Yeni kurulacak psikolojik danışma merkezlerinin program başlıkları kaygı uyandırdı

Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği’nde yapılan değişikliklerden biri özel rehberlik ve psikolojik danışma merkezlerinin açılması kararı oldu. Yönetmelikte bu kurum türü, “bireylerin kendilerini tanımalarına, karar verme ve problem çözme becerilerini geliştirmelerine, psikolojik iyilik ha llerini artırmalarına yönelik bireysel ya da grup olarak profesyonel psikolojik desteğin sunulabileceği; rehberlik ve psikolojik danışmanlık alanında bireylerin kendilerini geliştirmelerine, mesleki bilgi ve becerilerini artırmalarına dönük eğitimlerin verilebileceği rehberlik ve psikolojik danışma merkezleri” adı altında tanımlandı.

Bu kurumlarda bireylere ve gruplara psikolojik danışma hizmeti sunulacak ve bu kurum türü için MEB tarafından onaylanan “eğitsel danışmanlık”, “akademik kaygı”, “akran zorbalığı”, “bağımlılık”, “çocuk eğitimi ve aile”, “psikolojik ilk yardım”, “yaşamda anlam/anlamlı yaşam”, “manevi iyi oluş”, “manevi başa çıkma”, “şükran ve minnettarlığı geliştirme” gibi programlar düzenlenecek.

Eğitim uzmanı Alaattin Dinçer, açılacak bu merkezlerin yönetmelikte var olan “öğrenci etkinlik merkezleri”ne ek olarak düzenlendiğini hatırlatarak şunları söyledi: “Merkezlere yönelik düzenleme bazı riskler taşıyor. Bunlar şöyle:  

• Kamusal bir hizmet serbestleştirilerek özelleştiriliyor. Yani ücretli yapılarak piyasaya açılıyor. Bunun yanı sıra paralel Rehberlik ve Araştırma Merkezleri (RAM) oluşturuluyor.  
• Pedagoji ve psikoloji biliminin evrensel normlarına mesafeli duran kişi, kurum ve yapıların, bu alanda açacakları merkezlerde belirlenen programların dışında faaliyetler yürütecek olması önemli bir risk.  
• Özellikle “psikolojik danışma merkezleri” için üretilen program içerikleri,bütün eğitim süreçlerinde olduğu gibi maneviyatın, manevi değerlerin ve adabı muaşeret kurallarının yani bir tür ÇEDES programlarının kurumlara dayatılmasının risklerini taşıyor.”

YABANCI ÇOCUKLARA TÜRKÇE 

Yönetmelikteki bir başka değişiklik de “Türk programı dışında program uygulayan milletlerarası özel öğretim kurumlarında Türkçe ve Türk tarihine ilişkin derslerin 1 Eylül 2025 tarihinden itibaren okutulacak olması”. Çoğu geçici süre için Türkiye’de bulunan farklı uluslardan çocukların, Türkiye’de öğrenim gördükleri süre içinde Türkçe ve Türk tarihini neden öğrenmek zorunda oldukları kafalara takılan bir başka soru. 

Milli Eğitim Bakanlığı geçtiğimiz aylarda bazı devlet ve özel liselerde uygulanan IB, AP gibi uluslararası diploma ve sertifika programlarına sınırlama getirmek istemiş, itirazlar üzerine yönerge ertelenmişti. Bu konu da yeni yönetmelikte yer aldı ve “Okulların uluslararası diploma ve sertifika programları Milli Eğitim Bakanlığı Uluslararası Diploma ve Sertifika Programları Uygulama Yönergesi’nin genel hükümlerine bağlı kalınarak uygulanacaktır. Okulların bu programları uygulamak istemeleri halinde program doğrultusunda düzenlenen haftalık ders çizelgelerini 1/9/2025 tarihine kadar bakanlığa onaylatmaları gerekmektedir” dendi.

ÖZEL FORMA ZORLAMASI YOK 

Yönetmelikte yapılan değişikliklere göre bundan böyle “marka lisans sözleşmesi yapan okullar da dahil olmak üzere okullar kıyafetlerin serbest piyasa koşullarında velilerce temin edilmesini engelleyici veya kurumlar tarafından belirlenen elektronik ticaret ortamından temine yönelik velileri zorlayıcı uygulamalar” yapamayacak. Özel gün, hafta ve kutlamalarda ders içi ve ders dışı faaliyetlerde kullanılmak üzere veliye yük getirecek özel kıyafet aldırılamayacak.