Deniz Berktay ile Kuzeyden notlar: Putin’in iktidarı nasıl sarsıldı?
1990’ları hatırlayanlar Rusya’nın ilk Devlet Başkanı Boris Yeltsin’in parlamentoyu top ateşine tuttuğunu hatırlayacaktır. 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından Rusya’da iç kriz tırmanmış ve bir tarafta Yeltsin, diğer taraftaysa komünistlerin denetimindeki parlamento arasında yetki çatışması çıkmıştı. Sonunda Yeltsin, parlamentoyu topa tutmuştu ve topa tutulan milletvekilleri Batı karşıtı olduğu için Batılı ülkeler, parlamentoyu bombalayan Yeltsin’e destek vermişti.
İşte Wagner grubu lideri Prigojin’in başarısız ayaklanması, bu olaydan beri yani tamı tamına 30 yılır Rusya’da meydana gelen ilk siyasi kriz. Evet, 1990’larda 1. ve 2. Çeçen savaşları olmuş ve 2000’lerin ilk yarısına kadar Çeçen kökenli bazı militanların karıştığı terör eylemleri görülmüştü. Ama Rus’la Rus’un çarpışması, 30 yıldan beri ilk kez görüldü. Kafkasya dışındaki Rusya, siyasi istikrar içindeydi. Şimdi bu tablo farklılaştı.
Putin’in cumartesi günü olayları 1917 devrimlerine (şubat ve ekim devrimleri) benzetmesi, hem onun muhafazakâr yönünü ortaya koyuyordu hem de bu gelişmeden ne kadar ürktüğünü.
Rusya muhalefeti
Rusya’da muhalefet birkaç çeşit. Birincisi, parlamento içi muhalefet (bunlara “düzenin muhalefeti” de diyenler var). Parlamentoda grubu olan bu partiler hükümeti eleştiriyor fakat Putin’in kendisine fazla eleştiri getirmediği gibi pek çok noktada onunla işbirliği yapıyor. İkinci grup, Batı eğilimli liberal muhalefet. Özellikle Batı medyası (ve haberleri Batılı ajanslardan almaya alışmış bizim basın), bunlara pek kıymet veriyor. Oysaki bu kişilerin Rusya’da kitle tabanı, Moskova ve St. Petersburg’daki dar bir çevreyle sınırlı. Çünkü toplumun büyük kısmı Rusya’nın yeniden süper güç olmasını savunuyor. Bu nedenle Putin’in dış politikası geniş destek buldu.
Fakat bir de radikal milliyetçi kesimler var. İşte Putin’in tökezlemesi halinde ona en büyük tehlike bu kesimden gelir. Yani Putin’in iktidarını sarsacak olanlar “Niye Ukrayna’ya müdahale ediyoruz” diyenler değil, “Niye Ukrayna’da başarısız olduk” diyenler olur. Wagner grubunun lideri Prigojin, tam ta bu kesimin temsilcisi. Savaşın başından beri Rusya Savunma Bakanı Şoygu’yu beceriksizlik ve yolsuzlukla suçluyordu, cumartesi günüyse doğrudan Putin’e karşı bayrak açtı (Her ne kadar Putin’i doğrudan suçlamasa da böyle otoriter ülkelerde iktidara bayrak açanlar, baştakini eleştirmeye çekinir ancak çevresindekini suçlar “Cumhurbaşkanımız iyi, fakat çevresindekiler onu yanıltıyor” diye).
Kaybedenler
Prigojin hem halk hem de devlet yetkilileri nezdinde sevilen biriydi. Fakat, destek beklediği bazı üst düzey yöneticilerden beklediğini bulamayınca durmak ve Rusya’yı terk edip Belarus’a geçmek zorunda kaldı. Yani olayların birinci kaybedeni Prigojin. Fakat diğer kaybeden de Putin. Zira çeyrek asra yaklaşan iktidarında ilk kez böyle bir olayla karşılaştı. Üstelik Rusya gibi kendisini hâlâ süper güç olarak gören bir ülkedeki siyasi kriz, Belarus lideri Lukaşenko’nun girişimiyle çözüldü. (Lukaşenko pek çok bakımdan Putin’e bağımlı hale gelse de sonuçta başka bir ükenin lideri.
Rusya’da, bu olayın arkasında ABD’nin olduğu söyleniyor. Olabilir. ABD, 2000’de Sırbistan’da Miloşeviç’i devirirken milliyetçilerden yararlanmış fakat iktidara gelen radikal milliyetçiler, Miloşeviç’ten daha teslimiyetçi politika izlemişti. Putin, Prigojin krizini atlatsa da iktidarının kayganlaştığı ortaya çıktı.
denizberktay@yahoo.com
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- İlk kez tek bir fotonun nasıl göründüğü gösterildi
- 5 yılda Türkiye'nin en büyüğü oldu: Nusret'e de satıyor
- AKOM, İstanbul için 'saat' verdi: Çok kuvvetli geliyor!
- Yıkılması gerekiyor!