Prof. Dr. Belgin Elmas Cumhuriyet için yazdı: Kayak öğrenip dağların tepelerinden inmek mi, İngilizce öğrenip dilediğin zirveye çıkmak mı?

Prof. Dr. Belgin Elmas, 'İngilizce öğrenmekten korkuyorum, öğrenemiyorum' diyenleri cesaretlendirmek için bir yazı kaleme aldı. Elmas yazısında ayrıca öğretmenlere de seslenerek, öğretmenlerin öğreneni motive etmesi gerektiğini, aksi durumda vazgeçmeye götürebilecek sonuçlara neden olabileceğini belirti.

Prof. Dr. Belgin Elmas Cumhuriyet için yazdı: Kayak öğrenip dağların tepelerinden inmek mi, İngilizce öğrenip dilediğin zirveye çıkmak mı?
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 02.02.2023 - 14:07

Prof. Dr. Belgin Elmas, ilerlemiş sayılabilecek bir yaşta kayak yapmayı öğrendiğini söyleyerek İngilizce öğrenmek isteyenleri cesaretlendirecek bir yazı kaleme aldı. Elmas yazısında, İngilizce öğrenmek için önce konfor alanından çıkılması, ardından düşmekten korkmayarak bunu sürecin doğal bir parçası olarak görmek gerektiğini belirtti. 

Elmas'ın yazısı şu şekilde:

"Çoğu insan için ilerlemiş sayılabilecek bir yaşta kayak yapmayı öğrendim. Rakamın önemi yok şimdilik, yaştan sonra bahsedeceğim. Öğrendim demek de biraz iddialı, ondan da sonra bahsedeceğim. Ama yeni bir şey öğrenmeye başlama deneyiminin keyfinden ve zorluğundan bahsedip ‘İngilizce öğrenmekten korkuyorum, öğrenemiyorum’ diyenleri cesaretlendirmek için bu yazıyı yazmak istedim. 

'KONFOR ALANINDAN ÇIKMANIZ GEREK'

Önce keyifli kısmında başlayalım. Yeni bir şey öğrenmeye başlamak başlı başına inanılmaz güzel bir deneyim. Bildiğiniz ezberleri bozuyor, konfor alanından çıkıyor, kendinizi zorluyor, hayatınıza yeni bir güzellik sokuyorsunuz ve tabi bunun karşılığında beyniniz size müthiş bir tatmin duygusu yaşatacak tüm hormonları salgılatıyor. Ancak bu kolay olmuyor elbet. Dediğim gibi konfor alanından çıkmanız gerek önce, bol bol düşeceksiniz, kalkacaksınız. Düşmekten korkmayacak, bunu sürecin doğal bir parçası olarak göreceksiniz, bir de üstüne keyif alırsanız var yaaa…. Hatta en çok kendiniz gülün düşmelerinize çünkü her seferinde daha da güçlü kalkacağınıza enim olun. Aynen İngilizce öğrenmek gibi… 

'GÜLÜN GEÇİN'

Hata yapacaksınız öğrenirken, işin doğal bir parçası olarak. Ne kadar çok hata yapıyorsanız o kadar çok öğreniyorsunuz demektir. Mükemmeliyetçi olup en doğrusunu söylemeyi beklerseniz daha çok beklersiniz… Hem kayak yaparken düşüp bir yerlerini kırmanın, hatta başkalarına zarar vermenin tehlikeleri İngilizce öğrenirken yok. Ülkenizi temsil eden bir diplomat değilseniz ve yaptığınız hata bir savaşa yol açmayacaksa ne kadar büyük bir hata yapabilirsiniz ki…. Gülün geçin Allah aşkına. Ve şundan da emin olun ki kimse sizin kadar ciddiye almayacak bu hataları. Siz de almayın. 

'NE KADAR MARUZ KALIRSANIZ O KADAR HIZLI ÖĞRENİRSİNİZ'

Tabi öyle bir toplumda büyüyüp öyle bir eğitim sisteminde yetişiyoruz ki sistemde her şey doğruymuş gibi hep doğru yapmamız bekleniyor. Hatta doğrularımız görmezden gelinirken hatalarımız her seferinde titizlikle yakalanıp cezalandırılıyor. Hayat böyle değil arkadaşlar, hatalarla, düşmelerle dolu, başka türlü ilerlemenin yolu yok. Tek hata yapanın siz olmadığını da bilin. Siz sadece kendi hatalarınıza odaklanmaya şartlandırıldınız. Sizler yağ gibi kayıp şiir gibi konuşanları görüp sadece kendiniz bu işi yapamadığınızı zannediyorsunuz değil mi? Yanılıyorsunuz. Kimse size başarısızlıklarından bahsetmiyor değil mi? Herkes unutur o başlangıçların ne kadar zor olduğunu, hatırlamaz düşüşlerini. Bir de bilimsel olarak da bilindiği üzere ne kadar maruz kalırsanız o kadar hızlı öğrenirsiniz, ne kadar çok pratik yaparsanız o kadar yol alırsınız. Bu tamamen ve yalnızca sizin yolculuğunuz. Kimse sizin için bu süreci hızlandıramaz. O yüzden hadi çıkın o kayakların üzerine ve kayın, açın ağzınızı ve konuşun.

'KENDİMİZE SINIRLAR KOYDURUYORLAR'

Yaş konusuna geri dönersek.. Her öğrenme sürecinde yaşın bir önemi var elbet. Küçücük çocukların kaymayı ne kadar hızlı öğrendiğini görüp hayretle ve imrenerek izliyor insan. Onlar neden mi bu kadar kolay öğreniyor? Çünkü hem fiziksel üstünlükleri var ham de psikolojik. Kasları çok esnek. Yap diyorsunuz ve yapıyorlar. Sizin zihinleriniz gibi konfor alanında olan kaslarınız da yeni bir hareketi yapmaya önce direniyor. Hatta daha da önemlisi bu işin psikolojik boyutu. Yani endişelerimiz, korkularımız, öğrenilmiş çaresizliklerimiz. Yaşımız ilerledikçe kayakların üzerinden düşeriz korkusu, başkaları bize güler endişesi beynimizin bir tarafında hep duruyor. Ve bu endişe ‘ben zaten yapamam’ diye kendimize sınırlar koyduruyor bize. İngilizce öğrenirken de aynı durum söz konusu. Konuşurken kullandığımız kaslar var. Bazı sesler kendi dilimizde yoksa yaşımız ilerledikçe onları çıkarmak gittikçe zorlaşabiliyor. Kafamızdaki düşünceleri derleyip toparlayıp aktaramamaktan, karşıdakinin dediğini anlayamamaktan öyle endişeleniyoruz, milletin bize güleceğinden öyle korkuyoruz ki çoğu zaman denemeye bile cesaret edemiyoruz. İşte korkmayan ve deneyenler, hatta korktuğu halde deneyenler yol alanlar, başaranlar. Başarı ne demek? Bunu siz tanımlayacaksınız. 

'DENEYEN VE VAZGEÇMEYEN HERKES MUTLAKA BAŞARIYOR'

Bazıları için kayakların üzerinde durabilmek, bazıları için bir yerden bir yere düşmeden gidebilmek başarı iken bazıları için de zorlu dik yamaçlardan süzülerek kayabilmektir başarı. Sürecin kendisi nasıl bireyselse başarı tanımı da bireysel. Hızı da farklı, kimi daha hızlı daha kolay yol alırken kimi için yol biraz daha uzun, biraz daha engebeli, biraz daha yavaş olabiliyor. Ama deneyen ve vazgeçmeyen herkes mutlaka başarıyor. İngilizce öğrenirken de böyle aynen. Bazıları gitmek istediği yolu sorup aldığı cevabı anlayınca kendini başarılı hissederken bazıları da Netflix dizisini altyazısız izleyip onun hakkında İngiliz arkadaşı ile sohbet edebilmeyi başarı sayıyor. Tam da bu sebeple o kayıyor ben kayamıyorum, o insanların üstüne düşmüyor, ben düşüyorum, o şakır şakır konuşuyor ben konuşamıyorum diye kendinizi başkaları ile kıyaslamaya kalkmayın sakın. Bu yapabileceğiniz en büyük hata olur. Hatta daha da korkunç olanı böyle bir kıyaslamayı öğretmenlerin yapması.

'VAZGEÇMEYE GÖTÜREBİLİR'

Öğretmenler deyince öğrenme sürecinde onların rolünden bahsedeyim bir de. Öğretmen her tür öğrenme deneyiminde en önemli role sahip. Kendisi bu önemin ne kadar farkında bilmem ama cesaretlendirici bir cümlesi öğreneni motive edip süreci güzelleştirirken tam ters bir yaklaşım öğrenme deneyiminden vazgeçmeye götürebilecek kadar ciddi bir sonuca sebep olabiliyor. Sevgili öğretmenlerimiz farkında olun lütfen öneminizin ve bu doğrultuda yaklaşın bireylere, her birinin biricik olduğunu unutmadan. 

İşin özü yeni bir öğrenme deneyimi inanılmaz keyifli. Elbet zorlukları var ama takılmayın bu zorluklara, ilerleyin, keyif alın, tadını çıkartın, ulaşacağınız bir nokta yok, yolda olmak güzel. Kayın, uçun, şarkı söyleyin, dans edin, konuşun, düşün, kalkın, bir daha düşün, bir daha kalkın. Hayat güzel. Yeni deneyimlerle daha da güzel. Keyfini çıkarın. Nasıl derler İngilizce, ‘just enjoy’.


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler