Avrupa Parlamentosu seçimleri: ‘İki yapay kampa hapsoldu’

Avrupa Parlamentosu seçimlerine aşırı sağ damga vurdu. Avrupa Birliği siyasetinde dengeler sarsılırken Fransa lideri Macron, erken seçim kararı aldı. İlerici Enternasyonal Genel Koordinatörü David Adler, sol ve ilerici cephenin eksikliklerini ve aşırı sağın nasıl önlenebileceğini anlattı. Doç. Dr. Damla Cihangir Tetik, siyasetteki olası dönüşüm ile Avrupa’nın küresel liderlik iddiasının sorgulanır hale gelebileceğine dikkat çekti.

Avrupa Parlamentosu seçimleri: ‘İki yapay kampa hapsoldu’
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 11.06.2024 - 04:00

Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde aşırı sağın önemli oranda zemin kazanmasıyla Avrupa Birliği (AB) siyasetine yönelik tartışmalar alevlendi. Fransa’da Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, liberal ve merkez sağ çizgideki partisi Rönesans aşırı sağcı rakibi Marine Le Pen’in kurduğu ve yüzde 31 oy ile seçimlerden birinci çıkan Ulusal Cephe’nin yarı oranına gerileyince meclisi feshetti. Macron, aşırı sağa karşı demokrasi vurgusu yaparak erken seçim kararı aldı. 

Kesin olmayan sonuçlara göre 6-9 Haziran’da 27 AB üye ülkesinde düzenlenen seçimlerde, göçmen karşıtı milliyetçi popülistler toplamda 166 koltuk kazandı. Farklı partilerde bulunan aşırı sağcılar eğer tek bir çatı altında birleşseydi iki AB vatandaşından birisinin sandığa gittiği seçimlerden birinci çıkan ve merkez sağdaki Hıristiyan Demokratlardan oluşan Avrupa Halk Partisi’nden sonra en büyük ikinci grup olacaktı.

Öte yandan İspanya, Macaristan, Polonya, Avusturya, Belçika, Hollanda, İtalya’da aşırı sağcılar ve sağ popülistler yarışı birinci sırada tamamladı. AB’nin ağır topu Almanya’da ise aşırı sağcılar ilk kez ikinci sıraya kadar yükselirken Hıristiyan Demokratlar fark atarak ipi göğüsledi. Buna karşın ana akım siyasette merkezde konumlanan siyasi partilerin oyları ise neredeyse sabit kaldı. Liberal ve yeşil politikaları savunan partiler ise önemli ölçüde kan kaybetti.

"AVRUPA İKİ SİYASİ KAMPA HAPSOLDU"

AP seçimlerinden çıkan sonuçları ve birlik siyasetinde oluşan demokrat-aşırı sağcı ikilemini ile sol partilerin düşük performans göstermesini İlerici Enternasyonal Genel Koordinatörü David Adler Cumhuriyet’e değerlendirdi.

İlerici Enternasyonel Genel Koordinatörü David Adler

Kıta siyasetinde oluşan mevcut ikilemi Fransa örneği üzerinden anlatan Adler şu değerlendirmede bulundu:

“Avrupa, ‘aşırı merkez’ ve radikal sağ olmak üzere iki siyasi kamp arasında sorunlu ve yapay bir ikileme hapsolmuş durumda. Fransa’daki tabloda bu durumu net bir şekilde görebiliyoruz. Macron, kendisini Pen’in yıkıcı popülizmine karşı ‘Fransız demokrasisinin kurtarıcısı’ olarak sunuyor. Le Pen ise kendisini Macron’un teknokratik liberalizmine karşı ‘Fransız ulusuna şanını geri kazandıracak asi bir savaşçı’ olarak tanıtıyor. Bu dinamik, AP seçimlerinde kendini gösterdi. Gerçekte, iklim ve enerjiden savaş ve barışa kadar Avrupa’nın çoklu krizlerine yönelik hakiki çözümlerden yoksun olan bu kampların her biri var olmak için diğerine ihtiyaç duyuyor.” 

AŞIRI SAĞIN YÜKSELİŞİ NEDEN ÖNLENEMEDİ?

Adler, “İlerici güçlerin önündeki zorluk, bu sahte karşıtlığı aşarak gerçek, alternatif bir seçenek sunmak” dedi. Ancak Adler, ilerici bir siyasetin seçim başarısı için gereklilikleri siyasi kampanyaların hiçbirinde yer almayan üç kritik faktöre bağladı. Adler, “Birincisi, Avrupa'nın krizlerine gerçek çözümler geliştirmek: Avrupa yurttaşlarının yaşamlarını ve geçim kaynaklarını etkileyen sorunlarla yani enerji faturaları, istihdam güvensizliği, barınma maliyetleriyle mücadele etmek ve çözüm için nelerin gerekeceğini hayal etmeye cüret etmek” diye konuştu. 

"SİYASETİN ÖNEMİNE İNANDIRMALILAR"

İkinci etkene yönelik Adler, “Bu programı yaymak. Yani seçilmiş temsilcilerimizin çoğunun içinde yaşadığı siyasi balondan çıkmak ve bu önerileri kapının önüne getirmek” ifadelerini kullandı.

“En zor ama en temel” diye nitelediği üçüncü faktöre ilişkin Adler şöyle konuştu: “İnsanları bu programın bir anlamı olduğuna ikna etmek. Yani Avrupa siyasetini etkileyen, seçmenleri evde tutan, birçok AB ülkesinde katılımı rekor seviyelere düşüren ilgisizlik dalgasını kırmak ve insanları siyasetin önemli olduğuna inandırmak.”

GERİCİLER BOŞLUKTAN BESLENİYOR

Adler, yorumunu şu sözlerle sürdürdü: “Bugün Avrupa siyasetindeki asıl kriz, siyasetin yokluğudur ve ilerici partiler, bu süreçte kendi rollerini oynamışlardır: iktidara gelmek, vaatlerinden vazgeçmek, dünya yanarken göbeklerini kaşımak. Gerici güçler bu boşlukta gelişiyor. O halde yapılması gereken, AB vatandaşlarına yükselen aşırı sağdan korkmalarını söylemek değildir. Onlara ilerici güçlerin eskiyi yıkıp yeniyi inşa etme kabiliyetine ve kararlılığına sahip olduğunu göstermektir. Bu cüret, hırs ve hayal gücü kombinasyonu olmadan AB yurttaşları kendilerini kimin önemsediği konusunda yalnızca merak içinde kalır.”

Diğer taraftan milliyetçi, muhafazakâr politikaları öne çıkaran sağ popülist partilerin güç kazandığı AB’de, siyasette yaşanacak olası dönüşüm ile bunun olası yansıması olarak blokun küresel sahnede liderlik hedefinde olduğu insan hakları, hukukun üstünlüğü, iklim, çokkültürlülük gibi konulardaki iddiasının sorgulanabileceği belirtiliyor. 

SİYASETTE DÖNÜŞÜM UYARISI

AB alanında çalışmalar yürüten İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden Doç. Dr. Damla Cihangir Tetik, Cumhuriyet’e yaptığı değerlendirmede, Ukrayna savaşı, ekonomik krizler, göç olgusu, iklim krizi gibi birçok krizin yaşandığına dikkat çekerek ilk kez AP’de bu kadar AB ile bütünleşme karşıtı sağ popülistin yer alacağını kaydetti. 

İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden Doç. Dr. Damla Cihangir Tetik

Ana akım merkez partilerin var olmaya devam edeceğini söyleyen Tetik, “Aşırı sağın güçlenmesiyle merkez siyasette dönüşüm yaşanabilir. Merkez siyaset, sağa kayabilir” yorumunu yaptı. AB’nin ayrıca “ilk kez bu derece siyasileştiğini” belirten Tetik, yükselen aşırı sağın birlik gündeminde belirleyici olmasına karşı birliğin Avrupa Komisyonu gibi daha teknokratik kurumlarının burada denge görevi görebileceğini ifade etti. Tetik, bundan dolayı AB kurumları arasında sürtüşmelerin de yaşanabileceği vurgusunu yaptı.

AŞIRI SAĞ DIŞ POLİTİKAYI ETKİLEYEBİLİR

Tetik, ayrıca “Demokrasi, hukukun üstünlüğü, yeşil politikalar gibi konularda küresel liderlik iddiasında bulunan AB’de aşırı sağın bu değerleri aşındırması durumunda, blokun bu hedefinin meşruluğunun sorgulanabileceği” yorumunu yaptı. AB’nin değerlerini savunmak konusunda gerileme yaşaması durumunda “yumuşak güç” kaybına uğrayabileceğini belirten Tetik, en sonunda böyle bir tablonun birliğin sert gücünü de azalatabileceğini söyledi. 

"GÜVENLİKTE DEĞİŞİM SAĞA ALAN AÇTI"

Tetik, AB dış politikasındaki önceliklerin iç politikada milliyetçi ve korumacı söylemlere zemin hazırladığının altını çizdi. Birliğin son yıllarda güvenlik politikaları kapsamında göç konusuna ağırlık verdiğini anımsatan Tetik, “Avrupa Kalesi’ kavramının giderek gündeme geldiği, bunun da birlik içindeki sağ popülist partilere alan açtığı” yorumunu yaptı.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon