İmamoğlu'nun tutuklanması, Almanya'da nasıl karşılandı?
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, İBB’ye yönelik "yolsuzluk" soruşturması kapsamında tutuklanmasına yönelik uluslararası tepkiler büyüyor. Son olarak Almanya’daki siyasetçiler, İmamoğlu’nun tutuklanması kararına yönelik çarpıcı mesajlar verdiler...

Alman siyasetçiler, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, İBB’ye yönelik "yolsuzluk" soruşturması kapsamında tutuklanmasına tepki göstererek, çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Almanya Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan
açıklamada, İmamoğlu'nun tutuklanmasının "Türkiye'de demokrasi için ciddi
bir gerileme olduğu" ifade edildi.
"Siyasi rekabetin, mahkemeler ve cezaevleri
yoluyla yürütülmemesi" gerektiği belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
"İddiaların mümkün olan en kısa sürede şeffaf
bir şekilde açıklığa kavuşturulmasını ve hukukun üstünlüğü ilkelerine dayalı
bir yargılama yapılmasını bekliyoruz. Aynı durum tutuklu protestoculara yönelik
suçlamalar için de geçerlidir. Hukukun üstünlüğü ve demokratik ilkelere uyum,
Türkiye ile ikili düzeydeki ilişkilerimizin ve Avrupa Birliği ile Türkiye
arasındaki ilişkilerin temel bir unsuru olmaya devam etmektedir."
"ERDOĞAN, DEMOKRASİNİN PARÇALANMASINA NEDEN
OLUYOR"
Almanya Federal Gıda ve Tarım Bakanı Cem Özdemir,
AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "Türkiye'de demokrasinin parçalanmasına
neden olduğunu" ifade etti.
Özdemir, "Otokratlar halktan korktuklarında,
onları sindirmeye ve siyasi muhalifleri hapse atmaya çalışırlar. Erdoğan
Türkiye'de demokrasinin parçalanmasına neden oluyor. Kitlesel protestolar bunu
gösteriyor: Sivil toplum buna cesurca karşı çıkıyor" dedi.
Protestolara desteğini açıklayan Özdemir,
"Sadece İmamoğlu için değil, demokrasi için de mücadele ediyorlar. Serbest
seçim ve adil siyasi rekabet hakkı için mücadele ediyor. Desteğimizi hak
ediyor. Almanya ve Avrupa sağlam bir şekilde onun (Ekrem İmamoğlu) yanında
durmalıdır" diye konuştu.
"ERDOĞAN, OTOKRASİYE DOĞRU BİR ADIM DAHA ATTI"
CDU/CSU meclis grubunun dış politika sözcüsü Jürgen
Hardt (CDU), ülkesinin, "Erdoğan'ın otokrasiye doğru bir adım daha
attığını açıkça ortaya koyması gerektiğini" savundu.
Hardt, "Tutuklamanın zamanlaması ve siyasi
bağlamı, Erdoğan'ın siyasi rakiplerinden birinin demokratik haklarından mahrum
bırakılacağını gösteriyor. Almanya, Erdoğan'ın otokrasiye doğru bir adım daha
attığını ve bu işbirliği yolunun kabul edilemeyeceğini açıkça ortaya
koymalıdır" dedi.
CDU/CSU ve SPD arasında kurulması muhtemel koalisyon
hükümetiyle ilgili olarak Hardt, "Bu, yeni bir Alman hükümetiyle
gelecekteki işbirliği için çok sorunlu bir başlangıç olacaktır. Sonuçta,
Türkiye ile iyi ilişkiler ekonomik, sosyo-politik ve güvenlik politikaları
açısından çıkarlarımıza uygundur" ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE’NİN GÜVENİRLİĞİ, ERDOĞAN’IN TEK ADAM
POLİTİKASI NEDENİYLE ZARAR GÖRÜYOR"
"Türkiye'nin istikrarına ve mahkemelerinin
bağımsızlığına duyulan güven ve güvenilirliğin" bu ilişkilerde önemli bir
rol oynadığını dile getiren Hardt, şunları kaydetti:
"NATO müttefiki Türkiye'nin güvenilirliğine
duyulan bu güven, Erdoğan'ın tek adam iç politikası nedeniyle zarar görüyor.
Ankara'da konuşacak kimse olmadığı için Türk-Alman ilişkileri giderek daha
fazla işlemsel anlaşmalara dayanmak zorunda kalıyor."
"Erdoğan'ın siyasi baskısının Türkiye üzerinde
olumsuz bir ekonomik etki yaratacağını" belirten Hardt, "Piyasalar
bir kez daha Türkiye'deki yasal kesinlik eksikliğine ve Türkiye'nin zaten çok
zor olan ekonomik verilerine hassas bir şekilde tepki verecektir" diye
konuştu.
"ALMANYA, ERDOĞAN’A SOMUT BASKI YAPMALI"
Yeşiller meclis grubunun dış politika sözcüsü Max
Lucks, İmamoğlu'nun tutuklanması konusunda ülkesinin, Erdoğan'a artık
"somut baskı yapması" çağrısında bulundu.
Lucks, "Almanya artık Erdoğan'a somut baskı
yapmalı. Bugünlerde ona Türkiye'deki insan hakları ve demokrasinin bizim için
önemsiz bir mesele olmadığını göstermek çok önemli. Avrupa Konseyi'ndeki ihlal
davası güçlü bir şekilde takip edilmeli ve AB'nin Türkiye ile siyasi ve
ekonomik ilişkileriyle yakından bağlantılı olmalıdır" dedi.
Lucks, Almanya'nın Türkiye'ye savunma teçhizatı
teslimatını da "derhal durdurması" gerektiğini savundu.
"TÜRKİYE, ALMANYA’YA BAĞIMLI"
"AB'nin, Türkiye'ye bağımlı olduğu"
yönündeki değerlendirmelere katılmadığını ifade eden Lucks, "Erdoğan'ın bu
'anlatıyı' başarılı bir şekilde yaydığını" söyledi.
Lucks, şöyle devam etti:
"Ancak durum tam tersi: Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın
ülkeyi sürüklediği ağır ekonomik kriz göz önüne alındığında, Türkiye bize
bağımlı. Kremlin'in muhalefete yönelik vicdansız eylemleri övmesi de endişe
verici olmalıdır. Mümkün olan her yerde, güvenlik politikası açısından
kendimizi mevcut Türk hükümetinden bağımsız hale getirmeliyiz. Türkiye,
Erdoğan'dan çok daha fazlasıdır. Türkiye aynı zamanda bugünlerde sokaklara
dökülen ve bizim desteğimize güvenen insanlardan oluşuyor."
"ERDOĞAN ULUSLAR ARASI ALANDA GÜVENDE DEĞİL"
AfD meclis grubu başkan yardımcısı ve Dışişleri
Komisyonu sözcüsü Stefan Keuter ise "Prensip olarak başka devletlerin
içişlerine karışmıyoruz" açıklamasında bulundu.
İmamoğlu'nun gözaltına alınmasını
"endişeyle" karşıladığını kaydeden Keuter, "Türk hükümetinin bu
eylemi, Türkiye'de hukukun üstünlüğü ve siyasi kültürle ilgili soruları bir kez
daha gündeme getirmektedir. Erdoğan uluslararası alanda göründüğü kadar güvende
değil" diye konuştu.
Keuter, "Türkiye'de süregelen iç siyasi
gerilimler, ülkenin ne siyasi ne de kültürel açıdan Avrupa Birliği'ne uygun
olmadığını açıkça ortaya koyuyor. Bu nedenle bir kez daha Türkiye ile AB üyelik
müzakerelerinin kesin olarak sonlandırılması ve tüm üyelik perspektiflerinin
iptal edilmesi çağrısında bulunuyoruz. Aynı zamanda Alman hükümeti, siyasi zulmün
demokratik bir tartışma aracı olmaması gerektiğini açıkça ortaya
koymalıdır" dedi.
