son derece özenle hazırlanmış videolarla IŞİD, birçok Arap gencine ve Batılı Müslümanlara hitap ederken, bu videolardaki bazı korkunç görüntülerin, rakiplerini onlarla savaşmaktan vazgeçirdiği dile getirildi. Örneğin Musul’daki 30 bin civarındaki Irak ordusu kuvvetlerinin, iki hafta önce çıkan IŞİD’in bu tür bir videosundan etkilenerek savaşmak istemediklerini kaydetti. IŞİD’in genç nesli ayrıca Zello ile, telsiz gibi kullanarak, örgüt propagandasını ve direktiflerini paylaşırken Twitter’daki yoğun propaganda hesaplarının etkisi büyüktü.
Fırsatçı yağmalama: Yağmalama, kara para ve petrol işlerine meraklılar. Bu kaynaklardan para kazanma güçleri ve zekâları olduğunu ispat ettiler ve kârlı işler yaptılar. Rehineler, özellikle yabancı rehineler alıp bunun karşılığında Avrupalı devletlerden yüz milyonlarca dolarlık fidye geliri elde ettiler.
Yabancı Savaşçılar: IŞİD’e gelip katılan birçok Avrupalı yabancı cihatçı, hızlı bir şekilde internet vasıtasıyla geldikleri ülkelerden IŞİD’e savaşçı transferine başladılar. Sayıları giderek artıyordu.
Musul’un Fethi: IŞİD’in 2014’ün Temmuz ayında Musul’u alması, büyük bir halkla ilişkiler başarısı olarak gruba daha çok ün, eleman ve itibar kazandırdı.
Sözde İdeoloji: Kıyamet günü senaryosu IŞİD üyelerinde mevcut. Halep’in kuzeyindeki Dabıq isimli bir kasabanın kıyamet günü için hadiste geçtiğine inanıyorlar. Özellikle IŞİD’e katılan heyecanlı gençlerde apokaliptik görüşün olduğu, daha üstteki yöneticilerin ise kendi “devletlerinin” gerçekten de Batılı ülkelere meydan okuyamayacağının farkında oldukları tahmin ediliyor.
Güçlü Propaganda: IŞİD’in lideri Bağdadi’nin, kendi soyunu peygamberin torunu Hüseyin’e dayandırması da, bir propaganda aleti olarak kullanılıyor. Ayrıca IŞİD’in yer aldığı Suriye’de bulunan Şam bölgesinin yine hadise bağlanan dini sembolik önemi, IŞİD tarafından kullanılmakta. Aralık 2012 tarihinde, Nusra Cephesi ABD tarafından terörist ilan edildi. Bu durum grubu izole etmek yerine, yerel halk tarafından daha da destek verilmeye başlandı. Kitabın yazarlarına göre bunun en büyük nedenlerinden biri, çaresiz olan Suriyeli muhaliflerin, ABD’ye olan kızgınlıklarının karşılığı olarak ortaya çıktı.
Aşiretleri Böl Yönet: K. Suriye’de ve Suriye ile Irak’ın birçok bölgesinde yer alan tarihi aşiretleri, Suriye’deki Baas rejimi on yıllardır yok edemedi, hatta Suriye isyanı ile onlara geçmişte iyi davranmasının cezasını bu aşiretlerden gördü. IŞİD, bu aşiretleri birbirine karşı kullanıp gerektiğinde kırdırarak, üstünlüğü olan bölgeleri artırdı. IŞİD, 2013’de El Kaide ile ayrıldıktan sonra, petrol sahibi olan bölgeleri kimi zaman kışkırttı, kimi zaman büyük rüşvetlerle elde etti. Korkutamadığı birçok aşirete güvenlik sağlama ve diğer aşiretlere karşı koruma sözleriyle elde etti.
Profesyonel Örgüt: IŞİD, kendi içine kabul etmekte Nusra Cephesi’ne göre daha yumuşak olsa da, üst düzeye gidildikçe kurulan komplike ve Baas modeli yönetim biçimi, kendi içlerine casus girmemesi için dikkatle korunmuş. Buna göre, IŞİD’in çekirdek komuta kademesi, bölgesel liderlerden izole edilmiş ve sır halinde tutularak casuslara karşı korunmaya çalışılmıştır.
Aşırı Disiplin: IŞİD bir yerde kontrol sağladığında, rekabete sıfır tolerans gösteriyor. Acımasızca, rakipleri kim olursa olsun, yok ediyor. IŞİD yönettiği toprakların halkının şikâyetlerine ve taleplerine dikkat ediyor. Diğer muhalif gruplar gibi tembel ve umarsız davranmıyor. 2000’lerde Irak’ta yaptığı halka kötü muameleyi, IŞİD Suriye’de tekrar etmemeye özen gösteriyor. Bu şekilde IŞİD, Suriye isyanıyla güvenliğini ve düzenini kaybetmiş halka bir nebze olsun güven ve düzen sağlıyor ve bundan dolayı da bazı halk kesimi tarafından önceki hale nazaran tercih ediliyor.
Savaşçı Transferi: Rakip grupların savaşçılarını, daha iyi maaş ve şartlar sözü vererek adeta transfer ediyorlar. Transfer olduğunda da bu rakip takımlardan gelenlere atama da bonus olarak veriliyor.
Uyuyan Hücreler: Musul’u Irak güçlerinden, Hama’yı ise Özgür Suriye Ordusu’na bağlı gruplardan, önce bu bölgelere gizli ve hücre tipi yapılarla sızarak aldılar. Bu hücreler sayesinde zamanla çevrelerinden daha geniş sayıda IŞİD’e biat eden savaşçı veya halk buluyorlar. Musul’u alma girişiminden aylarca önce buraya sızan IŞİD hücrelerinin aynı şekilde yerel olarak örgütlendiği ve IŞİD ordusu geldiğinde destek üzerine uyandığı belirtiliyor.
ABD’nin hataları: Kitabın yazarları, Obama yönetiminin Şii yanlısı algılanabilecek siyasetini ağır şekilde eleştiriyor. Resmi olarak böyle bir siyasetin olup olmaması değil, bölgedeki Sünnilerin, ABD’nin Şii yanlısı bir politika izlediği algısına sahip olduğunu anlatıyor. Suriyeli Sünni muhaliflere, Irak’ın önceki başbakanı Maliki’ye ve İran’ın bu iki devlete karışmasını ABD’nin izlediği eleştirisi yapılıyor.
Ebu Bekir el Bağdadi Kimdir?.. Kitabın yazarlarına göre, Ebu el Musab Zerkavi’nin aksine, IŞİD’in kurucusu Ebu Bekir el Bağdadi’nin özgeçmişiyle ilgili bilgiler çok net değil. Ondan dolayı da Bağdadi hakkındaki bilgiler destekçileri ile karşıtlarının yaptığı birçok bilgi kirliliği ile daha da zorlaşıyor. Yazarlar onun yerine, Bağdadi ile geçmişte bizzat tanışmış ve ehil kitaplar yazmış bazı uzmanlarla görüşüyor ve el Bağdadi’nin geçmişini 2. elden inceliyorlar. Bu bilgilere göre Bağdadi 1971 doğumlu ve Bağdat’taki İslami Bilimler Üniversitesi’nden hem master hem de doktorası var. Saddam döneminde Baas rejiminin bu üniversiteye girişleri yakından kontrol altında tutttuğu hatırlanırsa, Bağdadi’nin yakın çevresi ve akrabalarından yeterli derecede ve sayıda Baas yetkililerinin, onu okula girişi için garantör olması gerektiği ileri sürülüyor.
Bağdadi iyi futbol oynuyor: Bağdadi’yi o yıllardan tanıyan arkadaş çevresine göre, o gayet sessiz ve hiçbir şekilde tehlikeli fanatik bir kişiye benzemiyordu. IŞİD üzerinde uzman ve 1990’ların başında Bağdadi ile bizzat tanışmış da olan Dr. Hisham el-Hashimi’nin yazarlara söylediğine göre, Bağdadi ‘hayalleri Irak’ın İslami Vakıf Bakanlığı’nda görev almakla sınırlı, fakir kırsal hayattan gelme bir kişi’ idi. Bağdadi ayrıca iyi futbol oynayan, gözlüklü bir kişi olarak hatırlarda bulunuyor. Hashimi ayrıca, Bağdadi’nin Amerikan Ordu İstihbaratı tarafından 31 Ocak 2004’te tutuklanıp aynı yılın 6 Aralık tarihinde serbest bırakıldığını, bundan sonra da tutuklanmadığını kitabın yazarlarına aktarıyor. Yaklaşık bir yıl Amerikalı güçlerce tutuklu bırakılan Bağdadi, Amerikan otoriteleri tarafından Irak devlet kurumlarına yönelik düşük düzeyde tehdit olarak görülerek serbest bırakılıyor.
2003’te ‘Ehli Sünnet’ adlı örgütü kurdu: 116. sayfadan itibaren sayfalarca Bağdadi’yi gençliğinde ve ABD’nin Irak’ı işgali döneminde tanımış kişilerin şahitliğini aktaran kitaptan çıkan sonuç, Bağdadi’nin, o dönemlerde Amerikan işgaline pek de kızmadığı yönünde. Hatta Bağdadi, 2003 yılında ‘Ehli Sünnet vel Cemaat’in Askerleri (Jaysh Ahl al- Sunnah wa al-Jamaah) isminde bir İslamcı grubu kuruyor ve ABD Irak’ı işgal ettikten bir yıl sonra, Camp Bucca’da bir başka üniversiteye başlıyor.
2007 yılında ise Bağdadi, Zerkavi’nin kurduğu ama o zamanlar hayatta olmadığı bir dönemde, ‘Mücahitlerin Şûra Konseyi’ne üye oldu. Bu Konsey, bizzat Zerkavi tarafından, Irak isyanını millileştirme çabasıyla kurulmuş, teknik olarak El Kaide Irak (AQI) grubundan farklı bir kurum. Bağdadi’nin bu dönemde üye olup sonra ayrıldığı birçok İslamcı grubun olduğu görülüyor. Önce Müslüman Kardeşler, sonra kendi kurduğu gruplardan ayrılıp bu eski örgüt arkadaşlarını, Amerikalılardan daha öncelikli tehdit olarak etiketleyerek, bunlara da saldırdığından bahsediliyor.
En Çok Okunan Haberler
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- Mahruki yine yandı
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!
- Tıp fakültelerinde kadavra krizi
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- 2 kişiyi öldüren Servet Bozkurt yakalandı!