Zam değil indirim olmalı! EMO: 4 kişilik bir ailenin elektrik faturası yeni fiyat artışıyla temmuzda 345 liradan 476 liraya fırladı

Elektrik Mühendisleri Odası Başkanı Mahir Ulutaş: Türkiye’de beş haneden biri sosyal yardım alıyor. Bu aileler elektrik faturası için de destek alıyor. Geriye kalanların önemli bir kısmı faturasını düzensiz ödüyor.

Zam değil indirim olmalı! EMO: 4 kişilik bir ailenin elektrik faturası yeni fiyat artışıyla temmuzda 345 liradan 476 liraya fırladı
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 14.08.2024 - 04:00

Elektrik Mühendisleri Odası’nın (EMO) hesaplamalarına göre, dört kişilik bir aile asgari yaşam standartlarını korumak için aylık 230 kWh enerji tüketir. Günlük ortalaması 8 kWh’yi geçmeyen bu tüketim için aile bütçesinden ayrılması gereken 345.4 TL, temmuz ayındaki yeni zamla 476.6 TL’ye yükseldi. Faturanın ise yalnızca yüzde 23.8’i enerji bedelinden oluşuyor. 

EMO Yönetim Kurulu Başkanı Mahir Ulutaş, Ukrayna ve Rusya gerginliğinin, birincil enerji kaynaklarının pahalılaşmasına neden olduğunu, dalgalanmalardan kırılgan yapısı nedeniyle en çok Türkiye’nin etkilendiğine dikkat çekti. İzmir Alsancak’ta ve Diyarbakır’daki facialar bile tek başına lisansın iptali için yeterli olduğuna dikkat çeken Mahir Ulutaş, enerji sektörünü konuştuk. 

YÜZDE 58.9 FİYAT ARTIŞI

Yakın zamanda elektrik ve doğalgaza yüklü zamlar geldi. Yıl bitmeden yeni bir zam öngörüyor musunuz? 

Salgın sonrası tüm dünyada enerji talebinin artması ve aynı dönemde başlayan Ukrayna ve Rusya gerginliği, birincil enerji kaynaklarının pahalılaşmasına neden olmuştu. Spot piyasalardaki geçici dalgalanmalardan kırılgan yapısı nedeniyle en çok Türkiye eklendi. Başta elektrik ve akaryakıt olmak üzere enerji genel itibarıyla aşırı pahalılaştı. Aynı dönemde dalgalanmayı geçici kabul eden çoğu ülkede önlem alınarak dalganın son kullanıcıya çarpmasına engel olundu. Birincil enerji kaynaklarındaki bu ani zıplama zamanla geriye doğru evrilirken tüm dünyada fiyatlar eski seviyesine hatta eski seviyenin de altına geriledi. Elektrik enerjisinin üretim maliyetleri de aslında geriliyor. 1 Temmuz 2024 itibarıyla uygulanan yeni elektrik tarifesine bakıldığında mesken abone grubu için düşük tüketim kademesine, toplamda yüzde 38 zam yapıldı. Ancak perakende enerji bedeli yalnızca yüzde 2.5 artarken dağıtım bedelinin ise yüzde 58.9 artış göstermesi zam kaynağının enerji maliyetlerden çok dağıtım şirketlerinin ihtiyaçları olduğunu göstermekte. Yılın son çeyreğinde de elektrik üretim maliyetlerinde artış değil düşüşü bekleyebiliriz. Elbette bir kez daha bu düşüşü faturaya yansıtmak yerine, dağıtım bedeline zam yapılarak şirketlere aktarmayı da tercih edebilirler. 

Asgari ücrete göre düşününce aylık asgari ücretin ne kadarı elektrik faturasına gidiyor? 

Aslında yıllar boyu Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) tutumuna bakıldığında, “maliyet” tabanlı olduğunu iddia ettikleri tarife belirleme anlayışı kapsamında yalnızca zam yaptıklarını görüyoruz. Elektrik üretim maliyetleri her arttığında yüksek oranlı zam yaparak, her düştüğünde ise indirim yapmak yerine dağıtım bedeline zam yaparak faturayı aynı seviyede tutma alışkanlığı edindiler. EPDK’nin bu çarpık tutumu, düşük kademedeki konutlar için faturanın yüzde 65.9’unun dağıtım bedelinden oluştuğu bir tablo oluşturdu. Temel bir ihtiyacın kendisinin çok üstünde bir bedelin dağıtımına ödenmesi dünyanın hiçbir yerinde kabul edilemez. Tüm mal ve hizmetin maliyeti ve fiyatı ülkelerin özgül koşullarından etkileniyor. Ucuz işçi cenneti olarak bilinen ülkemizdeki yatırımların en çok enerji maliyetlerinden etkilendiği de bir gerçek olarak karşımızda duruyor. 

KAYNAKLAR ÖZEL SEKTÖRE

Yurttaş üzerinden özel sektöre özelleştirmeden bu yana aktarılan kaynak ne kadar? 

Geldiğimiz nokta, özel sektör tarafından elektrik dağıtım hizmetleri genel ekonomiyi zora sokacak şekilde başarısız bir biçimde verilmekte. Kamu eliyle yürütülmesi gereken hizmetin özelleşmesi, fahiş düzeyde pahalılık yaratmanın yanında, kamu kaynaklarının özel sektöre sınırsızca aktarılması sonucunu da doğurmuştur. Ucuz, kaliteli ve güvenilir enerjiye erişim tüm yurttaşlar için temel haktır. Özelleştirme bedelleri için alınan dövize endeksli kredilerin rahat ödenmesi için dağıtım şirketlerine kaynak aktarıldığı bir Türkiye tablosu, artık geride bırakılmalı. Enerji maliyetlerinin enflasyon üzerindeki etkisini sınırlamak için artık vakit kaybedilmemeli. 

YOKSULLUK ENERJİYE ERİŞİMİ ZORLAŞTIRIYOR

Elektrik faturasını ödeyemeyen hane sayısı artıyor mu, kaç hane faturasını ödeyemiyor? 

Ülke genelinde faturasını ödemekte zorlanan ve sosyal yardıma muhtaç yurttaşların sayısı kuşkusuz artmıştır. Resmi verilere göre Türkiye’de beş haneden biri sosyal yardım alıyor. Sosyal yardıma muhtaç ailelerimiz elektrik faturası için de destek alıyor. 1-2 kişilik muhtaç haneler 75, 3 kişilik haneler 100, 4 kişilik haneler 125, 5 ve daha fazla kişilik muhtaç hanelere ise aylık 150 kilovatsaat enerji bedeli kadar yardım alıyor. Her beş haneden birinin faturası ancak sosyal yardımla ödenebilirken geriye kalan hanelerin önemli bir kısmı ise düzensiz ödeyebilmektedir. Aslında kesinti ihtimali elektrik faturalarını ailelerin birincil önceliklerinden biri haline getirmekte. Derinleşen yoksulluğun temel bir insan hakkı kabul edilen enerjiye erişimi tehlikeye attığını söyleyebiliriz. 

LİSANSLAR İPTAL EDİLMELİ

Başta Doğu ve Güneydoğudaki yangınlar, İzmir ve Malatya’da elektrik kaynaklı ölümlü vakaların yaşanmaması için hangi adımlar atılmalı? 

Şebeke sorunlarının, aşırı sıcaklarda yangına, yağışlarda ise “elektrik kaçağına” neden olması normal değil. Ne yazık ki sorumluları belirlemek için sürdürülen adli soruşturmalar dışında ilgili kurumların hiçbiri harekete geçmemiştir. Adli soruşturmalarla yeni vakaların önlenmesi mümkün değil. Biz dağıtım şebekelerinde yaşanan ve büyük bir toplumsal tepkiye neden olan sorunların kesin çözümü için hızlı ve kapsamlı bir kamulaştırma yapılmalı. Birbiri ardına yaşanan fiyaskoların lisans iptalleri için meşru bir gerekçe olduğunu görüyoruz. Uzun yıllardır kendi kaderine terk edilmiş olan şehir şebekelerinin eskiyen altyapısının yenilenmesinin çok büyük bir maliyet gerektirdiği ve bunun ancak kamusal bir anlayışla ve ülke çağında koordineli bir çalışmayla mümkün olduğu da reddedilemez bir gerçek. Bu işi yapabilecek olan yegâne özne de kamunun kendisi. 

CAN GÜVENLİĞİ BİLE YOK

Şu anda enerji sektöründe yaşanan en can yakıcı sorunlar neler, çözüm için neler önerirsiniz? 

Kuşkusuz dağıtım şirketlerinin kullandığı altyapı kamu malı, verdikleri hizmetler de kamu hizmetidir. Görev sürelerinin sonunda elektrik şebekesini günün şartlarında geliştirerek kamuya devretmeleri gerekir. Tüm dünyada akıllı şebekelere geçiş hazırlıkları yapılırken ülkemizde can güvenliğinin bile sağlanamaması kabul edilemez. İzmir Alsancak’ta ve Diyarbakır’daki facialar bile tek başına lisans iptali için yeterli. Can kaybına da yol açan bu yıpratıcı sarmaldan çıkış için kesin çözüm, elektrik dağıtım şebekesinin kamulaştırılmasıdır. Üretimden dağıtıma kadar tüm süreçleri yönetecek dikey entegre bir kamu tekeli yeniden kurulmalıdır. Geçiş sürecinde ise kamu kaynaklarının sonu belirsiz bir biçimde özel sektöre kaynak transfer edilmesi yerine kamulaştırma işlemlerini yürütecek Kamulaştırma İdaresi Başkanlığı kurulmalıdır.


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler