Tasarrufu olan yurttaşın ilk tercihi sistem dışı altın ve döviz oldu

ING Türkiye’nin, 2011’den bu yana IPSOS işbirliğiyle gerçekleştirdiği “Türkiye’nin Tasarruf Eğilimleri Araştırması”nın 2022 yılı ilk üç ayıyla (ocak, şubat, mart) ilgili sonuçları ilginç veriler ortaya koydu:

- Buna göre Türkiye’de tasarruf sahiplerinin oranı yüzde 18.7 olarak hesaplandı. Bu oran 2021 yılının ilk üç ayında yüzde 18.5, son üç ayında (ekim, kasım, aralık) yüzde 18.2 idi. Ayrıca bu oran 2020 yılının üçüncü üç ayında (temmuz, ağustos, eylül) yüzde 20.2’ye kadar çıkmıştı. 

- Yine 2022 yılının ilk üç ayı itibarıyla, tasarrufu olmayanlar arasında “yakın gelecekte” tasarruf yapmayı planlayanların oranı yüzde 35 olarak kayıtlara geçti. Bu oran geçen yılın ilk 3 ayında yüzde 37.7, son üç ayında 35.8’di. Bu kapsamda “önümüzdeki üç ayda” tasarruf edeceğini belirtenlerin oranı ise sadece yüzde 16.

YETERLİ GELİR YOK

- Tasarrufu olmayanların tasarruf edememe gerekçelerinin ilk sırasında yüzde 87 payla “tasarruf edecek yeterli gelirim yok” yanıtı yer alıyor. Bu oran 2021’in son üç ayında yüzde 80’di.

- Bu yılın ilk üç ayı itibarıyla, tasarrufu olanların yatırım aracı açısından ilk tercihi yüzde 21 payla “yastıkaltı altın ve nakit (TL+döviz)” oldu. Bu oran AKP iktidarının akıldışı politikaları nedeniyle döviz paniğinin zirve yaptığı 2021 yılının son üç ayında yüzde 23’e kadar çıkmıştı. Oran geçen yılın ilk üç ayında ise yüzde 19’du.

- Tasarruf aracı tercihi açısından yüzde 16’lık paylarla “sistem içi altın” ile “bireysel emeklilik fonları” ikinci sırayı paylaşıyor. Bunlarla ilgili oranlar geçen yılın ilk üç ayında sırasıyla yüzde 14 ve yüzde 24’tü. Kripto paraların payı ise bu yılın ilk üç ayı itibarıyla yüzde 10 oldu. Geçen yılın ilk üç ayında oran yüzde 5’ti.

KIRMIZI: KADIN İŞGÜCÜ ORANIMIZ YÜKSELMELİ

ING Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Ozan Kırmızı, şu vurguyu yaptı: “Kadınların erkeklere göre bankacılığı daha az kullanması ve hanelerin yüzde 41’inde kadınların finansal kararlardan paylaşımlı olarak sorumlu olması da dikkat çekiyor. Bu bize kadınların çalışma hayatına kazandırılmasının ve kadın işgücü oranlarının yükseltilmesinin önemli olduğunu bir kez daha gösteriyor.”