"ALMANYA, ERDOĞAN’A KARŞI TUTARLI BİR DURUŞ
SERGİLEMELİDİR"
Keuter, ülkesinin, "geçmişte olduğu gibi
Erdoğan tarafından şantaja maruz kalmasına izin vermemesini ve bunun yerine
tutarlı bir duruş sergilemesi" gerektiğini söyledi.
Almanya ile Türkiye arasındaki ilişkilerin
"özellikle göç, güvenlik işbirliği ve ekonomik işbirliği alanlarında
yeniden değerlendirilmesi" çağrısında bulunan Keuter, "Son olaylar,
Almanya'nın Türkiye'ye olan bağımlılığının, gerek ekonomik gerekse göç
konularında, büyük ölçüde azaltılması gerektiğini vurgulamaktadır"
ifadelerini kullandı.
"ERDOĞAN İŞİNE GELDİĞİNDE HER TÜRLÜ ANLAŞMAYI
İPTAL EDER"
Sol Parti Eş Genel Başkanı Jan van Aken, "Erdoğan
gibi bir otokratın güvenilir bir müzakere ortağı olmadığını" söyledi.
Aken, "Alman hükümeti nihayet şantaj
pozisyonundan çıkmalı ve Ankara'ya, Türkiye'nin diktatörlüğe doğru ilerlemeye
devam etmesi halinde bunun gerçek sonuçları olacağını açıkça ifade etmelidir.
Erdoğan gibi bir otokrat güvenilir bir müzakere ortağı değildir, çünkü işine
geldiğinde her türlü anlaşmayı iptal eder" dedi.
Van Aken, "Türkiye'ye silah sevkıyatının
durdurulmasını ve Almanya ile Avrupa'da terör örgütü PKK'ya uygulanan yasağın
kaldırılmasını" ileri sürdü.
"ERDOĞAN, İMAMOĞLU’NU DEMOKRATİK YOLLARLA
DURDURAMAYACAĞINI ANLADI"
Sosyal Demokrat Partisi (SPD) meclis üyesi ve aynı
zamanda Alman-Türk parlamento grubu başkan yardımcısı Macit Karaahmetoğlu,
"Erdoğan sonuçta sadece en büyük rakibini susturmakla ilgileniyor. Erdoğan,
belli ki İmamoğlu'nu demokratik yollarla durduramayacağını anladı" dedi.
Karaahmetoğlu, "Şimdi her şey halkın nasıl
tepki vereceğine bağlı. Eğer kitlesel gösteriler devam eder ve muhtemelen daha
da büyürse, Erdoğan İmamoğlu'nu serbest bırakmak zorunda kalabilir. O zaman
İmamoğlu durdurulamaz hale gelir ve bu da Erdoğan döneminin sonu olur"
diye ekledi.
Karaahmetoğlu, "İmamoğlu'nun tutukluluğunun
bugün teyit edilmesi beni hiçbir şekilde şaşırtmadı. Artık Türkiye'de özgür ve
bağımsız bir yargıdan söz etmek mümkün değil. İmamoğlu'nun adil bir şekilde
yargılanacağına dair makul şüphelerimiz var. Türkiye halkının bugün dünyaya
demokrasi ve hukukun üstünlüğüne olan arzularına dair güçlü ve barışçıl bir
sinyal göndereceğine inanıyorum. Yetkililerin ve güvenlik güçlerinin bu
seslerin duyulmasına izin vermelerini çok isterim" diye ekledi.
Yeşiller meclis grubu başkanı Britta Haßelmann,
İmamoğlu'nun tutuklanmasının "korkunç" olduğunu söyledi.
Haßelmann, "Türkiye'de yaşananlar korkunç.
Demokrasi ve hukukun üstünlüğü için ciddi bir gerileme. Erdoğan belli ki
özgürlük, demokrasi ve çoğulcu bir toplumu savunan Ekrem İmamoğlu'ndan
korkuyor" diye konuştu.
"İMAMOĞLU, SİYASİ BİR UMUT IŞIĞIDIR"
Sosyal Demokrat Partisi (SPD) Eş Genel Başkanı Lars
Klingbeil, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile diyalog halinde olduğunu söyledi.
Klingbeil, "Birlikte Ekrem İmamoğlu'nun ve
onunla birlikte hapiste olan herkesin serbest bırakılması çağrısında
bulunuyoruz. Türkiye otokrasiye doğru daha fazla kaymamalı. Ekrem İmamoğlu
siyasi bir umut ışığıdır. Umut vaat eden cumhurbaşkanlığı adaylığı uydurma
suçlamalar ve hukuki hilelerle engellenmek isteniyorsa, bu endişe
vericidir" ifadelerini kullandı.
Demokrasilerde hükümetin siyasi rakipleriyle serbest
seçimlerde yüzleştiğini ve onları "mahkeme salonunda ortadan
kaldırmadığını" kaydeden Klingbeil, şunları ifade etti:
"Hükümetin siyasi rakiplerine karşı tutumu
ülkeye yakışmıyor. Demokrasinin ve hukuk devletinin temel ilkelerinden
uzaklaşmak özellikle Türkiye halkına zarar verir."
Sol Parti Eş Genel Başkanı Janine Wissler, şair ve
eski Şili Senatörü Pablo Neruda'ya atıfta bulunarak, "Bütün çiçekleri
koparabilirsiniz ancak baharın gelişini engelleyemezsiniz" sözü üzerinden
İmamoğlu'nun tutuklanmasına tepki gösterdi.
Wissler, "Gösteri yasağına rağmen demokrasi
için ve Erdoğan'a karşı sokaklara çıkan herkese saygılar. Türkiye'deki
demokratik güçlerle dayanışma!" diye konuştu.
"ERDOĞAN, ATATÜRK'ÜN YOLUNU TERK EDİYOR"
Eski Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff,
Türkiye’de hukukun üstünlüğü, basın ve fikir özgürlüğü gibi temel demokratik
değerlerin zedelendiğini belirtti.
Erdoğan’a açık şekilde
eleştiriler yönelten Wulff, "Devletin kurucusu Atatürk, 'yurtta sulh,
cihanda sulh' isteyen biriydi. Erdoğan bu yolu terk ediyor" dedi.
Focus'a konuşan Wulff, Türkiye’deki mevcut duruma
ilişkin değerlendirmesinde, "Basın özgürlüğü, fikir özgürlüğü, gösteri
hakkı, muhalefet hakları, kuvvetler ayrılığı, masumiyet karinesi, hukukun
üstünlüğü… Türkiye’de taş üstünde taş bırakılmıyor" ifadelerini kullandı.
Alman siyasetçi, "Türk halkının geleceğine dair kararları özgürce verebilmesi gerektiğini" vurgulayarak, "Türkiye'nin çıkarları için dünya, bir geri dönüş umudunu canlı tutmalıdır. Atatürk’ün sloganı şuydu: 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir'" dedi.

En Çok Okunan Haberler
-
Özel, partisinin yol haritasını açıkladı
-
Yine otel yangını yine facia!
-
Saraçhane eylemleri sonrası Erdoğan'a destek azaldı mı?
-
Muhalif kanallara 'İmamoğlu' cezası
-
Chery'nin fabrika açıklaması şok etkisi yarattı!
-
'Bir avuç rezil' sözlerine Melek Baykal'dan sert tepki!
-
7 gazeteci hakkında tahliye kararı!
-
Kızı hapis cezası aldı: Deniz Akkaya kutlama yaptı!
-
Devlet Bahçeli'nin dönüş tarihi belli oldu!
-
Hastaneye sevk edilen Mahir Polat için yeni gelişme