Rüzgar türbinlerinin deniz tabanı üzerindeki etkisi araştırıldı

Essex Üniversitesi'nden araştırmacılar, Cumbria açıklarında bulunan Birleşik Krallık'ın en eski aktif açık deniz rüzgar santrallerinden birinden bir dizi örnek aldı.

Essex Üniversitesi'nden Dr. Natalie Hicks, “Net sıfır enerji hedeflerine yönelik talebimizin açık deniz rüzgar santrallerinde bir artışa neden olduğunu biliyoruz, dolayısıyla bu rüzgar santrallerinin çevresel etkilerini anlamak aciliyet arz ediyor” dedi.

Santrali işleten Danimarkalı enerji firması Orsted, “Bilim odaklı bir yaklaşım benimseyerek, açık deniz rüzgarı gibi yenilenebilir enerjinin hassas bir şekilde kullanılmaya devam etmesini sağlayabiliriz” açıklamasında bulundu.

ÖZEL BİR ARAŞTIRMA GEMİSİ KİRALANDI

Araştırmacılar keşif gezilerini gerçekleştirmek için özel bir araştırma gemisi kiraladılar.

Türbinlerin 50 metre kadar yakınından 1,6 kilometre kadar uzağına kadar örnekler aldılar ve şimdi bunları analiz ediyorlar.

Essex Üniversitesi liderliğindeki proje Orsted, St Andrews Üniversitesi ve hükümetin deniz uzmanları olan Çevre Balıkçılık ve Su Ürünleri Bilimi Merkezi (CEFAS) ile birlikte yürütülüyor.

Dr. Natalie Hicks, araştırmayı “son derece önemli” olarak nitelendirerek, “veri toplamak için endüstri ile işbirliği yapmanın kilit önem taşıdığını” söyledi.

Hicks, “Bu araştırmanın açık deniz rüzgârına izin verilmesine ilişkin politik karar alma sürecine doğrudan katkı sağlayacağını umuyoruz. Açık deniz rüzgârında bir artış göreceğimizi biliyoruz, bu nedenle politika yapıcılar tarafından zamanında ve kanıta dayalı kararlar alınması gerekecek” dedi.

Ekip, türbinlerin biyoçeşitliliği, karbon depolamayı ve deniz tabanı kompozisyonunu nasıl etkileyebileceğini keşfetmeyi umuyor.

Deniz bilimciler ayrıca, fosil yakıt ve yenilenebilir enerji varlıklarının etkileri açısından nasıl farklılık gösterdiğinin bir fotoğrafını çekmek için hizmet dışı bırakılan petrol platformlarının etkilerini de karşılaştıracaklar.

Bir CEFAS sözcüsü, “İnsan faaliyetlerini değerlendirirken deniz ortamımızda neler olup bittiğine dair sıklıkla varsayımlarda bulunuyoruz, varsayımlarımızın doğru olup olmadığını belirlemek ve anlayışımıza daha fazla güven sağlamak için burada vurgulanan türden bir araştırma faaliyetine ihtiyacımız var” dedi.