Asla kaçırmamanız gereken Samuel Beckett kitapları


Beckett'in eserleri sade ve temel olarak minimalist olarak değerlendiriliyor. Bazı yorumlara göre, çağdaş insanın durumu hakkında oldukça kötümser, hatta hiççi eserler verdi.
Gittikçe daha kısa ve özlü eserler veren Beckett, bu kötümserliği kara mizah yoluyla anlattı. "Roman ve drama türlerinde yeni formlarda oluşturduğu eserlerini, modern insanın yoksunluğu üzerine kurguladığı" için 1969'da Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görüldü.
İşte Samuel Beckett'in muhakkak okumanız gereken kitapları!

GODOT'YU BEKLERKEN
Absürt tiyatronun ilk örneklerinden biri olarak gösterilen “Godot’yu Beklerken” tiyatro metinlerini, bir roman gibi okumayı sevenler için mükemmel bir anlatı sunuyor. Okurken metinlerin arasında kendinizi kaybedeceğiniz ve çoğunlukla da kendi içinizde sorgulamalara gireceğiniz kitap, insanlığın hayatında beklediği kurtuluş yolunu nasıl ve neye dayandırdığı konusunda da ipuçları veriyor. Anlamsız gibi görünen konuşmaların altında yatan anlamları arayacağınız kitap, zekice işlenmiş diyaloglar aracılığı ile de süsleniyor.
Hikaye, oyunun kahramanları Vladimir ve Estragon’un etrafında şekilleniyor. Varoluş sancıları çeken bu iki kahraman, yolları her kesiştiğinde birbirleri ile iletişim kurmaya çalışıyorlar ve bu bir ritüele binerek her gün yineleniyor. Bu iki karakter bir ağacın dibinde Godot isimli bir kimsenin ya da şeyin, gelip kendilerini kurtarmasını bekliyor. Fakat belki de öyle bir kimse ya da şey hiç var olmamıştı ve olmayacaktı. Hikaye aslında bu haliyle pek çok şeyi anlatıyor. İnsanların kurtuluş için bekledikleri ve hayal ettikleri nesne veya kişilere inanmaları ve bel bağlamaları usta bir dille okuyucuya aktarılıyor.
“Godot’yu Beklerken” sonu gelmeyen ve anlamsız bir bekleyişin anlatıldığı bir hikaye, oyunun bu haliyle en dikkat çekici yanı, okuyucunun düşüncelerini harekete geçirecek imgelere sahip olan anlatısı: İki karakterin arasında geçen anlamsız ve saçma diyaloglar da okuyucuyu derin anlamlar çıkarmaya iterek hayatın ne olduğunu sorguluyor.

PROUST
Proust, Beckett'in yayımlanmış ilk kitabı. Beckett, 1930'da yazdığı bu eleştirel monografide, doğrudan doğruya, Proust'un romanının merkezinde yer alan "zaman" sorununa hücum ediyor. Arzu, ölüm ve alışkanlık gibi ikincil izlekler, bu kök sorunun çevresinde çözümleniyor. Proust, Proust'un ilginç yaşamıyla ilgili söylentileri bir yana iterek Kayıp Zamanın İzinde'nin kendisine yönelen ilk sistemli çalışmalarından biri oldu.

MERCİER İLE CAMİER
Mercier ile Camier'nin aynı adlı kahramanları, Beckett'ın olgunluk dönemi yapıtlarında sıkça karşımıza çıkan ikililere öncülük ediyor: Trajik ile komik, düş ile gerçek ya da beden ile aklın birer yansıması; birbiriyle çatışsa, birbirinden uzaklaşsa da asla kopamayan iki yalnız yabancı, aynı "ben" in iki yarısı. Amaçsız ve anlamsız bir yolculuk için bir araya gelen Mercier ile Camier, hüzünlendirirken aynı zamanda eğlendiriyor.
Mercier ile Camier, Beckett'ın çarpıcı yapıtlara imza attığı en üretken döneminin çok önemli bir basamağını oluşturan yapıtlarından biri oldu.

MURPHY
Mruphy, bir Beckett anti-kahramanı. Belli bir eğitimden geçmiş, İrlandalı, yalnız, edilgen ve tekbenci. Bir işte çalışmıyor. Tek mutluluğu sallanan bir koltuğa kendini çırılçıplak bağlamak, iç dünyasına çekilip orada yolculuklara çıkmak. Celia ise Murphy'ye aşık. Fahişe. Bedensel bir aşkla sevilen ve dış dünyaya ait olduğu için Murphy'nin reddetmek istediği bir kadın. Mruphy peşini bırakmayan dış dünyadan kaçarken, sığındığı akıl hastaları tarafından da dışlanır. Kitabın traji-komik öyküsü bu merkezi çelişki etrafında gelişir. Descaretes'in 'ruh-beden' ikiliğinden etkilenen Beckett, bu ilk romanında, ruhla bedenin, iç dünyayla fiziksel dünyanın kaynaşma zorunluğundan uzakta, bir arada yaşayabileceğini göstermek istiyor. Doğu mistisizminden hareketle, bedenin, ait olduğu fiziksel dünyada asla tam özgür olamayacağı, gerçek özgürlüğün düşüncelerde yaşanabileceği fikrini ana izlek haline getiriyor. Bu anlamda, Murphy Beckett'in daha sonraki romanlarında sadece düşünerek ve konuşarak, sözcük üreterek, dili kullanarak var olabilen anti-kahramanlarının ilk örneği oluyor. Murphy karamsarlıktan alaya, komikten traji-komiğe, hayatın ruhsal ve fiziksel alanlarını kapsayan izlekleriyle tüm yaşamın deliliğini veya insanın insanlığını seslendirerek eğlenen bir roman.

MOLLOY
Modern romanın Joyce, Proust, Musil ve Kafka’yla açılan yolunu Beckett bir adım daha uzağa roman üçlemesiyle taşıdı. Molloy, okura Godot’nun neden gelemediğini sezdiren bir başyapıt.

AŞKSIZ İLİŞKİLER
Samuel Beckett'in tüm sanatı, bireyin anlamlandıramadığı, sancılı bir varoluş serüveni içinde acı çekmesi üzerine kurulu. Beckett, Descartes'ın ünlü söylemini, "Acı çekiyorum, o halde varım" biçiminde yeniden dile getirdi adeta. Yarattığı kişiler dış dünyann "fiyasko"sundan kaçmaya çalışan, yalnız, yorgun ve tekbenci karşı-kahramanlar.
Bir ilk yapıt olmasına karşın Aşksız İlişkiler, Beckett'in yazarlığında ve dünya yazınında yabancılaşmayı uç noktalara taşıyacak olan Beckett karşı-kahramanlarının öncüsü, modern dünyanın anlamsız kaosuna teslim olmak istemeyen, usunun dışında akıp giden günlük yaşam karşısında yalnızca bir izleyici, hatta kimi kez bir röntgenci olmayı yeğleyen eylemsiz bir isyankar.
Beckett'in dünyasında, tüm yaşam bir ölüm sürecidir çünkü. Beckett'le tanışmamış olan tüm modern yazın severlere.

WATT
Watt, yüzyıla damgasını vurmuş birkaç yazardan biri olan Samuel Beckett'in yazdığı ikinci roman.
2. Dünya Savaşı sırasında yazılmasına ve Beckett'in Fransız direniş hareketine aktif olarak katılmış olmasına rağmen savaşla ilgili hiçbir şey içermiyor. Kitapta olay örgüsü yok; karakter deseniz, Watt'ı ya da Bay Knott'u ne kadar karakter sayılacağı tartışmalı.
Watt, Bay Knott diye birinin evine uşak olarak giriyor, bir süre kalıyor, sonra da ayrılıyor. "Olay" bundan ibaret. Başka ne var; eşi benzeri olmayan, müthiş bir kara mizah, "insan türünün soyluluğu" denen şeyin, özellikle de insan zihninin abuk sabukluğunun acımasızca teşhir edilmesi, olağanüstü yalın ve karmaşık olmayı inanılmaz bir biçimde birleştiren bir de dil var.

ECHO'NUN KEMİKLERİ
İnsan tekinin yüreğindeki ve zihnindeki kimi karanlık yerlere dokunuyor Samuel Beckett bu eserinde: Ölüm, hayat, doğa, varlık, eylem, zaman, anlam… Bu eski fakat hâlâ etkisini sürdüren puslu alanlara elindeki neşterle ince kesikler atıyor Beckett; insani varoşulun gelip geçiciliğine, değersizliğine, anlamsızlığına ilişkin duygu ve düşünceler de işte bu neşter kesiklerinden sızıyor. Sızmalara patlatmalar eşlik etmiyor, aksine asude bir akış söz konusu. İniltiyi andıran, kırılıp dağılan kelimelerse hep aynı kör noktaya, yani ölümün soğuk zaferine ulaşıyor, ama ölüm toprak altında dahi ruhlara huzur vermiyor.
Trajik olanın da komik olanın da artık hükmünü yitirdiği, mevcut anlamların ve değerlerin hızla çözülüp dağıldığı, eylemin mümkün olmadığı, kara yazgının egemenliğini büsbütün ilan ettiği bir eşikte; "doğal dertlerinin" yükünden kurtulmaya çalışan insanın çaresizliğini işliyor Beckett, o her zamanki kurucu "gaddarca" tavrıyla.

ADLANDIRILAMAYAN
Beckett, zembereğinden boşanan dilin, bir daha asla kapanmayacak, asla susmayacak bir ağzın ve olanları durgun bakışlarla seyreduran bir çift gözün seslenmelerine, sessizlenmelerine indirgedi, karakter denilen asırlık illeti.

BANA BENZER BAŞKA BİR AYLAKLIK
Geçtiğimiz yüzyılın büyük edebiyat belleği en parlak, en karmaşık, en verimli sayfalarından bazılarını Beckett’e ayırdı. Önemli bölümü Türkçeye aktarılmış olan Beckett kütüphanesinin görünmeyen rafını, onun bir “kazı alanı”na benzeyen şiir dünyası oluşturuyor. Şair Beckett, yeryüzü tabakalarının arasında kendi öznel şiirinin “kazı”sını yapmış, bulduğu “eksik” malzemeyi –kemikleri, çökeltileri, mırıltıları, ıslıkları– daha da eksilterek değerlendirmiş, yorumlamış ve okura sunmuştur. Bulunup var edilmesi kadar titizlik ve sabır gerektiren bu rafın görünür kılınması önemli. Zira Beckett okuru bu kitapta, yazarın “sürekli fakirleşmek, bilgisizleşmek, bir şeyler eklemek yerine, sürekli azaltmak” olan yazınsal tutumunun nedenini somut olarak görebilecektir. Şiir: Sessizliğe ve kaybetmeye içkin bu tutum daima şiirin tutumu olmuştur.

DÜNYA VE PANTOLON
Beckett’i sayısız çöküntüden kurtaran iki büyük ressam: Bram ve Geer van Velde. Resmetmenin aksadığı yerde aksaklığı resme dönüştürdü.

EŞLİK
Eşlik, Samuel Beckett’in karanlığa yoğunlaşarak ışıktan umudu iyice kestiği, uzun hikâyelerden oluşan müthiş bir seçki. “İnsan” adeta son soluğunu vermek üzere; atmosfer puslu ve bulanık. Olay örgüsü ise neredeyse yok. Eylem yok. Anlam yok. Zaman, bükülür ve kırılır bir halde, ağız değil, kulak ön planda...
Bir ses geliyor karanlıkta sırtüstü uzanmış birine. Sırtındaki basınçtan ve gözlerini kapadığında ve yeniden açtığında karanlığın değişmesinden anlıyor bunu. Sesin söylediklerinin yalnızca küçük bir bölümü doğrulanabiliyor. Karanlıkta sırtüstü uzanmışsın, diye duyduğunda örneğin. Bu durumda söylenenlerin doğruluğuna inanmak zorunda. Ama söylenenlerin büyük bölümü doğrulanamıyor. Şunu duyduğunda örneğin: Şu ya da bugün geldin dünyaya. Hiçbir şey kesin değil.

FELAKET VE SAİR KISA OYUNLAR
Beckett çok sayıda kısa oyun yazdı. Yaşlandıkça oyunların boyları gitgide kısaldı. Sanki 'vaktinizi çalmak istemiyorum' der gibiydi. Bunlara dramatikul adını vermişti; kısa ama aynı zamanda üzerinde durmaya değmez.

HİÇ İÇİN METİNLER
İrlandalı yazar Samuel Beckett, "başarısızlık/yoksunluk sanatı" olarak tanımladığı edebiyat anlayışını ilk şiirlerinden son düzyazılarına kadar inatla sürdürdü. "Sanatçının nedenini bilmeden, hiçbir şeye sahip olmadan hiçi anlatmak zorunda kalışı" diye açıklanabilecek "başarısızlık/yoksunluk" kavramı dört uzun öyküsünde de yoğun bir kara mizahla yoğruluyor.
Bu öyküler Beckett'ın edebiyat serüveninde bir kilometre taşı oluşturuyor; ilk ben öyküsel anlatı olmasının yanında İrlandalı yazarın yabancı bir dilde (Fransızca) verdiği ilk yapıt oldu.

MALONE ÖLÜYOR
Odasında ölmeyi bekleyen yaşlı bir adam ve zihnin gözeneklerinde gezineduran kaygan bir monolog. Beckett’ten roman ile dramanın arakesitinde duran, ya da duramayan, baş döndürücü bir deney.
En Çok Okunan Haberler
-
İmamoğlu ve Candaş Tolga Işık arasında diploma diyaloğu
-
Küçükkaya'dan 'ROK' krizine yeni yorum!
-
Sürücüler dikkat! Beyaz far tarihe karışıyor...
-
'Canından bezdirdiler, istifa etmek zorunda kaldı'
-
Başsavcılığın acelesi var!
-
'Son kabadayı' olarak biliyordu: Koğuşunda ölü bulundu
-
Erdoğan'dan flaş 'DEM Parti' açıklaması
-
Acun Ilıcalı'dan 'İmamoğlu' açıklaması
-
İmamoğlu'na üçüncü 'salon' engeli!
-
Son seçim anketinde büyük fark