Güney Kore'deki sıkıyönetimin perde arkası: Dengeler kimin aleyhine değişiyor?

Güney Kore'de, yolsuzluk şüphelerinin odağındaki muhafazakar Cumhurbaşkanı Yoon Suk Yeol'ün 'sıkıyönetim' ilanı, yalnızca bir iç mesele değil, aynı zamanda küresel güç mücadelelerinin de bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Krizin sebebi, değişim rüzgarının yönü olabilir mi?

Güney Kore'deki sıkıyönetimin perde arkası: Dengeler kimin aleyhine değişiyor?
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 04.12.2024 - 17:34

Uzakdoğu'nun parlayan yıldızı Güney Kore, Cumhurbaşkanı Yoon Suk Yeol’un ülkede sıkıyönetim ilan etmesinin ardından, tarihinin en karmaşık siyasi süreçlerinden birini yaşıyor.

Bu arada hem Cumhurbaşkanı, hem de eşi Kim Keon Hee, sıkıyönetim kararını sorgulatan çeşitli iddiaların merkezinde. Bu iddialar arasında "nüfuz ticareti, hisse senedi manipülasyonu ve kabul edildiği öne sürülen lüks hediyeler" var.

Ülke muhalefeti, 20 Haziran 2024'te, Yoon'un görevden alınması talebiyle bir imza kampanyası başlattı ve öne sürülen iddialarla ilgili 'bağımsız soruşturma' talebinde bulundu. Yoon ise bu talebi, 'siyasi hedefler' içerdiği iddiasıyla reddetti. 

Cumhurbaşkanı Yoon Suk Yeol ve eşi Kim Keon Hee

Bugün pek çok uzman, sıkıyönetim kararının ardında, Yoon'u köşeye sıkıştıran bu iddiaların yarattığı 'güç ve itibar kaybını telafi etme çabası' olduğunu düşünüyor. Hükümetin, muhalefeti 'Kuzey Kore yanlısı' ilan etmesi ise 'sıkıyönetim kararına ideolojik bir zemin yaratma çabası' olarak değerlendiriliyor.

Zira işin bir de jeopolitik boyutu var.

'DARBE PROVASININ' SİYASİ GEREKÇELERİ

Bir tür 'darbe provası' olarak tanımlayabileceğimiz bu sıkıyönetim kararı, bölgeyi en yakından takip eden uzmanları bile şaşırtırken, Güney Kore siyasetindeki derin bölünmeleri de su yüzüne çıkardı. Bu durumda, ülkedeki siyasi dönüşüme kısaca göz atmakta fayda var.

Güney Kore'de, 10 Nisan 2024 tarihinde yapılan genel seçimlerde, lideriğini Lee Jae-myung'un yaptığı, ana muhalefet partisi Demokrat Parti (DP) önemli bir zafer kazanarak 300 sandalyeli Ulusal Meclis'te 170 sandalye ile çoğunluğu elde etti. Cumhurbaşkanı Yoon'un partisi, yani iktidardaki Halkın Gücü Partisi (PPP) ise sadece 108 sandalye kazanabildi. 

Seçim sonuçları, Cumhurbaşkanı Yoon'un, kalan üç yıllık görev süresini muhalefetin kontrolündeki bir meclisle yürütmek zorunda kalacağı ve ana muhalefet partisi DP'nin, hükümet politikalarını şekillendirmede daha aktif bir rol üstleneceği anlamına geliyor.

Japonya'ya nükleer atık protestosu, Demokratik Parti (DP)

Bu durum, önümüzdeki süreçte Güney Kore'nin geleneksel dış politika anlayışında da köklü değişimlere yol açabilir. 

Aşağıdaki örnekler, sözünü ettiğimiz değişimin istikameti hakkında tutarlı bir fikir sunuyor:

ANA MUHALEFETİN DIŞ POLİTİKA YAKLAŞIMI

Kuzey Kore ile ilişkiler

Cumhurbaşkanı Yoon, Kuzey Kore söz konusu olduğunda ABD ile uyumlu şekilde 'güvenlikçi' bir yaklaşım benimserken, muhalefet (özellikle DP), iş birliği ve diyalogdan yana bir tutum sergiliyor. 

Bu yaklaşıma Kore siyasetinde, 'Gün Işığı' politikası adı veriliyor. Adını, Ezop'un 'Kuzey Rüzgarı ve Güneş' adlı eserinden alan bu yaklaşım, Kore Yarımadası'nda bir arada, barışçıl bir yaşam sürmenin ve nihai birleşmenin diplomatik yollarla mümkün olduğu inancına dayanıyor. Örneğin, Güney Kore'nin DP üyesi eski Devlet Başkanı Moon Jae-in, Donald Trump ile Kim Jong Un arasında 2018 yılında, Singapur Zirvesi’nde gerçekleşen görüşmede aracı olmuştu.

Öte yandan DP, insani yardımı, siyasi ve askeri çatışmalardan ayırmanın önemini vurgulayarak Kuzey Kore’ye insani yardım sağlanmasını destekliyor. Ancak bu duruş, mevcut hükümetin sert çizgisiyle keskin bir şekilde çelişiyor.

Çin ile ilişkiler

Yoon hükümeti, Çin’e olan ekonomik bağımlılığı azaltmayı, ABD ve Japonya ile ilişkileri güçlendirmeyi hedeflerken, DP Çin’e yönelik 'iş birliği odaklı' bir politika izliyor ve ABD-Çin rekabetinde açık bir şekilde ABD’nin tarafında yer almaktan kaçınıyor. Bu pragmatik yaklaşım, hükümetin Çin'e olan ekonomik bağımlılığı azaltma; ABD ve Japonya ile bağları güçlendirme çabalarıyla çelişiyor.

DP lideri Lee Jae-myung ve Çin'in Seul Büyükelçisi Xing Haiming, 08.06.2023

DP'nin, ülkenin en büyük ticaret ortağı Çin ile ikili ticaretin artırılması ve Çin yatırımlarının teşvik edilmesi gibi politikaları desteklediği biliniyor. DP, Pekin’in Kuzey Kore’nin nükleer programıyla ilgili diyalogları kolaylaştırmadaki kritik rolünü kabul ederek, Çin ile diplomatik angajmanın artırılmasını savunuyor.

Rusya ile ilişkiler

Başkan Yoon, Ukrayna’ya askeri destek sağlama fikrine sıcak bakarken, DP bu tür bir eylemin bölgesel istikrarı bozabileceğini ve Güney Kore’nin stratejik özerkliğine zarar verebileceğini savunuyor. DP, Ukrayna işgalini kınamış olsa da, Batı merkezli politikalara tam anlamıyla uyum sağlama konusunda temkinli davranıyor.

Geçmişte, DP’nin Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini ilk etapta yeterince sert bir şekilde kınamaması, Batılı ülkelerden eleştiri almış ve 'Rusya’ya karşı daha kararlı bir tutum' talebine yol açmıştı. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’nin Güney Kore parlamentosuna yaptığı sanal konuşma sırasında, DP üyelerinin katılımı oldukça sınırlıydı. 

Bütün bunlar, DP kadrolarının Rusya ve Çin ile gerginlikleri tırmandırma konusunda isteksiz olduklarını gösteriyor. Batılı ülkeler, özellikle ABD, DP'nin bu tutumundan büyük rahatsızlık duyuyor. Partinin Çin, Rusya ve Kuzey Kore'ye yönelik politikaları Washington çevrelerinde 'son derece riskli yaklaşımlar' olarak değerlendiriliyor.

KRİZİN SEBEBİ, DEĞİŞİM RÜZGARININ YÖNÜ

Güney Kore, ABD'nin Hint-Pasifik bölgesindeki önemli müttefiklerinden biri olarak jeopolitik rekabetin merkezinde yer alıyor. Güney Kore iç siyasetindeki kutuplaşmanın merkezinde ise muhafazakarlar (Cumhurbaşkanı Yoon ve PPP) ve ilericiler (DP) arasındaki ideolojik mücadele göze çarpıyor.

Muhafazakarlar, Kuzey Kore’ye karşı 'katı güvenlikçi' bir tutum takınırken, ABD'nin stratejik hedefleriyle sıkı bir uyum içerisindeler. İlericiler ise bir taraftan Pyongyang ile angajmanı teşvik ediyor, diğer taraftan 'daha özerk bir dış politika yaklaşımı' benimsiyor. Bu farklılıklar; savunma harcamaları, Kuzey Kore ile ilişkiler ve büyük güçlerle ittifaklar söz konusu olduğunda sert tartışmalara yol açıyor.

Son olarak; ülkedeki 'darbe provası,' muhalefet ve halkın karşı duruşuyla boşa çıkarılmış görünüyor. Sendikalar, Yoon ve kabinesi istifa edene kadar süresiz genel grev ilan etti. Yoon hükümetinin, meclisi feshetme, siyasi partileri kapatma, grev ve protestoları yasaklama girişimleri sonuçuz kaldı.

Güney Kore'de sıkıyönetim karşıtı protestolar

Bu yenilginin ardından, Cumhurbaşkanı Yoon ve PPP'nin daha büyük bir kayba uğrayacağı ve DP'nin tabanını genişleteceğini öngörmek zor değil. DP'nin politik yaklaşımı, hem yarımadada hem de bölgede barış fırsatları yaratma potansiyeline sahip.

Özetle; Güney Kore’deki siyasi krizin yalnızca bir iç mesele değil, aynı zamanda küresel güç mücadelelerinin de bir yansıması olduğu görülüyor. Güney Kore'nin yükselen yıldızı DP'nin dış politika anlayışı, bölgesel diplomasi, çatışmaların azaltılması ve ekonomik entegrasyonu desteklerken, ABD liderliğindeki güçlerin bölgesel stratejileriyle taban tabana çelişiyor.

Belki de bütün bu huzursuzluğun kaynağında bölgede esen değişim rüzgarları yatıyor.


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon